BIST 9.931
DOLAR 32,47
EURO 34,73
ALTIN 2.440,99
HABER /  GÜNCEL

Mustafa İslamoğlu'ndan Gülen'le ilgili ağır iddia

İlahiyatçı Yazar Mustafa İslamoğlu, Gülen cemaatin din anlayışına yönelik sert eleştirilerde bulundu.

Abone ol

En ciddi problemin yorumun 'din'leşmesi olduğunu söyleyen İslamoğlu, bugün Müslümanların en önemli sorunu olan Paralel Yapı'nın da kendi yorumlarını din gibi sunduklarını belirtiyor.

Gülen'in "Kur'an Müslümanlığı diye bir sapıklık çıktı" dediğini kulaklarıyla duyduğunu iddia eden İslamoğlu, böyle bir yapının kendilerini hedef seçmesine şaşırmadığını söylüyor.

Selam Örgütü soruşturması kapsamında telefonları dinlenen isimler arasında İslamoğlu da bulunuyordu.

Akabe Vakfı Başkanı Yazar Mustafa İslamoğlu, yeni kitabı 'İslam Nedir'de Kur'an'dan hareketle İslam'a dair tüm dünyada merak edilen soruların cevaplarını veriyor. İslamoğlu, Yeni Şafak sinden Yusuf Genç'e konuştu. İşte o röpartajdan bir bölüm

İslam Nedir kitabınızın üst başlığı da 'Siz hiç bu soruyu Kur'an'a sordunuz mu?' Dolayısıyla birkaç farklı İslam'dan söz ediyoruz ya da öyle bir şeyin varlığını anlıyoruz.

Şöyle ki, bir orijinali var bir de çakması var. Çakmaları çok olabilir. Piyasada iki tane İslam var, indirilen İslam ve uydurulan İslam. İndirilen din belli: Allah'ın dini. İndirilen İslam sahipsiz değildir. Onun sahibi Allah'tır. Onun eksiği yoktur. Fakat uydurulan din hep eksiktir. Bu yüzden her gelen yeni bir şeyler ekliyor, ekleyecektir. Son eklemeler de yeni geldi; Allah ile görüşme, Resul ile buluşma, Hz. Peygamber'i olimpiyata getirme, kılık değiştirmiş İsa olma rivayetleri bunlardan bazıları…

HARAM BOKO İLE PARALEL YAPI AYNI KAFANIN ÜRÜNÜ

Tam bu noktada yorumlama anarşisi dediğimiz şey görünüyor. Hem kendi coğrafyamız ve diğer coğrafyaların yorumları hem de bu coğrafyaların geriye doğru kendi geleneklerinin yorumları…

Problem şuradan çıkıyor, İslam'a kaynağı olmayan bir din muamelesi yapılıyor. Yani İslam'a Hıristiyanlık muamelesi yapılıyor. Hıristiyanlığın kaynağı beşeridir; Pavlus icat etmiştir. Onun için Hıristiyanlıkta kaynaklar da uydurulmuştur. Bir sürü İncil vardır. Kilise üç bin İncil'den dördünü kanonik saymak, gerisini apokrif saymak zorunda kalmıştır. Aynı şeyi İslam'da yapmak, İslam'a Hıristiyanlık, Kur'an'a İncil muamelesi yapmaktır. İşte oraya mim koymak lazım: İslam'da kimler veya hangi yapılanlar kendisini kilise ve ruhban sınıfı yerine koymakta, bu dinin genleriyle oynamaktadır? Bunu kim yapıyorsa, İslam'a en büyük ihanet içindedir.

KENDİ KİTAPLARINI VAHİY GİBİ OKUYORLAR

Yorum, yorum olarak kaldığı sürece sıkıntı yok. Yorum her zaman olacak, olmalıdır da. Yorumlardan dolayı sıkıntı çekmiyoruz, yorumun din'leşmesinden dolayı sıkıntı çekiyoruz. Bugün Müslümanların sorunu olan 'paralel yapı' meselesi işte buradan kaynaklıdır. Aslında birbirinin zıttı gibi duran Boko Haram Örgütü ile Paralel Yapı'yı aynı gözede buluşturan şey budur. İkisi de din üzerinden güç ve nüfuz peşinde koşuyor. İkisi de mensuplarının akıl ve iradelerine ipotek koyuyor. İkisi de birbirinden çok farklı iki din yorumunu din yerine koyuyor. Kendi yorumlarını ayet yerine koyunca o yorumların olduğu kitapları da Kur'an'ın yerine koyuyorlar. Kur'an'ı okur gibi, hatta daha fazla onları okuyorlar. Sadece burada da kalmıyor. O yorumu yapanı da ilahi yasa koyucunun yerine koyuyorlar. İşte sıkıntı bu.

Yorumun din haline gelmesini engellemek için ne yapmak gerekiyor?

Öncelikle vahiyle yorumu ayırmak ve sınırlarını belirtmek gerekir. Yorum mukayyettir, vahiy mutlaktır. Hiçbir yorum vahyin tahtına oturmamalıdır. Yorumu vahyin tahtına koyacaksanız, vahyi nereye koyacaksınız? İşte şu anda Müslümanlar vahyi koyacak yer bulamıyorlar. Onun için nereye koydular, evin en yüksek yerine.

O halde istikamet tayini ve yorumların sahihliğini gözetleyebilmek için bir yorumcu tarifi vermek gerekecek?

Ondan önce, hiçbir yorumu dinin yerine koymamak gerek. Yorumcuyla devlet arasındaki ilişkiyi çok iyi takip etmek… Yani bu yorumcunun arkasında güç, iktidar ve servet var mı yok mu? Sadece devlet değil. Mesela bir örgüt olur, bir sosyal yapı olur, bir cemaat olur, devlet gibi güç kullanır. Aynı şey. Bu yorum dayatma yoluyla mı gerçekleştiriliyor buna bakmak lazım. Ama tabii, önce dayatılmıştır, sonra dayatıldığı unutturulmuştur, daha sonra meşrulaştırıldıktan sonra din damgası vurulup din gibi satılmıştır. Yüzyıllar geçtikten sonra da onun kimse gayrı meşru bir yorum olduğunu bilmeyecektir.

Kur'an'ı merkeze alan İslam'a sapıklık diyorlar

Az önce söz ettiniz ancak yine de kişisel bağlamda açmanızı isteyeceğim. Paralel Yapı'nın sizi de doğrudan hedef almasını nasıl anlamak gerekiyor? Selam Örgütü kapsamında ifadeye çağrıldınız…

Paralel Yapı'nın tepesindeki ismin 'Kur'an Müslümanlığı diye bir sapıklık çıktı' dediğini bizzat kulağımla duyunca, ne yalan söyleyeyim, içimde derin bir inkisar hissettim. Eğer Kur'an'ı merkeze alan bir İslam'ı sapıklık olarak nitelendiren bir yapı varsa, onun bizi doğrudan hedef almasında şaşılacak bir şey yok. Sevgili Peygamberimiz'in tek kaynağı Kur'an'dı. Bu meselenin arkasında kendi kişisel yorumunu din yerine ikame etmiş bir yapı var. Allah'la görüştüğü iddia ediliyor. Allah'la görüşen biri ile karşı karşıyasınız. Etrafı onu İsa biliyor. Ondan öncesinde Peygamberimiz olimpiyatlara geliyor, konsere geliyor. Nasıl şeylerdir bunlar. Bu bir dindir aslında. Siz bunu yorum olarak görebilirsiniz ama bu kadar basit değil. Zira sizin yorum dediğiniz şeye birçok insan inanıyor, iman mesabesinde bakıyor. Zaten öyle görmese bugün yaşadıklarımızı yaşamazdık.

Niyetin halisliği ile ilgili de bir şey var. En azından Paralel Yapı'nın alt kademelerinde… 'Öyle ama' diyorlar yapılan eleştirilere karşı, bu kadar güzelliğe vesile olunuyor, yurt dışında bu kadar öğrenci okutuluyor. Bunlar faydalı çalışmalar, ne söyleyeceksiniz?

Ben söylemeyeyim, Kur'an söylesin: 'Sakın aldatıcı sizi Allah ile aldatmasın.' Cehenneme giden yol, iyi niyet taşlarıyla döşelidir. Bu anlamda yaptığınız küçük iyilikler, arka planda yani yorumda yaptığınız o büyük hatayı kapatmıyor, meşrulaştırmıyor. Hatta ben bu eylemleri bile, o büyük hatayı örttüğü için pirincin içindeki beyaz taş kadar tehlikeli görüyorum. Ancak yine de iyi niyetli, sadece hizmet üzerinde yoğunlaşan kitlelerin uyanışını ve tüm olup bitenlerin onlarda 'farkındalık' bilinci oluşturmasını diliyor ve umut ediyorum.