BIST 10.291
DOLAR 32,27
EURO 34,75
ALTIN 2.407,73

Devleti yönetenler halkın çok gerisinde!

Başkanlık sistemi tartışmaları sürerken AKP kurmayları çeşitli platformlarda sistemi şirin gösterme telaşında.

Bu bağlamda, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın Marmara Üniversitesi "Hükümet Sistemi Arayışları ve Başkanlık Sistemi" konulu konferanstaki konuşması ibret verici.

Başbakanın deyimiyle “ustalık dönemi” yaşayan bir partinin kurmayından gelen bu açıklama aslında partinin elde etmeyi hayal ettiği gücün beyanı niteliğinde.

Türk basınının gözünden kaçan bazı detaylar tam anlamıyla ürkütücü!

Sayın Bozdağ AKP’nin başkanlık sisteminden beklentisini öylesine yüksek tutmuş ki, düşüncesi bile insanı ürkütmeye yetiyor.

O beklenti; SINIRSIZ GÜÇ.

Sayın Bozdağ ABD Başkanı Obama’yı bile zavallı olarak görüyor

Atatürk ve İnönü dönemini örnek vermeyi de ihmal etmiyor konuşmasında.

Sıkça verilen bu tür örnekler aslında en sert ve yıkıcı eleştirilerin yumuşatılarak servis edilmesi tekniğinden başka bir şey değil ama varsayalım ki eleştiri olmasın.

Bozdağ, "Biz başkanlık sistemini savunuyoruz. Başkanlık sisteminin Türkiye için faydalı olacağını söylüyoruz. Atatürk ve İnönü döneminde ne dedilerse hükümet onu uygulamıştır. Menderes döneminde de Sayın Bayar temsili bir noktada durmuştur. Adı öyle olmayabilir ama fiilen başkanlık dönemidir. Uygulama, ABD başkanlık sisteminden daha güçlü bir sistem. Obama’nın zavallı bir durumu var. Ne için, parlamentoda hiçbir etkisi yok ama Atatürk, İnönü, Menderes döneminde hem yasama hem yürütme elindedir. ABD Başkanlık sisteminden daha ileridir" diyor.

Sayın Bekir Bozdağ belli ki tek partili Türkiye ile 2000’li yıllardaki Türkiye’yi aynı potada düşünüyor.

Şayet öyle olmasaydı Milli Mücadele vermiş bir milletin 600 yıllık hanedanlık sisteminden Cumhuriyet rejimine geçiş yıllarını 2000’li yılların şartlarıyla mukayeseye kalkar mıydı?

Seçim sistemimizdeki baraj uygulaması nedeniyle barajın altında kalan partilerin oyları en fazla oy alan partilere göre dağılımı sonucu yüzde 47’lik oranla AKP birinci parti olarak meclisteki çoğunluğu sağladı.

Bu haliyle bile Türkiye’yi dize getiren AKP zaten Obama’yı ve başkanlık sistemini mumla aratmıyor mu?

AKP’nin mevcut gücünün bir adım ötesi başkanlık sistemi değil, olsa olsa padişahlık yetkisi/gücüdür demek geliyor insanın içinden.

İnsanların nerede ve nasıl ibadet edeceği konusunda bile hüküm veren bir başbakan daha fazla yetkiyi neden istesin ki?

Aleviler nerede ve nasıl ibadet edeceklerini bilmedikleri için olsa gerek Sayın Başbakan “mescit camidir” hükmünü verebiliyorsa başkanlığa ne hacet?

Oysa geçmişte de benzer hata Kürt’ler konusunda yapılmamış mıydı?

 “Biz Kürt’üz” diyen insanlara “Hayır değilsiniz. Kart-Kurtsunuz” denmemiş miydi?

Cemevleri ister mescit, ister kültür merkezi olarak görülsün, insanlar nerede nasıl ve ne zaman ibadet edeceklerine kendileri karar vermelidir.

Bütün inançlara, bütün mezheplere ve etnik gruplara eşit mesafede durması gereken devleti yönetenler ne yazık ki toplum üzerinde ne gibi sonuçlar doğuracağını hesap etmeden beyanatlar vermekte.

Bu konuda vatandaş kendisini yönetenlerden bir hayli ileride görünüyor.

Yöneticilerin bunca sakıncalı söylemlerine rağmen halk hala sağduyu ile yaşamına devam etmeyi başarabiliyorsa, yöneticilerin halktan daha çok ders alması gerekir.

twitter.com/SerhatiTamer