BIST 10.251
DOLAR 32,26
EURO 34,71
ALTIN 2.402,38
HABER /  GÜNCEL

07 Nisan 2011 Basın Özeti

Portekiz'in AB'den yardım talebinin yankıları; Bingazi'de trafikten mezarlıklara hizmette boşlukları dolduran izciler; Libyalı isyancılar için eski SAS komandoları ve Arap ordularınca eğitim formülü ve İngiltere sömürge tarihi ile hesaplaşıyor.

Abone ol

Portekiz'in Avrupa Birliği'nden mali yardım talep etmesi gazetelerin erken baskılarına ancak kısmen girebilmiş.

Guardian başyazısında yaşananları bir "alıcılar grevi" olarak niteliyor. Mali piyasaların Portekiz'e elverişli koşulda kredi açmamakta direnerek ülkeyi bu karara sevkettiği yorumunu yapıyor:

"Portekiz'in 1 milyar euroluk kısa vadeli tahvil ihracı çok acılı bir şekilde başarıya ulaştı. İstenen tutara ulaşıldı ama yatırımcılar şimdi altı aylık borca yüzde 5'in üzerinde faiz ödetiyor. Daha geçen ay yüzde 2,99'a razıydılar. Buna karşılık Alman hükümeti 10 yıllık bir borç için sadece yüzde 3,42 faiz ödüyor. Alıcı grevi böyle oluyor. Para yok değil, var; ama bedeli o kadar ağır ki, istemem eksik olsun diyorsunuz."

Financial Times da "Bankalar 1- Portekiz 0" başlıklı başyazısında; Lizbon yönetiminin teslim bayrağını çektiğini belirtiyor.

Bununla birlikte Lizbon hükümetinin bu adımı atma yetkisi olup olmadığını tartışıyor. Çünkü Jose Socrates'in hükümeti geçen ay istifa ettiği için, sadece emanetçi konumda ve ülkenin yönünü çizecek kritik siyasetlere başvurmamaları bekleniyor. FT, bu nedenle talep seçim sonrasına bırakılmalıydı diyor.

"Hükümetin bankaların istediğini yapmaya yani arayı kapatacak acil bir kredi almaya direnmesi gerekirdi. Hemen silahını çekerek hükümetin yatırımcıları tamamen kaçırmış olması riski var. Dışarıdan kurtarma istemenin vakti, ulusal bir tartışmanın sonunda gelmeliydi. Seçim kampanyası Portekizli siyasetçilere, halka ne yapılması gerektiğini düşündüklerini anlatma ve bunun için yetki isteme fırsatı verecekti. Şimdi siyasetçiler bu fırsattan be kurtarabilirlerse çıkarmaya çalışmalı."

Libya'nın 'kahraman izcileri'

Times'ın hemen hemen bir sayfasını Bingazi'deki trafiğin ortasında gülümseyen 15 yaşındaki üniformalı gencin yüzü kaplıyor. Haberin başlığı Libya'nın kahraman izcileri...

Bingazi mezarlığında mezar kazan 17 yaşındaki Hasan el Şürksi ile Bingazi'nin işlek kavşaklarından birinde trafiği yöneten 15 yaşındaki Enis Muhammed, ülkenin ikinci büyük kentinde kitlesel kaçış ve çatışmalar ardından devreye giren yüzlerce izciden ikisi...

Gazetenin Bingazi'deki muhabiri Martin Fletcher, yaşları 8 ve 18 arasında değişen izcilerin sokakları temizlemekten ilaç dağıtımı, ilk yardım ya da silah temizlemeye hatta ölüleri yıkamaya kadar işgücü yetmeyen bir çok alanda devreye girdiğini anlatıyor.

"Mezar kazan Şürksi, 'bu işi yapacak başka kimse yok' diyor. 'Başkalarının ebedi istirahatini sağladığım için Tanrı da beni esirgeyecektir' "

1954'te kurulan izci hareketinin şimdiye dek hiç göz önüne çıkmayarak Kaddafi rejiminin yasaklarından korunmayı başardığı belirtilen yazıda, ülke genelinde 18 bin üyeleri olduğu belirtiliyor.

Independent Libya'da bir türlü ilerleyemeyen isyancıların faturayı NATO'ya kestiği görüşünde... İsyancılar dün NATO'yu hava saldırılarında yetersiz kalmakla eleştirmişti.

Gazete "performans konusunda ortaya atılan suçlamaların gerisinde ise Libyalı muhaliflerin kendi içlerinde bölünmüş olmasının ve liderliği kimin yapacağı konusunda hizipleşme yaşanması var" diye yazıyor.

İsyancılara eğitmen aranıyor

Guardian manşetten verdiği haberinde "İngiltere, Arap ülkelerine isyancıları eğitme çağrısı yaptı" diyor.

Gazeteye göre "Kaddafi'nin saflarından kopmalar da dahil olsa, isyancı güçleri arasında doğru düzgün bir askeri eğitimi olanların sayısı yüzlerle, ya da olsa olsa birkaç binle sınırlı."

Şimdi İngiliz savunma kaynakları, isyancıları güçlendirmek için Arap ülkelerinin devreye girmesini istiyor. İddialara göre ayrıca ordudan ayrılmış eski İngiliz SAS komandolarını bünyesinde bulunduran özel şirketlerin sahaya sürülmesi de gündemde.

"Muammer Kaddafi'yi görevden indirme girişimlerinin ikinci aşaması olarak görülen bu kararla, dağınık Libyalı isyancıların kendi başlarına ilerleme kaydedemeyecekleri de kabul ediliyor. NATO üyeleri Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin isyancıları eğitmesini ya da eğitim için para sağlamasını istiyor. Kabinedeki kaynaklar Ürdün'ün de isyancıları eğitmeye istekli olabileceğini kaydediyor."

Aynı gazetede yer alan bir diğer haberde ise isyancıların Lockerbie saldırıları için geçtiğimiz günlerde yayınlanan özür açıklaması konusunda öfkeli olduğu bildiriliyor.

"Libyalı isyancıların liderleri Kaddafi rejiminin Lockerbie saldırısı ve IRA eylemlerindeki rolü konusundaki bu özür metnini İngiliz hükümetinin baskısı sonucu imzaladıklarını ve yaşananların bir yanlış anlama olduğunu bildirdi. Yetkililer, Libyalıların Kaddafi'nin yaptıklarının kabahatini kabullenemeyeceklerini söylüyor."

İsyancılar İngiltere'nin Geçici Yönetim Konseyi başkanı Mustafa Abdül Celili'in imzası ile İngilizlerin bir gemide el koyduğu 100 milyon sterlinlik nakdin isyancılara aktarımı arasında bağlantı kurduğunu ima ediyor.

'Dünya Bankası Arap STK'ları desteklesin'

Financial Times'ta yer alan bir habere göre, Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick, Orta Doğu'da sivil toplumun desteklenmesi için bankanın kaynak sağlamasını öneriyor:

Zoellick yaptığı bir konuşmada; "bu ülkelerin özel; kar amacı gütmeyen sektörlerine; sivil topluma yatırım yapma vakti gelmiş olabilir; böylece şeffaflık, sorumluluk, hizmet sağlama konusunda çalışan kuruluşların kapasitelerinin genişletilmesine katkı sağlanabilir" dedi.

Şeffaflığı desteklemek içinse Dünya Bankasının bütçelerini yayınlamayan ülkelere doğrudan kaynak vermeyeceğini belirtti."

Fildişi Sahili ve BM'nin müdahaleler zinciri

Fildişi Sahili'nde sandıktan sokağa inen iktidar mücadelesi devam ederken, Daily Telegraph Birleşmiş Milletler'in gücünü gösterdiği yorumunu yapıyor:

"Birleşmiş Milletler, şiddetli çatışmaların ortasında kalan sivilleri korumak için sağlam adımlarla eyleme giriştiği için alkışlanmalı. Ruanda ve Darrfur'da yüzbinler BM'nin eylemsizliği yüzünden ölmüştü. Ancak bu dramda sona gelinirken, BM dikkatli olmalı. Görevleri sadece bu çatışmaları sona erdirmek değil; ayı zamanda her iki tarafın da iyice silahlanmış olan milislerinin çatışmalar sona erdikten sonra intikam saldırılarına girişmesini önlemek."

Independent yazarı Adrian Hamilton ise "BM'in Abidjan'dan sonraki durağı neresi?" diye soruyor.

"Müdahale insani açıdan haklı" diyor Hamilton; "açmazı kırmak için bir şeyler yapılmalıydı."

"Ancak Fransız helikopterleri ile birlikte düzenlenen roket saldırıları BM'in kendisini eski bir sömürge gücü ile ilişkilendirmesine yol açtı, ki Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin bunları sadece insani nedenlerle yaptığı teminatlarına güvenmek için son derece saf olmak gerek.

"Abidjan BM'nin geleceği açısından önemli sorular gündeme getiriyor. İnsani müdahale ilkesi yeniden öne çıkıyor.

"Peki yarın Tibet Çin'e karşı ayaklanırsa, Çeçenistan ve Kafkaslar alevlenir de Rusya yine devreye girerse ne yapılacak? Giderek bölünen bir dünyada tarafsızlığını korumak istiyorsa, Birleşmiş Milletler'in hem kurallarını hem de Güvenlik Konseyi'nin üyelerini iyice gözden geçirmesi gerekecek."

İngiltere sömürge tarihi ile hesaplaşıyor

İngiltere Başbakanı David Cameron'ın Pakistan ziyareti sırasında sarfettiği "İngiltere dünyanın pek çok sorunun arkasında" sözleri ve Kenya'daki Mau Mau isyanının kanlı şekilde bastırılmasına ilişkin yokolduğu sanılan binlerce dosyanın ortaya çıkması, ülkede imparatorluk tarihi ve emperyalizm anlayışının yoğun şekilde tartışılmasını tetiklemiş görünüyor.

Independent "Dünyanın tüm dertlerini İngiltere mi yarattı?" diye soruyor; iklim değişikliğinden İsrail-Filistin sorunu ve Avustralya'nın ailelerinden koparılan aborijin çocuklarına 15 meselede İngiltere'nin rolünü tartışıyor.

Gazetenin hükmü, ülkenin bunların üçte ikisinde azımsanmayacak bir rolü olduğu şeklinde...

Guardian'da yazan Seamus Milne, dünyanın en sonu gelmez gerilimlerinin eski İngiliz koloni ya da manda bölgelerinde yaşanması tesadüf olmasa gerek diyor... Amerika ve İngiltere bir yana Fransa da Afganistan, Libya ve Fildişi sahilinde üç sıcak savaşa birden girmişken imparatorluklar çağından ders almamanın tehlikeli olacağını söylüyor...

"Nasıl Avrupalı güçler imparatorluklarını Hıristiyan batı medeniyetini yayma arkasına sığınarak kurdularsa, şimdi de çağdaş liberal emperyalizm de insan hakları bayrağını açıyor...

"Nicolas Sarkozy batının Libya'ya müdahalesini 'koruma sorumluluğu'na dayanan yeni bir 'küresel yönetişim'in modeli olarak gösterdi. Ancak dünyayı bölüp yönetmiş aynı güçlerin kendi iradelerini dayatmak için mazareti olduğu sürece koruma sorumluluğu ne koruma ne hak sağlayacak; sadece emperyalizmin mirasını pekiştirecektir... "

Dylan'ın konserine eleştiriler

Bob Dylan'ın dün gece Çin'de ilk kez bir konser vermesi, tüm gazetelerde geniş şekilde işleniyor.

Hatta kapağını protesto şarkılarının babası denen Dylan'a ayıran Financial Times, Dylan'ın konserde söylememeyi seçtiği "The Times They Are a-changing" (Devir değişiyor) şarkısına atıfla; "Çin'de devir değişmiyor" diyor.

Times'ın satırları ise daha ağır.

Tam da Çinli sanatçı Ai Weiwei'nin gözaltına alındığı bir ortamda, Dylan'ın getirilen sınırlamalara boyun eğmiş olmasını; istenen şarkıları söyleyip, sahneden bir mesaj vermemeye özen göstermesini, Times Dylan 'Çin'in oyunlarında piyon oldu" ifadesiyle değerlendiriyor.