BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

Yeni Bakü'nün kazanan ve kaybedenleri

BBC muhabiri Jenny Norton, Bakü'deki kapsamlı şehir kalkınma projesinin 'kazanan' ve 'kaybeden'lerini yazıyor.

Abone ol

Bakü'nün merkezindeki Şemsi Baydabeyli sokağına girdiğimde, nerede olduğumu şaşırıyorum.

Alçak ve güzel 19. yüzyıl binalarından oluşan sokağın bir tarafı yıkılmış. Kalan taraftaki evler ise yıkılmayı bekleyen iskeletler.

Tüm bunlar bölgenin yeniden geliştirilmesine ilişkin planın bir parçası.

Sokağı ziyaret ettiğim gün, bir insan hakları örgütü de gösteri düzenliyordu.

Tesisat borusuna tırmanan bir adam, evin duvarına sahiplerin Azeri ve Avrupa hukuku çerçevesinde binayı işgal etme hakkı üzerine sloganlar yazıyor.

Gösteriye destek vermek için toplanan tüm mahalle sakinlerinin de anlatacak bir hikayesi var.

Kızgın ve şaşkınlar, hem evlerini kaybettikleri için hem de yetkililerin zorla satın alma ve tahliye projesini yönetme biçimine ilişkin.

Tahliye uygulamaları

"Eşyalarımızı toplayıp gitmek için yalnızca iki hafta süre verdiler" diyor bir kadın, "Hayır dediğimizde ise eve gece polisler geldi ve bize bağırdılar."

Toplananlar bize telefonlarında kayıtlı polislerin kapıyı kırdığı ve evleri boşalttığı görüntüleri gösteriyor.

Bizi yolun devamında günün daha erken saatlerinde yıkılan bir binayı görmeye götürüyorlar. Binanın yanındaki gaz borusu şimdi bir parça tahtayla tutturulmuş. Ağzı kapatılmadığı için havada gaz kokusu var.

İki bina ötedeki harabe binanın yıkıntı dolu odalarında ise iki aile yaşıyor hala. Ailelerden biri üç küçük kızı olan bir anne. Diğer odada ise 1990'larda Ermenistan ile yaşanan yıkıcı savaştan kaçan bir mülteci.

"Nereye gideceksin?" diye soruyorum, "Bilmiyorum. Benim yerimde olsan sen nereye giderdin?" diye yanıtlıyor.

Azerbaycan'ın başkentini hızla Dubai'nin Hazar Gölü örneğine dönüştüren büyük şehir kalkınma planının karanlık yüzü bu.

Daha da üzücü olan ise, programın çok sayıda olumlu yönü de olması.

Işıklı şehir

Bakü'ye 1995 yılındaki ilk ziyaretimde, şehir hala 5 yılı aşkın süren savaş ve huzursuzlukların şokunu yaşıyordu.

Elektrik sık sık kesiliyor, deniz kıyısındaki 19. yüzyıl binaları yıkılmanın eşiğinde duruyordu.

Şehir şimdi ışık ve hayat dolu. Geçmişin petrol krallarının inşa ettiği malikaneler eski görkemlerine kavuşmuş.

Sovyet döneminin iç karartıcı kamu binaları ve apartman bloklarının cephesi yenilenmiş.

Evet, yeni inşa edilen cam gökdelenlerin bir kısmı hep daha sıcak bir havası olmuş olan bu şehirde biraz sırıtıyor.

Şehir merkezindeki butikleri ziyaret edecek gelire sahip birkaç şanslı kişinin gösterişli zenginliği insanın nefesini kesiyor.

Ancak güneşli havada gezinti yapan sıradan aileler, ya da Debenhams gibi daha makul dükkanlardan alışveriş yapanlar için Bakü'nün değişimi hayatı çok daha güzel kılmış durumda.

Şemdi Baydabeyli sokağının sakinleri ise bu güzel değişimin bir parçası gibi hissetmiyor.

Mahallelerinin ruhu sökülüyor ve karşılığında onlara çok az şey sunuluyor.

Üstelik sisteme karşı gelip kazanma şansı da pek yok.

Sokakta organize olan insan hakları örgütünün başı Leyla Yunus, içişleri bakanlığına polis muamelesine ilişkin somut şikayetler içeren 8 mektup yazdığını ancak hiçbirine cevap alamadığını söylüyor.

Savcıların davalara bakmayı kabul etmemesiyle verdiği yasal mücadelenin de sonuna gelmek üzere olan Yunus, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne dönmüş.

Şehirdeki yetkililer se yıkımlara ilişkin eleştirilerin abartılmaması gerektiğini söylüyor.

İktidar partisine mensup meclis üyesi Hadi Recepli, "İyi bir şey yapmaya çalıştığınızda, hep olumsuz tepkilerle karşı karşıya kalırsınız" diyor.

Bakü'deki tüm yıkımların mahkeme izniyle gerçekleştirildiğini de ekliyor.

Vali ise BBC'nin mülakat talebini cevapsız bıraktı.

Şemsi Baydabeyli sokağında gösteriler ve tahliyeler devam ederken, en savunmasız sakinlerden bazılarının yaşamlarının yıkılması pahasına inşa edilen yeni şehir bu nedenle fakirleşiyor.