BIST 9.717
DOLAR 32,53
EURO 34,93
ALTIN 2.434,41
HABER /  POLİTİKA  /  AK PARTİ

Davutoğlu'ndan erken seçim ve bedelli açıklaması

Başbakan Davutoğlu, kimse çözüm sürecini 6-7 Ekim olaylarında olduğu gibi bir daha sınamamasını gerektiğini söyledi.

Abone ol
Başbakan Ahmet Davutoğlu, 6-7 Ekim olaylarında olduğu gibi bir daha kimsenin "çözüm sürecini" sınamamasını istedi. Erken seçim iddialarını da değerlendiren Davutoğlu, seçimlerin zamanında yapılacağını söylerken bedelli askerlik konusunun tartışıldığını; ancak konuyu değerlendirdiklerini açıkladı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, TRT Haber özel yayınında gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
 
G-20 zirvesinde ele alınan gündem maddeleri ve atılan adımlar hakkında değerlendirmelerde bulunan Başbakan Davutoğlu, “Çok verimli tartışmalar oldu” dedi. Zirvede Türkiye olarak 3 maddeden bahsedildiğini ifade eden Davutoğlu, “Türkiye olarak 3 maddeden bahsettim; siyasi istikrar, makro ekonomi ve yapısal reformlar. Zirvede gümrük ticaretini gündeme getirdim. İkili, çoklu, bölgesel ve çok yönlü anlaşmaların birbiriyle tutarlı olması görüşünü dile getirdim” dedi.
 
"EKONOMİDE ÇÖZÜMLER EKONOMİ POLİTİK TEDBİRLERLE ÇÖZÜLMELİDİR"

ÇÖZÜM SÜRECİ

Başbakan Ahmet Davutoğlu:

"Kamu düzeni konusundaki hassasiyet korunacak, bu konuda taviz vermeyiz. Çözüm sürecinin nihai perspektifi olan silahsızlanma da dahil olmak üzere şiddetin terk edilmesi ve demokratik ortamda siyasi hayatın hayata geçirilmesi konusunda da net bir tavır sergilenecek. Ümit ederiz bu tür görüşmeler onun önünü açar. Bağdat dönüşü bu konuda gelişmeler olabilir."
 
Ekonomide çözümler ekonomi politik tedbirlerle çözülmelidir diyen Davutoğlu ekonomideki gelişmeler hakkında ise şunları kaydetti;
 
“Türkiye, 2013’teki iki seçime rağmen siyasi istikrarını korudu. 2008 krizi finansal kriz olarak başladı ardından ekonomik, sosyal ve siyasal bir krize dönüştü. Ekonomide çözümler ekonomi politik tedbirlerle çözülmelidir. Siyasi istikrarı göz ardı eden bir ekonomi politikası başarılı olabilir mi? Yapmamız gereken niteliksel bir sıçrama yapmak”.

"KİMSE ÇÖZÜM SÜRECİNİ SINAMASIN"

Başbakan, programın ikinci bölümünde ise çözüm süreciyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Türkiye'de 6-7 Ekim olaylarının büyük bir kırılma yaşanmasına neden olduğunu söyleyen Davutoğlu, kimsenin bir dana 6-7 Ekim olaylarında olduğu gibi çözüm sürecini sınamamasını istedi. Davutoğlu, sorunların silahla ve şiddetle çözülemeyeceğini söyledi. Davutoğlu şöyle konuştu;

"90'lı yıllarda dile getirilen talepler, ardarda konulduğunda sorunların çoğunun çözüldüğü görülüyor. Mesala OHAL'in kaldırılması isteniyor, kaldırıldı. Kürtçe yayın istenmiş bu yapılmış. Cezaevlerinde Kürtçe konuşma istenmiş, bu da olmuş.

Bizler bunları bir müzakere olsun diye yapmadık, doğru olduğu için yaptık. Ülkede, "Kürtlere hakları verilirse ülke bölünür" diyen bir de "Bunlar verilmesse ayrılmak istiyoruz" diyen iki kesim vardı. 

"HAKLAR SİLAHLA ALINMADI"

Çözüm süreciyle birlikte kardeşlik oluşmuştur. Bizim dönemimizde yaylalara mezralara geri dönüldü. Bazı tazminatların ödenmesi konusu var. Bunların çoğu gerçekleşti. Bunlar demokrasi içinde yapıldı. Birileri silah göstererek bunları kabul ettirmedi. Şiddetin karşısında bir başka şiddeti gösterirseniz, bu anlamda devlet şiddeti kullanma yetkisi olan tek meşru kurumdur.

Şu anda çözüm sürecinin gelmesi gereken yer, her türlü talebin ifade edilmesidir ki bu sağlandı. Kimse şiddeti ve silah dilini, bu noktada kullanmaması gerekir.

"BUNLAR YAPILMASAYDI..."

Biz bunları yapmamış olsaydı, bölge böyle bir türbulansa girdiğini düşünürsek, Türkiye'nin iç barışını koruyabilir miydi? Şu anda çözüm kendi doğasında işliyor. Zaten bundan dolayı bölge halkı 6-7 Ekim olaylarına örgüte tepki göstermiştir.

"6-7 EKİM OLAYLARIYLA İLGİLİ ANKET YAPTIRDIK"

Bu konuda anket yaptık ve bölge halkı 6-7 olaylarını, yüzde 75 oranında doğru bulmadığını söylüyor. Geriye kalan büyük bir bölüm ise cevap vermiyor. Bu anketin içerisinde çok küçük bir marjinal grup bu olaylara destek veriyor. 

Çözüm sürecinde, nihayetinde en önemli sonuç silahların bırakılmasıdır. Demokratik alanın gelişmesiyle zaten bu kendisine bir alan bulamayacaktır. 

"EN ÖNEMLİ ŞART KAMU DÜZENİ"

Bize her ne kadar yol haritası verilmedi denilse de kendileri de biliyorlar ki biz bazı konularda mutabık olunduğu hususu aktarılmıştır. Tekrar söylüyorum. Kamu düzeni konusunda herhangi bir ipotek konulmasına izin vermeyiz. Bunda anlaşmışsak daha sonra ne talep ediliyorsa bunu konuşabiliriz.

Büyükşehir Belediye Yasası, Türkiye'nin Tazminat'tan sonra yapılmış, yerinden yönetim düzenlemesidir. Bunları yetersiz görürseniz o zaman size sorarlar: Ne istiyorsunuz diye?

Eğer siz Suriye'de ve Irak'ta olduğu gibi etnik bir bölücülük istiyorsanız o zaman bu başka bir şeydir.

"KİMSE KUSURA BAKMASIN"

Kürtler'in kendisini yönetmesi istenirse, Kürtler'in yoğun olduğu İstanbul'da ya da Konya'da böyle bir hak mı tanıyacağız? Lübnan mı olacağız? Kusura bakmasınlar ama Kürtler'in temsil hakkını kimse HDP'ye vermiş değildir. Çözüm sürecinde en önemli husus üniter devlettir.

Kürtler'i temsil ederek biz yerinden yönetelim derseniz, bölgedeki AK Parti'yi hiçe saymış olursunuz. İl ortalamasına bakılırsa AK Parti'nin bölgede temsil gücü daha fazladır.

"TAKVİM DEĞİL SIRALAMA VAR"

Çözüm süreci konusunda 1 Ekim'de kafamızda net bir takvim vardı. Tüm bu olaylardan sonra bir takvim değil ama kafamızda bir sıralama var. Yani bu konuda kim ne yapıyorsa biz onu yapacağız. 

"ERKEN SEÇİM YOK"

Türkiye'de herşeyin normal seyirde olduğunu göstermemiz lazım. Seçimler bu anlamda bir fırsat var diye değerlendirmeyiz. Ekonominin kuralları neyse bunu siyasetle bir bağlantı kurmayız. Seçimler vaktinde yapılacaktır.

"BEDELLİ ASKERLİK ŞİMDİLİK YOK"

Genel doğası gereği, bedelli askerlik konusunda görüştük. Olayın iki yönü var. Genelkurmay'da aldığım brifingte savunma yapılanmasında niteliksel bir sıçramaya ihtiyacımız var. Şu anda belli ölçülerde bu sağlandı.

Belirli bir yaş birikmesi varsa bunun da önüne geçmek lazım. Tezkereyi konuşurken 6-7 Ekim olayları yaşandı. Şu anda önümüzü rahat görebileceğimiz bir tabloda bunu değerlendirebiliriz. Bir ihtiyaç olduğu açık ama. Bu ihtiyaçta her alınan kararda kar topu gibi büyüyor. Verdiğiniz her af psikoloji içinde başkasını tetikliyor. Böyle bir beklentiyi yarın olabilecek gibi gündemde tutmanın da bir anlamı yok.