BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

Tuncer Paşa'nın hayali yarım kaldı

MGK eski Genel Sekreteri Tuncer Kılınç’ın siyasete girmek için Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Yekta Güngör Özden’in kurduğu (CDP) müracaat ettiği ortaya çıktı.

Abone ol

Ancak emekli Oramiral İlhami Erdil davasında yolsuzluktan tutuklu bulunan müteahhit Ali Osman Özmen’den 150 bin dolar borç aldığı kamuoyuna yansıyınca Kılınç’ın talebi reddedilmiş. Orgeneral Kılınç’ın emekli olduktan sonra siyasete atılmak istediğini belirten CDP Genel Başkanı Erdoğan Bakkalbaşı, “Atatürkçü görüşlerle sempatimizi çekmişti. Bizim partiye katılmak istiyordu. Görüşmeler yaparken, baktık ki arkasından 150 bin dolar çıktı. Böyle olunca kabul etmedik, az daha tuzağa düşüyorduk.” dedi.

Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün talimatıyla Türk Silahlı Kuvvetleri’nde başlayan yolsuzluk soruşturmaları, bazı emekli paşaların yargı gündemine gelmesine sebep oldu. Emekli Oramiral İlhami Erdil’in yargılanması sürecinde, müteahhit Ali Osman Özmen’den borç aldığı ortaya çıkan Tuncer Kılınç da bu isimlerden biri. Kılınç, olayın zamanaşımına uğraması nedeniyle yargılanmaktan kurtuldu. Ancak tam siyasete gireceği sırada hakkındaki iddialar ortaya çıkınca Kılınç’ın politika macerası başlamadan bitti. Zaman’ın sorularını cevaplayan Erdoğan Bakkalbaşı, partiyi güçlendirmek için önce CHP’li muhaliflerle görüşmeler yaptıklarını, ancak bazı isimlerin SHP’ye gitmesi sebebiyle bundan vazgeçtiklerini kaydetti. Partiye katılmak için başvuran Tuncer Kılınç’la da görüştüklerini anlatan Bakkalbaşı, önce sıcak baktıkları bu talebi, para ilişkileri ortaya çıkınca reddettiklerini vurguladı. MGK eski Genel Sekreteri Tuncer Kılınç’la ilgili iddialar, Genelkurmay Askeri Mahkemesi’nde gündeme gelmişti. Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın Gölbaşı’ndaki Oğulbey Tesisleri’nin yapımında 118,6 trilyonluk yolsuzluk yaptığı iddiasıyla yargılanan müteahhit Ali Osman Özmen, Orgeneral Kılınç’a emekliliğinden önce 150 bin dolar borç verdiğini açıklamıştı. 6 Ocak’ta mahkemeye ifade veren Özmen, rüşvet iddialarını reddetmişti. Özmen, şunları söylemişti: “Bizim rüşvetle işimiz olmaz. Bilgim olan tek şey Tuncer Kılınç Paşa’ya verdiğim 150 bin dolar borçtur. Çayyolu’ndaki evini satıp yine aynı yerde ev almak istediğini; ancak evini satamadığını söyledi. ‘150 bin dolar borç verir misin?’ dedi. Ben de bir emir subayıyla gönderdim, tutanak da tuttuk.” Askeri savcı, Kılınç’la müteahhidin kızı Kadriye Özmen’in Vadi 2000 sitesindeki evlerinin aynı gün alındıklarını saptamıştı. Tuncer Kılınç gazetecilerin sorusu üzerine borç olayını doğrulamıştı. Özmen’in yargılandığı davanın iddianamesinde, 1997 yılında korgeneral rütbesiyle Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarı olan Kılınç’ın haksız keşif artışları raporunu dönemin Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu’nun onayına sunduğu ileri sürülmüştü. Askeri savcı, Kılınç’ın ‘görevini kötüye kullandığını’ kaydetmiş; ancak zamanaşımı nedeniyle Kılınç’la ilgili soruşturma açılmamıştı.

Özbek yüzünden başarılı olamadık

1980 darbesinden önce CHP’nin Grup Başkan Vekili olan Erdoğan Bakkalbaşı, ihtilalin ardından 22 yıl boyunca siyasetten uzak kaldı. Bu ayrılık, 2002 yılında Özden’le birlikte CDP’yi kurana kadar sürdü. Bakkalbaşı, CDP’yi kuran Yekta Güngör Özden’in bir süre sonra hem genel başkanlıktan hem de parti üyeliğinden istifa etmesine de açıklık getirdi. Özden’in emekli Tümgeneral Osman Özbek yüzünden partiden ayrıldığını belirten Bakkalbaşı, yaşananları şöyle özetledi: “CHP’nin 1999’da Meclis dışı kalması nedeniyle ‘yedek CHP’ olarak bu partiyi kurduk. Yekta Güngör Özden, Osman Özbek ve eski ODTÜ Rektörü Mehmet Kıcıman gibi isimler vardı. Birileri partide sandalye kapma ve sanal mirası paylaşma yarışına girdi. Daha sonra diğer ulusalcı partilerle birleşmeye çalıştık. Ancak siyasetin ne olduğunu bilmeyen kimselerin (Osman Özbek) birleşme komisyonunun başına geçmesi nedeniyle başarılı olamadık. Sayın Osman Özbek, siyaseti bilmeyen asker tabiatlı biriydi. Gelip sandalyeye oturuyor ve ‘Ben genel sekreterim’ diyor. Yardımcılarını tayin ediyor. Kimse karşı çıkmıyor. Osman Bey’in bu tutumu birleşmeye de engel oldu. Bu gelişmeler sonrası Özden istifa etti, onun hatırına gelenler de ayrıldı. Ardından Özbek de partiden ayrıldı.”

CHP yönetimini de eleştiren Bakkalbaşı, partinin ‘ilkesiz’ olduğunu savunuyor. Bugünkü CHP’dense AK Parti’nin iktidar olmasını tercih ettiğini belirten Bakkalbaşı, şu görüşleri dile getiriyor: “AKP yönetimde başarılı. Adil ve iyi bir yönetim sergiliyor. Mevcut CHP iktidara gelse hiçbir şey yapamaz. Türk halkı siyasi tercihlerinde hiçbir zaman hata yapmadı. Demokrat Parti’yi iktidara getirince de, CHP’yi muhalefete itince de yapmadı. Önemli olan halkın yüreğine girmektir, güvenini kazanmaktır. AKP bunları yaptığı için başarılı oldu.”

Alırım boyayı, basarım parayı

MGK eski Genel Sekreteri Tuncer Kılınç’ın, Almanya’daki Türk dernekleri ile 18 Ocak 2003’te yaptığı toplantı uzun süre konuşulmuştu. 25 Nisan’da Hürriyet gazetesinde yayınlanan habere göre, Kılınç’ın ekonomiyi kurtarma reçetesi toplantıya damgasını vurdu. Kılınç, “Alırım boyayı, basarım parayı. Zaten ABD de bunu yapıyor.” dedi. Kılınç’ın, kendisi başta olsa Türkiye’nin dış ve iç borcunu ‘24 saat para basarak’ çözeceğini söylediği belirlendi. Habere göre, Kılınç özetle şu görüşleri dile getirdi: “Amerikalılar, beyaz kağıdı alıyor, yeşil boya basıyor, dolar imal ediyorlar. Bizim Türkiye’deki en yanlış politika dar para politikasıdır. Bizim elimizde olsa, beyaz kağıdı alıp Türk parasını basarız. Piyasaya bol miktarda para süreriz, darphaneyi 24 saat çalıştırırız. (Salondakiler güldü) Ne gülüyorsunuz? Sanki doların karşılığı var mı ki basıyorlar? O parayla millete faizsiz kredi veririm, dış borcu kapatırım.”

Haber: Habip Güler
Kaynak: www.zaman.com.tr