BIST 9.901
DOLAR 32,57
EURO 34,99
ALTIN 2.459,62
HABER /  GÜNCEL

İnatçı Sarkozy'ye 6 saat yetti!

Fransa Cumhubaşkanı Nicolas Sarkozy Türkiye'nin AB üyeliği konusundaki olumsuz tutumundan geri adım at

Abone ol

İNTERNETHABER- Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ortak basın toplantısı düzenleyen Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, olaylı Türkiye ziyaretinde hem Türkiye'ye hem de Libya'ya mesajlar gönderdi. Türkiye'nin AB'ye üyeliği konusunda geri adım atmayan Sarkozy, Kaddafi'nin durumuyla ilgili net konuştu: Sayın Kaddafi gitmelidir.

foto-fotograf-photo.jpg

İki liderin basın toplantısında önce Cumhurbaşkanı Abdullah  Gül konuştu. Gül, yaptığı kısa bir değerlendirmede şunları söyledi:

TÜRK HALKININ HASSASİYETLERİNİ ANLATTIM

AB'nin bize verdiği sözleri tutması ve sürecin başarıyla tamamlanmasını istiyoruz. Bu sürecin işlemesine yardımcı olması gerektiğini paylaştım. AB sürecinin, Türk halkının en çok hassasiyet gösteren konulardan biri olduğunu anlattım. Ayrıca, Ortadoğu'daki son gelişmeler son derece önemlidir. Akdeniz'in diğer kıyısındaki ülkeler bizim için önemlidir. Demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün yerleşmesi ve bu bölgelerde hakim olmasını umuyoruz.

TÜRKİYE BÜYÜK ÜLKE İSTANBUL GÜZEL ŞEHİR

Gül'ün ardından sözü alan Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, konuşmasında Türkiye'nin önemine değindi:

Türkiye'de bulunmaktan dolayı mutluyum. Türkiye'nin uluslararası alanda oynadığı role inanıyorum. Türkiye'nin desteği bizim için çok önemli. Gündemimizde çok karmaşık konular var. Uluslararası para hareketleri, hammedde fiyatları düzenlenmesi gibi çok önemli konular var. Türkiye'nin kendi öz enerji kaynakları yoktur ama çok büyük tarım ülkesidir. Dolayısıyla Türkiye'nin de oynayacağı çok önemli bir rolü var. Şunu da eklemek isterim, Sayın Cumhurbaşkanı Gül, benim devlet başkanı çerçevesinde gelmemi istedi. Ben de kendisine memnuniyetle gelebileceğimi belirttim. Hele İstanbul'a gidebilirsek. Dünyanın en güzel şehirlerinden biri İstanbul. 2011 yılı çerçevesinde bu ziyareti gerçekleştirebilirsek şeref duyarım. G20 dönem başkanlığı çerçevesinde ben en önemli G20 ziyaretleri gerçekleştiriyorum. Ben şuna çok inanıyorum. Bu sorunları çok hızlı bir şekilde çözmemiz gerekiyor. Mart ayında Çin'de bir seminer ve eğer Türk dostlarımız kabul ederlerse Nisan ayında bakanlar seviyesinde Türkiye'de bir toplantı yapılacak. G20 Fransız dönem başkanlığı sırasında işbirliği yapmak ve Türkiye'nin uluslararası bir rol oynamasına çok inanıyoruz. Nükleer alandan bahsettik. Sınırsız bir işbirliği önerdik Türkiye'ye nükleer alanda. Bu bizim Türkiye'yeye ve Türk toplumuna duyduğumuz güvenin bir ifadesidir. Ayrıca terörle mücadele gibi konulardan bahsettik. Fransız demokrasisi gayet açık bir şekilde Türk demokrasisinin yanındadır. Çekilen acılanları düşünüyorum, masum kurbanları düşünüyorum.

NE AB'NİN İSTİKRARSIZLIĞI NE TÜRKİYE'NİN KÜÇÜK DÜŞMESİ

Avrupa Birliği'nin istikrarsızlaşmasıyla Türkiye'nin küçük düşürülmesinin kendileri için eşdeğerde olduğunu söyleyen Fransız Cumhurbaşkanı konuşmasını şöyle sürdürdü:

Mutabık olmadığımız bir konu var. Her iki tarafın da kırmızı hatlarını anlamaya çalıştık. Gelecek için bir yol bulmaya çalıştık. Ne Avrupa'nın istikrarsızlaşması ne de Türkiye'nin küçük düşmemesi için uygun bir yol bulmaya çalıştığımızı söyledik. Birlikte çalışmaya devam edeceğiz, geleceğin yollarını aramaya devam edeceğiz. Türkiye modernliğe doğru yol almaya devam edecek, Avrupa'da bunu devam ettirecektir. Çok yoğun bir görüşme oldu. Sayın Cumhurbaşkanına çok teşekkür ediyorum, serbestçe konuştuk. Bu mükemmel öğle yemeği için de teşekkür ediyorum. Doğrudur tatlıyı yerken dikkat ettim. 3 saate yakın görüştük. Çok faydalı ve yapıcı bir görüşme oldu.

SORULAR

Sayın Sarkozy, Ortadoğu'da tarihi gelişmeler yaşanırken AB'nin bu gelişmeler konusunda hiçbir etkisi olmadığını görüyoruz. Buna karşılık Türkiye bir model işlevi görüyor. Durum böyleyken AB içinde sadece Fransa'nın AB üyeliğine karşı çıkmasını çelişki ve vizyon noksanlığı olarak görmüyor musunuz?

Sarkozy'nin bu sor soruya yanıtını okumak için ikinci sayfaya geçiniz

[PAGE]



Sarkozy: Çok ılımlı sorunuz için teşekkür ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanı Gül'e teşekkür ediyorum. Ne kadar güveniyor gazetecilerine ve Türkiye'nin geleceğine, keşke bizde de öyle olsa. Türkiye'ye güveniyorsunuz, ne güzel. İnsan ülkesini severek de gazetecilik yapabiliyormuş. Sorunuzu çok sempatik buldum. Fransa bu görüşe sahip tek ülkedir derken biraz olayı aşmış bulunuyorsunuz. Üyelik ve ortaklık gibi çeşitli konularda başka yollar da bulunabilir. Ilımlı ve vizyon sahibi başka yollar da bulunabilir. Ortadoğu konusunda söylediklerinizi kaydettim. Türkiye'de demokraside iyi dediniz. Avrupa'da yoksa neden böyle soruyorsunuz diye sorabilirim. Ulusal gururun bir anlamı olduğu ülkedeyim bugün. Hiçbir Türk dışarıdan birilerin kendi ülkesinin geleceğine karar vermesini kabul etmez. Ortadoğu'da olanlar herşeyden önce  Ortadoğu halklarının elindedir. Arap halkları hiç şiddet kullanmaksızın barışçı bir şekilde kendi kaderlerini almaya karar vermişlerdir. İşte kararlılık budur. Mısır, Tunus halkı kendi kaderlerini ellerine almasaydı bizler ne yapacaktık? Bizler ve Türkler mi karar verecekti? Bu halkların demokrasiye, toplumsal ilerlemeyi ve ekonomik kalkınmayı istemelerine ve onlara yardımcı olmak istiyoruz. Geçmişte bu ülkelerde daha otoriter rejimler vardı. Onlarla farklı ilişkilerimiz vardı. Bugün ise böyle bir alternatif ortaya çıktı. Dolayısıyla bir AB konsey toplantısında bu konunun incelenmesi gerekiyor. Uzun vadede buna eğilmemiz gerekiyor.

Libya'da şu anda bir dram yaşanıyor. Fransa cezai yaptırım uygulanması istiyor. Askeri müdahale düşünebilir mi Kaddafi'nin katliamını durdurmak için...

LİBYA HALKININ CAN GÜVENLİĞİ BİRİNCİ DERECEDEDİR

Abdullah Gül: Bütün bölgede çok köklü bir değişiklik yaşanıyor. Liderlerin yapamadığını halk yapıyor aslında. Temel hak ve özgürlüklerin çok bastırıldığı yerlerde liderler reformlar gerçekleştiremiyorsa halk öne çıkıyor. Biz gerek Mısır'da, gerek Tunus ve gerek Libya'da bunları çok yakınen takip ediyoruz. Maalesef Libya'da çok can kaybının olması hepimizi derinden üzmektedir. Kesinlikle bugünkü dünyada insanların kabul edemeyeceği can kayıplarına müsaade etmemek gerekir. Bu konuyla ilgili gerekli temaslarımızı yapıyoruz. Libya yöneticileriyle sürekli bu konu konuşuluyor. Ümit ederiz ki, can kaybı burada sona erer ve halkların arzu ettiği şekilde gayet açık ve şeffaf yeni düzenler ortaya çıkar. Kendi evinizi düzene koymazsanız siyasi, ekonomik, demokratik reformlar yapmazsınız neticede bütün bunlarla karşı karşıya kalırsınız diye. Müslüman bir ülke olarak Türkiye'nin demokrasinin ve Kopenhag kriterlerini nasıl gerçekleştirildiği yakınen takip ediliyor. Libya tarihi olarak dostumuz bir ülkedir bizim. Orada çok sayıda Türk işadamı, teknisyen ve işçi var. Şimdiye kadar 10 bine yakınını çıkartabildik. Diğerlerinin can güvenliğine ve bütün Libyalalar'ın da can güvenliği birinci derecede önemlidir.

BM DEVREYE GİRMELİ SAYIN KADDAFİ GİTMELİDİR!

Sarkozy: Türkiye ile Fransa arasında bu konuda bir görüş ayrılığı olduğu tezine katılmıyorum. Ülkeler tamamlayıcı roller oynayabilir. İran konusunda da bu böyledir. Türkiye'nin Libya hassasiyetini çok iyi anlıyorum. Bizim tavrımız açıktır sayın Kaddafi gitmelidir. Uygulanan şiddet sistematik olarak uygulanan şiddet kabul edilemez. Bu konuda tahkikat ve cezai yaptırım olması gerekir diye düşünüyoruz. Bu konuda BM'nin bir tahkikat komisyonun Libya'ya gitmesini düşünüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı Gül'ün önerdiği gibi çok geniş çaplı insani yardım planının olması gerekir. Fransa silahlı müdahale konusunu çok dikkatli bir şekilde düşünmektedir. Bu ülkelerin özgürleşmesi gerekir. Ama bu bağlamda herhangi bir müdahale olması konusunu bilmiyorum. Bu nasıl bir kredibilite getirecektir? O zaman halklar 'yabancının komplosudur bu' diye düşünecektir. Fransa'nın görüşü böyledir. BM toplanmalıdır, Ortadoğu konusundaki politikamızın temelleri atılmalıdır.

GÖRÜŞ AYRILIKLARI OLABİLİR MÜZAKEREYE DEVAM

Türkiye'nin AB üyeliğiyle ilgili karar oybirliği ile alındı. 2007 yılında Cumhurbaşkanı olmakla birlikte bu kararı yok saydınız. Fransa'nın devlet olarak imza koymuş olduğu bir karar var. Bunun sizin ve AB'nin inandırıcılığını sarstığını düşünüyor musunuz?

Diğer gazeteci meslektaşınızla aynı soruyu farklı soruyorsunuz. Karar müzakere kararıydı. Müzakareleri açma kararıydı. Üyelik olmak üzere bir müzakere. Bunun kararı alınmadı henüz. Ben daima müzakerenin faydalı olduğunu düşünmüşümdür. Bir yol alınması gerekiyor. AB içerisinde bazı ülkeler olarak bunun uygun olmadığını düşünüyoruz ama müzakerelerin durması gerektiğini düşünmüyoruz. Türkiye bağlamında, Kıbrıs konusunda hiçbir beyanatta bulunmadım. Bu süreçte Kıbrıs'ın rolü vardır. Bizce günün birinde çıkmaz bir yola girmektense bir uzlaşı yolu bulmak gerekir diye düşünüyorum. Fransa bunu söylemiştir. Memnuniyetle şunu görüyoruz. Böylesine açıksözlü saygıdeğer bir görüşle dost olarak Türkiye'ye geldim. Türk Cumhurbaşkanını Fransa'da dost olarak ağırladım. Gurur okşayıcı konuşmalar da yapılabilir ama 1992'de Fransız Cumhurbaşkanı'nın Türkiye'ye yaptığı en son ziyaret olduğunu düşünürsek Türkiye'ye gelmemek de bir seçenektir. Farklı kanaatler olabilir bu bir dram değildir. Büyük bir ülke olmak budur. Türkiye büyük bir ülkedir. Bunun anlaşılması için benim gibi yöneticilerin ülkeye gelerek sakince ve cesaretle görüşlerimizi anlamaya çalışalım.

Sayın Sarkozy, sayın Dışişleri Bakanınız bugün heyetinizde bulunmuyor. Bu sabah istifa edeceği iddialarını yalanladı?

İç siyaset konularına asla yurtdışında cevap vermem Varşova'da olsun Ankara'da olsun. Teşekkür ederim.