BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  GÜNCEL

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na çok sert sözler!

Cumhurbaşkan Erdoğan, Başkanlık Sistemi, Suriye'deki son gelişmeler, terör örgütüne yönelik operasyonlar ve CHP lideri Kılıçdaroğlu hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.

Abone ol

Uluslararası Öğrenci Buluşması'nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Başkanlık Sistemi açıklamalarını eleştirdi. Cumhurbaşkanı  Erdoğan "Haddini bil! Ben kandan değil halkımdan besleniyorum" diye seslendi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamasının devamında, "Şimdi çıkmış bir tanesi dünyanın değişik yerlerinde Başkanlık sisteminin gelmesi için kan gerekir kan diyor. Bunla, üç unsur var. Bunların bir tanesi mezhepçilik, ikincisi ırkçılık, üçüncülük terör unsurudur. Bu zatın söylediklerinde bu üç unsurun da tamamı var. Bunlar kandan besleniyorlar. Aynen PKK terör örgütünün uzantıları gibi. Bunlar herhalde oraya imrendiler. Baktılar bu iş sandıkla gelmiyor. Girdiği her seçimde malum aldığı netice ortada. Şimdi acaba kanla netice alır mıyız diyorlar. Alamayacaksın, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, millet ne derse o olacak.

Gençler, şunu da unutmayın, halk ne derse o olacak, hak ne derse o olacak. Biz sadece Allah'ın huzurunda rukuda eğiliriz, başka eğilmek yok. Bu yolda inandığımız gibi yürüyeceğiz. Bizim medeniyetimiz hikmet ve irfan medeniyetidir. Resul-u Ekrem bir hadisi şerifinde 'ilim milletin yitik malıdır, nerede bulunursa oradan alın' diyor. Bugün dünyada 4,5 milyon civarında öğrenci kendi ülkesi dışında eğitim hayatını sürdürüyor. Bunların kahir ekseriyeti ABD, İngiltere, Fransa, Avustralya gibi ülkeleri tercih ediyor. Bu ülkeler öğrencileri bir nevi kazanç kapısı, ticari bir meta olarak gördüklerine şahit oluyoruz." ifadelerini kullandı.

Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle: 

Geleceğimizin teminatı sevgili gençler, aziz İstanbullular, hanımefendiler, beyefendiler sizi muhabbetle selamlıyorum. Buradan Filistin'in, Gazze'nin, Kudüs'ün gençlerine, Afrika'nın mazluk gençlerine, Asya'nın çalışkan gençlerine selamlarımı iletiyorum. Suriye, Arakam, Pakistan, Bengladeş'in yürekli gençlerini selamlıyorum. 9. Uluslararası Öğrenci Buluşması vesilesiyle sizlerle beraber olmaktan, coşkunuza heyecanınıza ortak olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Bu salonda dünyanın bütün renklerini, güzelliklerini görüyorum. Sizler bu duruşunuzla, heyecanınızla tüm dünyaya gerçek barış mesajı veriyorsunuz. Böylesine anlamlı, önemli bu buluşmayı tertip eden Türkiye Gençlik Vakfı'na, Uluslararası Öğrenci Dernekleri Federasyonu'na teşekkür ediyorum. 

GENÇLER BÖLDÜRMEYECEĞİZ BU VATANI BU HAİNLERE

Bu toplantı tam 7 ülkede, 50 farklı şehirde buluşmaların, kucaklaşmalarının son halkasını oluşturuyor.Buradaki kardeşlik iklimini teneffüs etmek için programa iştirak eden tüm gönüllü kuruluşlarımıza, temsilcilerimize teşekkür ediyorum. Ülkemizin diğer yerlerinde yürekleri bizimle atan ve tüm misafir öğrencilerimize ayrıca hoşgeldiniz diyorum. Bu vesileyle şu anda Güneydoğu'da ülkemizin birçok yerinde bu milletin vahdeti için, bu ümmetin vahdeti için, bayrağımızın şanlı bir şekilde dalgalanması için, vatanımızın 780 bin kilometrekarede bir ve bütün olarak kalması için, devletimizin bekası için şehit olan tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz, onlar diridirler. Ama siz bilemezsiniz, diyor ilahi ferman. Onun için bizler de ne diyoruz: Şehitler ölmez, vatan bölünmez. Böldürmeyeceğiz bu vatanı bu hainlere. Bu fırsatı onlara vermeyeceğiz. Zaten bu rabiamızda ne diyoruz: Tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek vatan diyoruz.

BURADA AVRUPA VE ASYA'NIN HASILASINI GÖRÜRSÜNÜZ

Bizim için uluslararası öğrenciler salt gelir kapısı değildir. Bizim için işbirliğinin, paylaşmanın neticesidir. Biz huzur, barış ve güven iklimine katkı sağlamanın derdindeyiz. Sizler kendinizi geliştirirken aynı zamanda ülkenizdeki birikimleri Türkiye'ye, Türk üniversitelerine taşıyorsunuz. Siz bizden, biz de sizden çok şey öğreniyoruz. Ben yükseköğrenim için Türkiye'ye gelen her açıdan kazançlı olduğunu düşünüyorum. İnsanlık tarihinin hafızası olan bir ülkede eğitim alıyorsunuz. Bu ülkenin havasını, misafirperverliğini tecrübe etmek başlı başına büyük kazançtır. Burada sadece bir ülkeyi, bir milleti değil aynı zamanda Afrika, Asya ve Avrupa'nın bir hasılasını görürsünüz. Tarihi, siyaseti, hukuku, sosyolojiyi, iktisadı, dış politikayı Türkiye'de okumak size hiçbir yerde bulamayacağınız özgür bakış açısı sağlayacaktır. Her biriniz artık geldiğinizden çok farklı bir insan olduğunuzun farkındasınızdır. 

AFGANİSTAN'LI ÖĞRENCİNİN EVRENSEL DEĞİŞİMİ

Afganistan'dan gelen öğrencimiz bakın nasıl anlatıyor: Ben çobanlık yapan bir ailenin çocuğuyum. Babam fakir olduğu için çok zor şartlarda okudum. Kimi zaman açlıktan bitkin düşüyor, sık sık hastalanıyordum. Derslerimdeki başarılarımdam dolayı öğretmenlerim ve bir doktor bana sahip çıktı. Afganistan'ın en iyi üniversitesi olan Kabil Üniversitesi'ni kazandım. Sonra Türkiye burslarına başvurdum. 3 yıldır Türkiye'de sosyoloji okuyorum. Burada fikrim çok değişti. Afganistan'da sadece ailemi düşünüyordum. şimdi bir Müslüman olarak tüm insanları düşünüyorum ve eşit görüyorum. Bizler aynıyız ve eşitiz, Allahıma hamdolsun, şu an çok iyiyim. Burada kendimi evimde gibi hissediyorum. Bundan sonraki hayatımda da vatanım ve insanlık için elimden gelen herşeyi yapmak istiyorum...



MAALESEF ORTAK TARİHİMİZ İNSAN ENKAZLARI İLE DOLUDUR

Bunun aynı zamanda sizin de hikayeniz olduğunu biliyorum. Her yolculuk, her sefer insanı değiştirir, olgunlaştırır. Bakış açınız, idrakiniz, hayata, çevreye dair duruşunuz her bir yolculukta farklılaşır. Ben sizlerin özellikle şu ince ayrıntıya dikkat etmenizi istiyorum. Gençler değişmek farklıdır, yabancılaşmak farklı. Entegrasyon ile asimilasyon arasında çok keskin bir ayrım vardır. Bir öğrenci kendi kültürü, değerleri, kökleriyle bağlarını koparıyorsa o değişmiyor, bilakis yabancılaşıyor demektir. Milletine tepeden bakanın kendine, ailesine, ülkesine faydası olmaz. Biz bunun acısını çok çektik, hala da çekiyoruz. Asyalı, Afrikalı ülkeler bunun bedelini yıllardır ödüyorlar. Maalesef ortak tarihimiz bu tür insan enkazlarıyla, kayıp nesillerle doludur. Sizler aynı zamanda çok kritik bir dönemde ülkemizde bulunarak dünyanın yaşadığı en büyük insani dramlardan birine de yakından şahit oluyorsunuz. 

RABBİM BU DAYANIŞMANIN KARŞILIĞINI KAT BE KAT VERİYOR

Suriye'de altı yıldır kardeşleriniz acımasız ve gayrimeşru bir rejim tarafından hunharca katlediliyor. 600 bin masum insan varil bombaları, balistik füze, işkence, kimyasal silahlarla öldürüldü. 13 milyon Suriyeli vatanından oldu. DAEŞ, PYD gibi terör örgütleri etnik temizlik ve soykırım uyguladı. Türkiye olarak biz Suriyeli kardeşlerimizi yalnız bırakmadık, onlara kapılarımızı açtık. Açmaya da devam edeceğiz. Soframıza bir tabak da onlar için koyduk. Bugün 3 milyon Suriyeli ve Iraklı muhacire ensar bilinciyle, komşuluk hukukuyla sahip çıkıyor. Rabbim de bu dayanışmanın, kardeşliğin bedelini kat be kat veriyor. Kişi başına gelirleri bizden kat be kat yüksek olan pekçok ülke bu vahşete kayıtsız kalıyor. 

ELİ KANLI CANİLER NE ZAMANDAN BERİ SİYASİ SIĞINMACI?

Denizlerde yaşanan insanlık dışı manzaraları eminim sizler de bizim gibi yüzünüz kızararak esefle izliyorsunuz. İnsan Hakları Beyannamesi'ni kaleme alanlar bugün insan haklarından sınıfta kalmış durumda. 1994'de Ruanda'da 800 bin insan katledilirken kılını kıpırdatmayanlar şimdi de benzer bir kayıtsızlığın içindeler. Demokrasi karnesi hazırlayanlar kendi karnesindeki kırıkları hiç gündeme getirmiyorlar. Terör örgütlerini savundukları kadar masumların haklarını savunmuyorlar. Teröristlere çadır kurdurmanın özgürlüklerle ne ilgisi var? Eli kanlı caniler ne zamandan beri siyasi sığınmacı oldu. DAEŞ'e verdiğiniz tepkiyi niçin PKK, YPG için esirgiyorsunuz. Birkaç gün önce şehit edilen Rahman Nizami'nin idamını niçin sessiz kaldınız? Avrupa'dan bir haykırış çıktı mı? Bunun adı çifte standart değil mi? Biz bunları söylediğimizde beyefendiler hemen rahatsız oluyorlar. Tayyip Erdoğan hemen dikkat oluyor. 

BİZ GÜCÜMÜZÜ GÖZ YAŞLARIYLA ISLANAN SECCADEDEN ALIYORUZ

Rahman'ı idam edenler diktatör olmuyor, ona seyirci kalanlar olmuyorr. İl toplantısında konuşan o zat ne yazık ki şahsıma alçakla bir ifade kullandı. Bizim kandan beslendiğimizi söylüyor, haddini bil haddini! Ben halkımdan besleniyorum. Kandan beslenen birileri varsa 1960'da rahmetli Menderes'in ve iki arkadaşının idamına zemin hazırlayan CHP zihniyetidir, sizsiniz. Medya güçlerini, ekranlardaki tetikçilerini kullanarak bizi karalamaya, itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Onların itibar suikastleri bizi yıldırmaz. Onların hakaretleri bizi hakikatten alıkoymaktan ayrı koymaz. Biz diklenmeden diklenmeye, mazlumun yanında durmaya devam edeceğiz. Biz kuvvetimizi medyadan, sermayeden değil seccadelerini gözyaşlarıyla ıslatan mazlumların dualarından alıyoruz. Onların hayır duaları, bizimle olduğu müddetçe yılmadan, yorulmadan bu kutlu yolda yürümeye, haksızlıkları dillendirmeyi sürdürürek devam edeceğiz. 

UNUTMAYIN: YANLIŞIN EN TEHLİKESİ DOĞRUYA YAKIN OLANDIR

Şairin dediği gibi biz aşinaya aşina, biganeye biganeyiz. Ben sizlerden her alanda algınızın açık olmasını, kendinizi geliştirmenizi gündemi takip etmenizi istiyorum. Aklınızı ve kalbinizi asla birilerine kiraya vermeyin. Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet olanlar var biliyorsunuz. Sakın onların düştüğü oyuna düşmeyin. Akıllarını kiraya verenlerle sakın olmayın. Vicdanınıza ipotek konmasına kesinlikle müsaade etmeyin. Unutmayın yalnışın en tehlikesi doğruya en yakın olandır. Suret-i haktan görünenler fark edilmesi en zor olanlardır. Maalesef biz bu konuda çok büyük sıkıntılar yaşadık. Halen de yaşıyoruz. 40 yıl boyunca devlet içinde gizli bir şekilde örgütlenen hizmet, eğitim, yardım diyerek insanımızı kandıran yapı en büyük zararı gençlerimize verdi. 

PARALEL YAPININ TEZVİRATLARINI SİZLER ANLATACAKSINIZ

Ülkemizin başarılı çocukları paralel ihanet çetesi tarafından kandırıldı, kullanıldı. Bu ülkenin evlatları iyi niyetlerinin kurbanı oldu. Bir taraftan örgütün devlet yapımızda, milletimizin gönlünde açtığı yaraları sarmaya çalışıyoruz, diğer taraftan dünyanın her yanında bu çetenin kirli yüzünü deşifre ediyoruz. Sizlerden bu şer şebekesine asla prim vermemenizi bekliyorum. Bu yapının tezviratlarına karşı hakkı ve hakikati anlatacak olan sizlersiniz. Hiç endişeniz olmasın, Rabbimin karşısında rükuda eğilmekten başka kimsenin karşısında eğilmeyiz. Bir kısmınız bu yıl mezun olacak ve ülkesine dönecek. Ya da başka ülkede eğitim hayatınıza devam edeceksiniz.

ALLAH KATINDA EN SEVİMLİ İŞ AZ DA OLSA DEVAMLI OLANDIR

Ben sizlerden Türkiye'den ayrıldıktan sonra birbirinizle ve bizimle irtibatınızı koparmamanızı özellikle rica ediyorum. Bu irtibat geleceğe yönelik müşterek adımlarımızın da bana göre en önemli kaynağını oluşturacak. Her konuda birbirinizin yardımına koşmalısınız. Sizler Türkiye'yle, Türkiye'deki arkadaşlarınız da sizlerle bu irtibatı devam ettirmelisiniz. Bütün ailenizle olan ilişkilerinizi olabildiği kadar sıkı tutun, onlardan asla kopmayın. Burada aldığınız eğitim sadece bir anahtardır, kapıyı açacak olan sizin imanınız, ufkunuz ve dualarınızdır. Peygamberimizin şu tavsiyesini kendinize rehber edinin: Allah katında en sevimli iş az da olsa devamlı olandır... Mermeri delen suyun gücü değil damlaların sürekliliğidir. Şunu aklınızdan çıkarmayın, artık bir ikinci bir vatanınız daha var. Türkiye her birinizin ikinci evi. Ne zaman ihtiyaç duyarsanız sizlerin yanında olmaya devam edeceğiz.