BIST 10.194
DOLAR 32,37
EURO 34,69
ALTIN 2.380,10
HABER /  GÜNCEL

02 Kasım 2011 Basın Özeti

İngiliz gazetelerinde bugün öne çıkan haberler: Türkiye'nin Akdeniz'de doğal gaz arayışı 'İmparatorluk günlerine dönüş' mü?, Yunanistan krizi: 'Drahmi mi, euro mu, fiyasko mu?', 'Finans âleminin putlarına itiraz etme zamanı'.

Abone ol

Times gazetesinin dünya sayfalarında yer alan kapsamlı incelemenin başlığı "Akdeniz altında yatan servet diplomatik tansiyonu yükseltiyor".

Haberde Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de artan petrol ve doğal gaz arama faaliyetlerinin, İsrail ve Kıbrıs'la gerilim yarattığı belirtilmiş, Kıbrıs'lı diplomat Andreas Mavroyianis'in şu iddiasına yer verilmiş:

Ankara Doğu Akdeniz'in ortasından bir çizgi çekip kuzeyini kendisi, güneyini de Mısır'ın kontrol etmesini arzuluyor.

Times'ın haberinde söz konusu doğal gaz araştırmaların henüz sonuçlanmadığı ancak olumlu sonuç alınması halinde orta doğunun dengelerinin değişebileceği ve Türkiye'nin yeni güç paylaşımında rol kapmaya hayli istekli olduğu söylenmiş.

"İmparatorluk günlerine dönüş"

Haberle birlikte sunulan, James Hider imzalı analiz yazısının başlığı ise "İmparatorluk günlerine dönüş".

Türkiye'nin AB üyeliğini başaramayarak eskinden Osmanlı İmparatorluğu toprakları olan coğrafyalara yöneldiği söylenen yazıda, Mısır'da devrim sonrası kurulan yeni idarenin Ankara'nın kanatları altına girebileceği belirtilmiş.

Hider, bu gelişmelerden tedirgin olan ve ilişkilerin kopma noktasına geldiği İsrail'in, Ankara'nın tarihi rakipleri olan Atina ve Sofya'ya yöneldiğine dikkat çekmiş.

"Türkiye Suriye'ye yaptırımlara hazırlanıyor"

Financial Times'ta yer alan Türkiye'yle ilgili haberin başlığı ise: "Türkiye Suriye'ye yaptırımlara hazırlanıyor".

İstanbul'dan Daniel Dombey tarafından yollanan haberde Ahmet Davutoğlu'yla yapılan görüşme sonrasında, Suriye'ye uygulanacak olası bir uçuşa yasaklı bölgeye Türkiye'nin destek verme ihtimalinin ima edildiği belirtilmiş.

Türkiye'nin Suriye'ye yeni yaptırımlara hazırlanarak pozisyonunu sertleştirmekte olduğu söylenen haberde Ankara'nın bu tavrının Washington tarafından olumlu karşılandığına işaret edilmiş.

Haberde Davutoğlu'nun Suriye'de Libya'dakine benzer uçuşa yasaklı bölge uygulanmasına gerek kalmamasının umulduğunu belirttiği, ancak duyulan insani kaygıların da önemli olduğunu söylediği bildirilmiş.

Dış işleri bakanı Davutoğlu'nun Türkiye'de Esad rejimi karşıtı militanların bulunduğu iddiasını reddettiği söylenen haberde buna karşın Davutoğlu'nun geçtiğimiz hafta İstanbul'da Suriyeli muhaliflerle resmen görüşmüş olduğu hatırlatılmış.

Financial Times'in haberinde ayrıca, Beşar Esad'ın Suriye'ye yapılacak bir uluslararası müdahalenin yeni bir Afganistan doğuracağı yönündeki uyarısının Davutoğlu tarafından paylaşılmadığı belirtilmiş ve dış işleri bakanının Suriye'deki durumu 1980ler ve 90ların başında Doğu Avrupa ülkelerinde yaşananlara benzettiği aktarılarak haber sona ermiş.

"Eyvah euro'yu kurtarma planı gidiyor"

Hemen tüm İngiliz gazeteleri gibi Independent da üzerinde güçlükle anlaşılan Yunanistan'a yapılacak kurtarma planının halk oylamasına sunularak riske atılmasını manşete çekmiş. Haberin başlığı "Eyvah euro'yu kurtarma planı gidiyor".

Başbakan Papandreu'nun referandum kararının finans piyasalarında şok etkisi yarattığı bildirilen haberde, Papandreu hükümetinin halk oylamasını göremeden meclisten güvenoyu almayarak yıkılma ihtimalinin güçlü olduğu söylenmiş.

Haberde ayrıca, Yunanistan halkının referandumda hayır demesi halinde oluşacak krizin tüm Avrupa'ya yayılmasının kaçınılmaz olduğu belirtilmiş.

"Drahmi mi, euro mu, fiyasko mu?"

Guardian'da yayımlanan, Yunanistan'da yaşananlara dair değerlendirme yazısı, Londra Üniversitesi'nden Profesör Costas Lapavistas imzasını taşıyor.

"Drahmi mi, euro mu, fiyasko mu?" başlıklı yazıda Yunanistan'ın euro'dan ayrılmasının hiç olmadığı kadar yakın olduğu yorumu öne çıkıyor.

Lapavistas bu noktaya gelinmesinde Yunan toplumunun ulusal hassasiyetlerinin, IMF ve AB tarafından dayatılan ekonomik önlemler karşısında gittikçe güçlenmekte olduğunun hesaba katılmaması bulunduğu görüşünde.

Bu hassasiyetin krizden çıkış konusunda demokratik sürecin devre dışı bırakıldığı algısının artmasıyla birleştiğini belirten yazar tüm olanlar ardından başbakan Papandreu'nun karşı karşıya kaldığı durumun, "ülkenin son otuz yıldır izlemekte olduğu ekonomik ve siyasi rotanın sarsılması ihtimalini kabullenmek" olarak tanımlamış.

Profesör Lapavistas, başbakanın Yunan toplumunu "euro mu yoksa drahmi mi" sorusuyla karşı karşıya bırakmaktan başka şansı kalmadığını belirtmiş ve yazısını şöyle bitirmiş:

"Birisinin bu noktaya gelmeden çok önce Yunan toplumunun en tabanındaki haleti ruhiyeyi Brüksel'dekilere anlatması gerektirdi."

"Atina Demokrasisi"

Times'ın Yunanistan'daki referandum kararını "Atina Demokrasisi" başlığıyla duyurduğu başyazısında euronun yüz yüze olduğu sorunun bugün Fransa'da toplanacak G-20 liderleri zirvesinde çözülmeye çalışılacağı söylenmiş.

Yazıda, euro'nun başından beri Avrupa halklarından kopuk bir proje olduğunun ve bu demokrasi zaafının artık sürdürülemeyeceğinin, Yunanistan referandumunun gündeme gelmesiyle iyiden iyiye görünür olduğu belirtilmiş.

Times'in başyazısında Avrupa'nın geleceğinin, halkların talepleri göz ardı edilerek belirlenemeyeceğinin Papandreu tarafından ilan edildiği, bu sebeple de Fransa'daki zirvede liderlerin çözüm arayışlarının problemli bir zeminde gerçekleşeceği söylenmiş.

Gazetede referandum kararının yarattığı endişeye değinilen David Charter imzalı yorum yazının başlığı ise "Demokrasi bu kadar korku yaratıyorsa sistemde bir sorun var demektir."

Guardian'ın haberinde ise yarınki G20 zirvesini protesto etmek amacıyla ciddi bir hazırlığın sürdüğü, Fransız polisinin ise karşı önlemleri sıklaştırdığı belirtilmiş.

Haberde zirvenin yapılacağı Cannes kasabasına sokulmayan yaklaşık on bin kadar göstericinin bugün Nice şehrinde büyük bir yürüyüş yaptığı anlatılmış.

"Finans âleminin putlarına itiraz etme zamanı"

Financial Times'ın yorum sayfalarında yayımlanan dikkat çekici bir yazı Anglikan kilisesinin en üst mercii olan Canterbury Başpiskoposu Rowan Williams'ın imzasını taşıyor.

Londra'da iki haftadır St. Paul katedrali etrafında kamp kurmuş olan kapitalizm karşıtı Londra'yı İşgal eyleminden hareketle yazılmış makalenin başlığı "Finans âleminin putlarına itiraz etme zamanı".

Eylemcilerle katedral arasında yaşanan gerilimin yanlış olduğunu ve sorunun dün, kampın boşaltılması talebinin geri çekilmesiyle çözüldüğünü belirten Başpiskopos Williams, eylemcilerin gündeme getirdikleri meselelerin ciddi bir şekilde tartışılması gerektiğini söylemiş.

Kapitalizm karşıtı eylemcilerin taleplerinin somutlaştırılması amacıyla üç öneri sunan Williams'ın ilk olarak, bankacılık işlemleriyle spekülatif finans işlemlerinin devlet düzenlemesiyle ayrıştırılması gerektiğini söylemiş.

Başpiskopos ikinci olarak, bankaların sermaye yapısının kamu kaynağıyla yeniden düzenlenmesini, bunun karşılığında da bankalara reel ekonomiyi canlandırmaları zorunluluğu konulmasını önermiş.

Rowan Williams'ın son önerisi ise kamuoyunda "Robin Hood Vergisi" olarak bilinen, finans işlemlerinden kesilecek yeni bir verginin reel ekonomiye aktarılması.

St. Paul katedrali çevresindeki eylemcilerin ahlaki taleplerinin bu somut eksenler üzerinden tartışılmasının hayırlı olacağını söyleyen Canterbury Başpiskoposu finans dünyasının ahlaki bir yola sapmasını Kilise'nin de talep ettiğini ifade etmiş.

Daily Telegraph, Başpiskoposun kapitalizm karşıtı eylemcilerin taleplerine destek vermesini "Kilise'nin eylemcilere katıldığı gün" başlığıyla haber yapmış.