BIST 10.320
DOLAR 32,27
EURO 35,11
ALTIN 2.467,69
HABER /  GÜNCEL

Türkler kobay değil!

Yeni ilaç geliştiren firmaların kobay olarak üçüncü dünya ülkelerini kullandığı hep söylenir, bilinir. Ama Türkiye'nin bu ülkeler içinde olmadığı söyleniyor.

Abone ol

Türk Farmakoloji Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Melli, yeni ilaç geliştiren şirketlerin klinik ilaç araştırmalarını kendi vatandaşları üzerinde yapmadığı, Türkiye'de veya gelişmekte olan ülkelerde yaptıkları, Türkleri ''kobay'' olarak kullandıkları iddiasının ''kesinlikle'' doğru olmadığını ifade etti. Melli, yaptığı açıklamada, klinik ilaç araştırmalarının yeni ilaç geliştirmenin ''olmazsa olmaz'' aşaması olduğunu belirterek, laboratuvarlarda deney hayvanlarında yapılan ön çalışmalardan sonra, ilaç olmaya aday yeni molekülün, ancak ''faz çalışmaları'' denilen klinik ilaç araştırmaları tamamlandıktan ve bu çalışmalarda etkinliği ve güvenliyle ilgili yeterli kanıt elde edildikten sonra, sağlık otoritelerinden gerekli ruhsatı alarak yeni bir ilaç olarak insanların kullanımına sunulabildiğini belirtti. Klinik ilaç araştırmalarından sadece ''faz I çalışmaları''nın sağlıklı gönüllülerde yapıldığını, buna karşın ''faz II'', ''faz III''ve ''faz IV'' çalışmalarının hastalar üzerinde yapıldığına dikkati çeken Melli, kanser tedavisinde kullanılan ilaçların faz I çalışmalarının da, ilaçların özellikleri nedeniyle zorunlu olarak büyük oranda kanser hastaları üzerinde yapıldığını bildirdi. Bazı basın organlarında, eski bir yetkilinin ağzından yer alan, ''Yeni ilaç geliştiren ilaç şirketlerinin klinik ilaç araştırmalarını kendi vatandaşları üzerinde yapmadığı, Türkiye'de veya gelişmekte olan ülkelerde yaptığı, Türkleri neredeyse 'kobay' olarak kullandıkları'' iddiasının, ''kesinlikle'' doğru olmadığını belirten Melli, ''ABD ve diğer gelişmiş ülkelerde, ülkemizde yapılan klinik ilaç araştırmalarından çok daha fazlası yapılmaktadır'' dedi. ÇALIŞMAYA KATILANLARIN HAKLARINA DUYARLILIK- Tüm toplumların, klinik ilaç araştırmalarıyla sağlanan ve toplumlar için son derece önemli olan bilgiler elde edilirken çalışmaya katılan bireylerin haklarının korunmasına duyarlık gösterdiklerini ifade eden Melli, şunları kaydetti: ''Ülkemizde bir klinik araştırma gönüllülerin oluru, onaylanmış etik kurulun olumlu görüşü ve bakanlığın izni ile başlatılır. Klinik araştırmada Helsinki Deklarasyonu ve ekleri kararlar, Tıbbi Deontoloji Tüzüğü ve Hasta Hakları Yönetmeliğine tam olarak uyulur. Araştırma bu kriterlerin devamlı olarak yerine getirilmesi durumunda sürdürülür.'' Söz konusu haberde, ülkede klinik çalışmalarda özellikle üniversite öğrencilerinin kullandığının vurgulandığını ve özellikle 3 üniversitenin adının verildiğini kaydeden Melli, adı geçen 3 üniversitede veya klinik ilaç araştırması yapılan diğer üniversitelerde öğrencilerin çalışmalarda sistematik olarak kullanıldığı iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu bildirdi. Bu üniversitelerde yaklaşık 10 yıldır klinik ilaç araştırması yapıldığı bilgisinin doğru, ancak bu çalışmaların gizli yapıldığı bilgisinin ''kesinlikle gerçek dışı'' olduğunu kaydeden Melli, ''Olumsuzluğu savunmak söz konusu olamayacağı gibi somut dayanakları olmayan afaki iddiaların 'karalama' olmanın ötesinde bir değer taşımayacağını vurgulamak gerekir'' dedi. Söz konusu haberde, ''ülkede çocukların klinik ilaç araştırmasına katılmasını yasaklayan yasanın değiştirilmesi ve çocuklarda da klinik ilaç araştırmalarının bu konudaki düzenlemelere uyarak yapılabilmesinin yolunun açılması'' görüşünün savunulduğunu belirten Melli, ABD ile Avrupa Birliği sağlık otoritelerinin çocuklarda kullanılacak ilaçlara onay vermeden önce çocuklarda klinik ilaç araştırması yapmanın gerekliliğine dikkati çektiklerini bildirdi. Melli, ''Ülkemizde de bu çağdaş yaklaşım benimsenmiş ve çocuklarda belirli kurallar dahilinde klinik ilaç araştırmasına olanak tanıyan düzenlemeler yapılmıştır'' dedi.