BIST 9.916
DOLAR 32,46
EURO 34,74
ALTIN 2.434,77

Kaybedilen siyasi itibar savaş ile geri kazanılamaz!

Yerel seçimlere artık sadece saatler kaldı diyebiliriz.

Belediye başkanlığına aday olanlar projelerini seslerini duyurabildikleri oranda dile getirip niçin tercih edilmeleri gerektiğini anlatmaya çalıştılar.

Oldukça gergin bir ortamda geçeceği anlaşılan yerel seçimler 2015 genel seçimleri için de belirleyici olacak.

Bu seçimlerde sükûneti, dürüst ve şeffaf yönetimi, toplumsal barışı, ulusal çıkarların ön plana alındığı anlayışı mı yoksa gerilim, ayrışma, yasaklar ve hatta şimdilerde sebep üretilmeye çalışılan savaşa mı evet denilecek onu göreceğiz.

Gündemi yakından ve tarafsız takip edenler ülkenin geleceğinden sadece endişe duymuyor, aynı zamanda dehşete de kapılıyorlar!

Haksız da sayılmazlar.

Bunun için haddinden fazla geçerli sebep bulunmakta.

Şunu unutmamak lazım;

Hiçbir millet kendisine karşı her cepheden savaş açmış bir iktidar tarafından yönetilmek istemez!

Hiçbir ülkede adı sayısız şaibelerle anılan siyasal partilere itibar edilmez!

Hiçbir ülke üstüne vazife olmayan kirli savaşların içinde bulunmak istemez!

Türk Milleti de istemez.

Ya da benim gibi düşünenler öyle sanıyor!

Bekleyip göreceğiz.

Hiç kuşkusuz en doğru cevabı seçim sonuçları açıklanınca almış olacağız.

Neredeyse her gün internete bir ya da bazen birkaç ses kaydı düşüyor!

İçeriği psikolojisi bozulmamış duyarlı toplumlarda fırtınalar estirecek kadar manidar, iktidarı darmaduman edecek kadar da önemli!

Son ses kaydının içeriği ise halkın ülke yönetimine el koymasını gerektirecek kadar vahim.

Ama ülke yönetimini elinde bulunduran kadro bunu sadece ihanet suçu olarak niteleyip siyasi rant aracına dönüştürme telaşında.

Normal şartlarda yargı kararı olmaksızın yapılan dinlemelerin yaygın olarak suç olduğuna kanaat getirilir. Fakat yargının tek adama bağlandığı, hukukun yerle yeksan edildiği bir ortamda böyle bir kanaate varmanın mümkünü olabilir mi?

Vatana ihanet boyutunu bir kenara bırakacak olursak, son ses kaydının internete düşmesiyle gördüğümüz şey şudur;

Aslında Suriye ile savaşmamızı gerektiren geçerli bir sebebimizin olmadığını ve AKP'nin savaş sebebi üretme çabasında olduğunu gördük.

Şayet o tapeler internete düşmeseydi; Bir sabah Suriye'deki bize ait olan Süleymanşah türbesinde vatani görevini yapan 28 askerimizin şehit haberiyle sarsılacaktık?

İşte görülen şey budur!

Türk Milleti önümüzdeki seçimde bu garip duruma “DUR” demezse beklenen sona adım adım yaklaşmaktayız!

Geldiğimiz nokta; aklıselimin harekete geçme noktasıdır.

Geldiğimiz nokta; tercihlerimizin partiler üstü tavır belirleyerek takkiye siyasetini reddetme noktasıdır.

Geldiğimiz nokta; kişisel kaygılarla herhangi bir ata oynamak kabilinden değil, gerekirse kişisel kaygıları rafa kaldırıp, yıllardır süregelen ihanet politikalarından ülkeyi  uzaklaştıracak adımlar atma noktasıdır.

Sonuç;

Hukukun iğdiş edildiği bir ortamda gidişatın endişe uyandırması hatta dehşete düşürüyor olması hiç de şaşırtıcı olmasa gerek.