BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

'Yargı ve yetkililer Türk futbolunu ofsayda düşürdü'

Eurosport genel yayın yönetmeni Bağış Erten, Fenerbahçe'nin Avrupa Şampiyonlar Ligi'nden men edilmesine dair BBC Türkçe'nin sorularını yanıtladı.

Abone ol

Bağış Erten

Türkiye Futbol Federasyonu'nun dün aldığı kararla Fenerbahçe'yi Şampiyonlar Ligi'nden men etmesi büyük yankı uyandırdı. Spor yorumcusu ve Eurosport TV Genel Yayın Yönetmeni Bağış Erten'a yaşananlar hakkındaki fikirleri sorduk.


Bağış Erten: UEFA, Türkiye Futbol Federasyonu‘na (TTF) ilk yaklaşımında, “Avrupa Şampiyonlarına katılmama kararını ya kulüpler alsın ya federasyon alsın” dedi, ama “bunlar olmazsa ben karar alırım” demedi.

Bence şu denmek istendi: “Eğer siz bir şey yapmazsanız ve eğer ben bir sonuca ulaşırsam, hepinizi birden cezalandırırım”.

Bana Federasyon’un aldığı Fenerbahçe'yi Şampiyonlar Ligi'nden men etme kararı, olayın vahametini bilme ve bu karanlık tablonun UEFA'yla paylaşılması durumunda gündeme gelebilecek ağır cezayı tahmin etmeye dayanıyor, sanırım.

Yani bence, Federasyon ciddi bulguları gördüğü için ve UEFA da bu bulguları görürse Türkiye ağır bir ceza alır diye düşündüğü için bu kararı aldı.

BBC Türkçe: UEFA'nın ceza uygulamasının çifte standartlı olduğu yönünde yorumlar yapılıyor. Mesela Milan'a verilen ceza Şampiyonlar Ligi'ne katılmasına engel olmadı gibi....

Bağış Erten: Milan konusuyla ilgili bir bilgi eksikliği var.

Nisan 2007'de UEFA bir talimat yayımladı ve “bundan böyle şike ve teşvik primiyle ilgili bağımsız bir araştırma yürüteceğim ve kararları ben bağlayacağım” dedi. Milan olayı ise bundan önceydi.

2007'den sonra böyle olaylarda UEFA kendisi karar aldı.

"UEFA'nın objektif olduğundan emin değilim"

Bu arada UEFA'nın her kararının adil ve objektif olduğundan, lobi faliyetlerinden etkilenmediğinden çok emin değilim.

Mesela Porto Kararında bazı problemler var.

Burada UEFA Tahkim Kurulu, Porto'nun kararını, ligi 2. ve 3. takımların savunmalarının alınmamış olması gerekçesiyle, usülen bozdu.

Bu aslında Porto'nun cezalandırılmaması için bulunmuş bir bahane gibi duruyor.

Çünkü 2. ve 3. takımların kendi talepleri olmadan, neden ifadeleri alınsın ki...

BBC Türkçe: Porto gibi Fenerbahçe'nin de UEFA Tahkim organına başvurması mümkün müdür?

Bağış Erten: Futbol Federasyonu'nun men kararı için değil ama UEFA tarafından alınan Trabzonspor'un turnuvaya dahil edilmesi kararına karşı başvuru yapma hakkı doğar.

Ancak şunu da unutmayalım, bu başvuruyu yapan takım bütün sürecin baştan incelenmesini de göze almaktadır.

Yani şu an bu sene için görülen hak mahrumiyeti cezası, tahkim süreci sonrası ağırlaşabilir. Geçen hafta iki Yunan takımının başına geldiği gibi.

"Ceza ibretlik olabilir"

BBC Türkçe: Tartışmaların bir kısmında eleştirilerin UEFA'ya odaklanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bağış Erten: UEFA'nın resmi şike kitabının başında verdiği bir Ukrayna Dinamo Kiev örneği var. O örnek UEFA'nın bu tip durumlarda objektif davrandığı konusunda şüphe yaratıyor.

Çünkü orada Dinamo Kiev'e ilk başta süresiz bir ceza veriliyor, bir yıl sonra ceza bir yıla indiriliyor.

Ceza alanlardan biri federasyon başkanı oluyor, oradan da UEFA yönetim kurulu başkanlığına kadar yükseliyor.

Şimdi böyle olayların yaşandığı bir yapının, bir ülkeye karşı bu kadar net tavır alması eleştiriliyor, sanırım.

Bir de şu var: UEFA doğu Avrupa'da yaşanan özellikle bahis kaynaklı şike olaylarını önemsiyor, ve bunlara karşı biraz da ibretlik cezalar verme yolunu izliyor.

Buna bağlı olarak Türkiye'nin durumu yani Türkiye'ye verilen ceza da bu şekilde ibret verici bir ceza olarak düşünülmüş olabilir.

Tabii bu bizim için kötü birşey. Ancak tüm tartışmaların UEFA'yı hedef almasını da çok doğru bulmuyorum.

BBC Türkçe: İşin Türkiye tarafında bakınca büyük resimde ne görüyorsunuz?

"Hassas yapı çöktü"

Bağış Erten: Ben büyük resimde şöyle bir problem görüyorum:

Biz bu meseleyi kendi usullerimizle, birbirine teyellenmiş çarşafların içine saklar ve hallederiz diye beklerken UEFA'nın ciddi bir tıbbi müdahale talebiyle gelmesiyle ofsayda düştüğümüzü sanıyorum.

Türkiye bu sorunu zamana yayıp hafifleştirerek, duygusal tepkilerden ve aynı zamanda da işin ciddiyetinden uzaklaştırarak çözmeye çalışıyordu ama bir anda bir dış müdahale geldi ve olaylar karmakarışık bir hal aldı.

Burada iki tane sorumlu var bence. Biri ne yazık ki Türk yargısı.

Yıllardır birçok davada olduğu gibi haksız tutuklamalar, gözaltılar ve gereksiz gizlilik kararlarıyla, kamuoyunun bilgiye ulaşması engellendi.

Böylece herkes ne olduğunu anlamadığı bir karanlığa girdi. Bu da bence ikinci sorumlu olan yetkililerin elini kolunu bağladı. Ve ağır maddi yaptırımların doğabileceği kararları almaktan çekindiler.

Yetkililer yalnızca bu ağır maddi sonuçlardan çekinmekle kalmadılar, Türk futbolunun genelinde olduğu gibi kulüp endeksli davranıp, kulüpler ve yayıncı kuruluşun yararına olan bir karara doğru yol aldılar.

Fakat Türk futbolu kulüp başkanlarından ve yayıncı kuruluştan oluşmuyor, neyse ki birçok paydaş var.

Ama futbolun onurunun değil ekonomisinin onarılması ön plana alınınca, ilk dış müdahalede bu hassas yapı yerle bir oldu.

Taraftarların duruşu

BBC Türkçe: Gerçekten de tüm bu tartışmalar arasında kimse taraftardan bahsetmiyor.

Bağış Erten:Aslında burada en sorunlu bölüm taraftar.

Türkiye'de son yıllarda gündeme damga vurmuş birçok davada, aklın en ön planda olması gereken durumlarda duygunun öne çıktığını düşünürsek, sadece duygulara hitap eden futbol alanında aklı davet etmek çok nafile bir çaba olmaya başladı.

Şu anda birikmiş öfkenin, toplumsal tehlikenin farkında olmadan ya da bunlar göz ardı edilerek pek çok karar alınıyor.

Burada taraftarlarının kendi inisiyatiflerini koyma ve kendi kararlarını almaları halinde önü alınamayacak toplumsal problemlerin oluşabileceğini düşünüyorum.

Çünkü taraftar muhatap olarak da özne olarak da kabul edilmiyor ve taraftar duygularıyla baş başa bırakılmış durumda.

Ve böyle bir durumda sağduyu geliştirebilecekleri bilgiden de yoksunken Türkiye gibi komplo teorilerine ve paranoyaya çok meyilli bir ortamda herkes kendi senaryosunu yazıyor ve bu senaryolar bazen tehlikeli sonuçlara yol açabilir.