BIST 10.046
DOLAR 32,41
EURO 34,56
ALTIN 2.381,41
HABER /  GÜNCEL

Türkiye'de hiçbir şey eskisi gibi olamaz

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TOBB Üniversitesinde, TOBB 70. Mali Genel Kurulu'na katıldı.

Abone ol

Başbakan Erdoğan, "Bu kazanın ardından Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olamaz." açıklamasında bulundu.

Erdoğan, işveren, işçi ve sendikalara elele verip kazaları ülke gündeminden düşürmeye çağırdı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TOBB Üniversitesinde, TOBB 70. Mali Genel Kurulu'nda konuşma yaptı. İşte öne çıkan satır başları:

SORUMLULUĞU OLANLAR HESABINI VERECEKTİR

Acılardan fırsat devşirmeye çalışanlar milletin hissiyatını yaralayanlar oldu. Cenazelerimizi çıkardık. Bu hadisenin tüm boyutları ile aydınlatılması gerekiyor. Kaza ile ilgili idari ve adli soruşturma başladı.

Hem kazanın sebebi tam olarak aydınlatılacak hem de ihmali sorumluluğu olanlar hesabını verecektir. Hükümet olarak bu hadisenin takipçisiyiz. Hiçbir ayrıntı atlanmayacak, hiçbir noktanın üzerinin örtülmesine izin verilmeyecek.

ARAÇ MUAYENESİ ÖRNEĞİ

Trafikteki her araç belli süreler içinde muayeneden geçmek zorunda. Ama bazı vatandaşlarımız araçlarını muayeneye götürmeden önce gidip eşden dosttan ilk yardım çantası, yangın tüpü ödünç alıyorlar, muayeneye giriyor sonra sahiplerine bu cihazları teslim ediyorlar. Trafikte bir sorun yaşandığında da maalesef o cihazların eksikliği ağır can kayıplarına yol açabiliyor.

TEDBİR EKSİKLİĞİ ÇOK DAHA MALİYETLİ OLABİLİYOR

Tedbir pahalıdır, maliyetlidir ama işte görüyoruz ki tedbirin eksikliği çok daha pahalı, çok daha maliyetli olabiliyor. Şu anda dünyadaki hemen her ülke savunma sanayine trilyonlarca dolar kaynak aktarıyor, çoğu savunma sanayi aracı bir kez dahi kullanılmadan belki çürüyor, atılıyor. Ama başınıza gelmesi muhtemel bir saldırıya karşı her an hazır, her an müteyakkız, tedbirli, donanımlı olmanız gerekiyor

TEVEKKÜL ASLA TEDBİRSİZLİK ANLAMINA GELMEZ

Bütün tedbirleri almak zorundasınız. Tevekkül asla ve asla tedbirsizlik anlamına gelmez, kaza ve kadere iman asla ve asla her şeyi akışına bırakmak, tabii mecrasına bırakmak, tedbiri elden bırakmak anlamına gelmez.

Tayyip Erdoğan, kaza ve kadere iman eder, kaza ve kadere iman edenlerin şu topluluk içerisinde kahirekseriyette olduğunu biliyorum ama buna inanmayanların da olduğunu biliyorum. Toplumda birçok köşe yazarlarının bununla alay ettiklerini de görüyoruz.

Benim işveren kardeşim de çalışan işçi kardeşim de en kötü ihtimali düşünmek, en kötü ihtimale karşı tedbiri mutlaka almak zorundadır.

İŞYERİ VE İŞÇİ SAYISI ARTTI KAZALAR AZALDI

Her gün ortalama iki işçimizi kaybediyoruz. Son 12 yılda ülkemizdeki iş yeri sayısı yüzde 111 arttı. 727 bin iş yeri vardı, şu anda 1,5 milyonun üzerinde iş yerimiz var. Çalışan sayısı aynı şekilde yüzde 128 oranında arttı. Türkiye'de 2002'de 5 milyon kişi istihdam ediliyordu. Şu anda 12 milyon kişi istihdam ediliyor. İş yeri sayısı ve işçi sayısı bu kadar artarken, iş kazası oranı yüzde 55 oranında azaldı.

YETERLİ Mİ ELBETTE DEĞİL?

Bu yeterli mi? Elbette değil. Neden? Sıfıra doğru bunu yaklaştırmak, dünyada hiçbir ülke bunu başaramıyor. Başaramıyor olsa da bizim hedefimiz bunu başarma istikametinde olmalı. Bunun için de gayret etmek zorundayız. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği olarak bazı talepler, bazı yetkiler istenirken, herhalde bu konularda da sizin de üzerinizde bazı sorumlulukların olduğunu bilmeniz, görmeniz gerekir ve bu konuda tüm üyelere bunu aktarmak gerekiyor. Bu sorunla mücadele kapsamında dayanışma içerisinde olmak durumundayız

SENDİKA VE İŞÇİ KARDEŞİM İTİRAZ EDECEK

Sadece geçen yıl madenlerde 1047 teftiş yapıldı. Müfettiş geldiğinde bir takım cihazlar sergileniyor sonra kayboluyorsa sendika ve işçi kadeşim itiraz edecek. İşçi baretsiz çalışıyorsa itiraz edecek. Hiçbir şey candan önemli değil. Canın telafisi yok.

Ben diyorum ki biz adım atmadan iş verenimiz adım atsın bizim zorlamamıza gerek kalmadan iş veren bunun takipçisi olsun. Hepimiz el ele verelim bu kazaları Türkiye'nin gündeminde çıkaralım. Siyasetçiler de medya da bunun takipçisi olsun. Medya sadece bu tür kazalarda olduğunda değil duyarlılığı artırsın.

BU KAZANIN HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLAMAZ

Sendikalarımız polisle çatışmakla gündeme gelmek yerine bu konuyla gündeme gelsin. İşçilerimiz hakları ile mücadele etsin bu hayat mamat meselesine omuz versin.  Bu kazanın ardından Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olamaz. ÇÇok acı, bedeli çok ağır olan bir hadise yaşadık, bunun artık minimize olması noktasında hep birlikte çalışmalıyız ve çalışacağımıza da yürekten inanıyorum.

Bir işyeri çocuk işçi çalıştırıyor, sigortasız işçi çalıştırıyor, güvenlik tedbiri almıyor ama diğer bunu tam tersini yapıyor. Biri bire bin kar ederken diğer 10 kar ediyor. Bu da adil değil. Bunlar tüm dürüst kardeşlerimizin emeğinden alın terinden çalıyor. Bu haksız rekabetin önünde de birlikte geçebiliriz.

Bizim eleştiriden korkumuz yok, hukuk içinde yapılan gösteriden, ifade özgürlüğünden asla endişemiz yok, ama eleştiri, protesto, gösteri hakkı adı altında eğer demokrasimiz, milli irade, ekonomi hele hele istiklalimiz hedef alınıyorsa kusura bakmayın buna biz de müsaade etmeyiz, sizlerin de müsaade etmeyeceğine inanıyorum.

ONLARIN DA MİTİNGİNE DE BU BARETLİ KARDEŞLERİMİZ GİTTİLER

Basın özgürlüğü olmadığı söylenen ülkemizde ağza alınmayacak hakaretle manşete çekilebiliyor. AK Parti mitingine geldiler onlar müstehaktır diyen köye yazarları çıktı. Acaba onlar CHP'nin, MHP'nin mitingine gitmiyorlar mıydı? Soma'da biz yüzde 42 oy aldıysak, CHP, MHP'nin de orada yüzde 20'ler civarında aldıkları oy var.

BU NE DENSİZLİKTİR

Onların mitingine de bu baretli kardeşlerimiz gittiler. Böyle yaklaşım nasıl yapılabilir, bu nasıl köşe yazarlığıdır? Bir diğeri, yine aynı patronun köşe yazarları, o da 'ne şehit ne gazi, nokta nokta niyazi oldular' diyebiliyor. Bu da köşe yazarı. Bu ne densizliktir. Böyle bir nefret suçu aleni olarak bu ülkede işlenebiliyor. Bütün bunlar bu şekilde işlenebilirken hala bu ülkede basın özgürlüğü yok deniliyor. Polis, asker, bekçi şehit edenler, hapse konuluyor, adları hapisteki gazeteci oluyor.

ALGI OPERASYONU

Her gün sokaklarda terör estiriliyor ve esnafımız mağdur ediliyor, huzur bozuluyor, her nasılsa o ülkede özgürlük olmuyor. Bu bir algı operasyonudur. Tekrar ediyorum, bu operasyonun hedefi de şahsım, arkadaşlarım, hükümetin değil aslında 77 milyondur. O 77 milyon içinde de en başta siz değerli iş dünyasının mensupları var. 1.5 milyon şu anda TOBB'un mensubu üyesi var.

MADENCİ ŞEHİTLERİMİZİN AİLELERİ İNANIN UMURLARINDA BİLE DEĞİL

Sokak eylemlerinin karalama kampanyalarının seçilmiş bir hükümete yönelik darbe girişimlerinin ekonomiye neler ödettiğini anket gösteriyor. Türkiye tarihi başarıları yaşarken Gezi olayları adı altında şiddet olayları başladı. İçeriden eline geleni ardına koymayanlar oldu. Dışarıdan sistematik bir kampanya başladı. Bu saldırının etkilerini telafi ettiğimiz sırada 17 ve 25 aralık darbe girişimini yaşadık. 30 Mart’ta bu darbe girişimcilerine gereken ders milletimiz tarafından en güzel şekilde verildi. Gerek gezi gerekse 17 ve 25 Aralık şahsım kadar milli iradeyi ve ülkedeki istikrarı, büyüyen Türkiye’yi hedef aldı. Benzeri saldırıların Mısır’ı Ukrayna’yı hangi noktaya taşıdığını görüyorsunuz. Bu gösterilerin yaşandığı yerlerde camı çerçevesi kırılan kim. Benim esnaf kardeşim. Bu camı çerçeveyi yerine koymak isteyen kim devlet. Bankalara kadar saldırılar oldu. Buraları hatta yağmaladılar. Aynı manzarayı şu anda Soma kazasından sonra görüyoruz. Madenci şehitlerimizin aileleri inanın umurlarında bile değil. Buradan nasıl siyasi sonuç çıkarırız diye iftiralar atanlar aleni provokasyon yapanlar var. Bunlara karşı ortak tavır geliştirmek hepimizin sorumluğudur.