BIST 9.882
DOLAR 32,46
EURO 34,84
ALTIN 2.447,50

AKP’nin Kalan Son Destekçilerini Hangi Lobi Ayakta Tutuyor?

Kimi zaman seçilmiş doğru kelimelerin doğru şekilde sıralandığı bir cümle okur, hayata dair birçok şeyin özetini o tek cümlede bulursunuz.

Kimi zaman ise baktığınız tek kare bir resim, içinde bulunduğunuz ortamı öylesine güzel özetler ki şaşırırsınız.

İşte buna örnekle internette gördüğüm bir resimden bahsederek yazıma başlamak istiyorum.

Güney Afrika’da çekilmiş olduğunu tahmin ettiğim o resimde, oldukça iri yapılı ve kıvrımlı uzunca boynuzları olan bir manda bulunmakta. Boynuzlarından bağlı kalınca ipin ucundan 5-6 yaşlarında çıplak, yalınayak, çelimsiz 6-7 yaşlarında siyah-i bir çocuk tutmuş taşlı patika yolda yürüyor ve çekiştirdiği manda ile birlikte onu yine aynı irilikteki diğer mandalar takip ediyor!

İlk bakışta mandanın diz kapaklarına yakın boyu ile çocuğun ve devasa görüntüsüyle mandanın cüsse farkı tezat oluşturuyor. Oysa resmin çok daha derin anlam taşıyan başka bir yanı daha var; 

Her biri tonlarca ağırlıkta olan mandaların güdüsel itaatle çocuğun arkasından yürüyor olmalarını neye yorarsınız bilemiyorum ama ben güçlerinin farkında olmayan bir canlı türünün çaresiz teslimiyetine yorabildim!

Ne dersiniz, tasvir etmeye çalıştığım resim sizce de son zamanlarda ülkemizde yaşanan garabetin özeti gibi değil mi?

Yığınların sorgulamadan bir siyasi partinin liderine itaat etmeleri ile bahsettiğim resimdeki görüntü arasında fark var mı?

Şayet toplum olarak topyekûn gücümüzün farkında olabilseydik bugün ülkeyi yönetenler halka bu kadar pervasız hükmetmeye cüret edebilirler miydi?

Gücümüzün farkında olabilseydik ülkeyi yönetenler yaşanan bunca yolsuzluğa, irtikapa, iltimasa, istismara, hukuksuzluğa saparak ülkenin temel taşlarını yerinden oynatabilirler miydi?

İktidar partisinin kurmayları gözümüzün içine baka baka inkâr etmek suretiyle internete düşen ses kayıtlarını kastederek “Velev ki doğru olsun, nasıl olsa kimse inanmıyor” diyebilecek cesareti kendilerinde bulabilirler miydi?

İnsanların dini duygularını istismar ederek yıllarca yol arkadaşlığı yaptıkları Cemaatle araları açılınca Fethullah Gülen hakkında başbakan meydan meydan dolaşıp; “Dini siyasete karıştırma, çok istiyorsan parti kur siyaset yap” diyebilecek hakkı kendinde görebilir miydi?

Kaldı ki şu ana kadar girdikleri her seçimde Cemaat ile birlikte dini söylemlerin arkasına saklanarak insanların inançlarını istismar edenler yine kendileri değil miydi?

Daha önceki seçimlerde de bizzat başbakanın meydanlarda halka hitap ederken sanki başbakanlık için değil de şeyhülislam seçimi yapılıyormuşçasına propaganda yapmasını nasıl izah edebileceğiz?

Bu durumda başbakana ; “dini siyasete alet etme, çok istiyorsan bir tarikat kur gel” denirse haksızlık mı edilmiş olur?

Yeniden o tek kare resme dönecek olursak;

Halkın en azından bir kısmının, nefret dili uzadıkça uzayan bu hasta zihniyetin ardından itaatle yürümesini yukarıda bahsettiğim resimden daha iyi ne anlatabilirdi?

Halkın tüm itirazlarını faiz lobisi, caiz lobisi ve bilmem ne lobisi diyerek yanıtsız bırakıp dikkate almayan siyasetçilere kısmen de olsa hala süren desteği hangi lobiye mal edebileceğiz?

Elbette sokaktaki bazı fanatik insanlar gibi “Sığır Lobisi” dersek olmaz. Çünkü bu tip hakaret içeren benzetmeler halkın hiçbir kesimine yapılamaz, yapılmamalı. 

Kendi adıma söyleyeyim;

Çok çaba sarf ettim, onca uğraştım ama benzetme yapıp uygun bir lobi ismi türetemedim.

Oysa başta başbakan olmak üzere AKP kurmayları bunu hiç düşünmeden, zorlanmadan kolayca başarabiliyorlar!

Sanırım bu konuda ülkeyi yönetenler kadar mahir olmadığımı kabul etmekten başka çarem yok!

O halde bu işi yine siyasetçilere havale ederek ibretle izleyip tarihe not düşmeli.