BIST 10.277
DOLAR 32,34
EURO 34,81
ALTIN 2.393,53
HABER /  GÜNCEL

Suudi Arabistan neden farklı?

BBC güvenlik muhabiri Frank Gardner, yedi yıl önce haber geçerken militanların saldırısına uğradığı Suudi Arabistan'ı, son olaylar ışığında masaya yatırıyor.

Abone ol

Arabada yanında oturduğum şoför, ''Şuradaki sarayı görüyor musun?'' diye sordu.

Riyad'a hafif sisli bir akşam çöküyordu. Gözlerimi kısıp ilerideki yüksek duvarlara baktım.

''İşte o duvarların arkasında, en zengin prenslerimizden biri oturuyor'' dedi Suudi şoför.

''Bak, bütün ışıkları yanıyor ama kendisi aslında Suudi Arabistan'da bile değil. Prens, İspanya'da!''

Bu konuşma geçeli epey oluyor. Yakın zaman içinde geri dönmüş değilim.

Yıl, 2003'tü. Suudi Arabistan'ı birkaç yıl boyunca saran terör dalgası daha henüz başlamamış, ben henüz üzerime açılan mermilere hedef olmamışım.

Ama o zaman bile, havadaki gerginliği hissedebiliyordunuz. Ki şu günlerde de, Arap dünyasının en önemli ülkesi diyebileceğimiz, dünyanın en büyük petrol üreticisi, ve İslam'ın iki en kutsal mekanının ev sahibi Suudi Arabistan, gergin.

Dindar toplum

Birçok kişinin kafasındaki soru aynı. Tunus ve Mısır'da olduğu gibi, Suudi Arabistan'da da ufukta bir rejim değişikliği var mı?

Suudi kraliyet ailesinin ihtişamı, bir halk ayaklanmasıyla alaşağı edilebilir mi?

Bu soruları soranlar, Suudi Arabistan'ın, Kuzey Afrika'nın sömürgecilik sonrası laik cumhuriyetlerinden çok farklı bir yer olduğunu göz önünde bulundurmalı.

Herşeyden önce Suudi Arabistan, muhafazakar ve dindar bir ülke. Toplumun büyük kısmı, dışarıdan her türlü etkiye büyük şüpheyle bakan, değişimden ikirciklenen bireylerden oluşuyor.

Kral Abdullah, prensler, din adamları ve tüccar kesim arasında kurulu hassas denge, bu krallığı ayakta tutuyor.

Suud ailesi, çok üyeli geniş bir hanedanlık. Ülkeyi, din adamlarından aldıkları onayla yönetiyorlar.

Kral, Mekke ve Medine'nin koruyucusu olarak din adamlarının bahşettiği özel bir sıfata sahip. Bunun karşılığında da ülke yönetiminde din adamlarına kayda değer yetkiler tanınıyor.

Bu dengeyi bozmak, dini bütün Suudileri herşeyden çok korkutan, ''fitne ve dalalet'' demek.

Reformcu liderler?

Arap dünyasının yöneticileri sık sık, her türlü değişime ayak direyen dinazorlar olarak eleştiri oklarının hedefindedir.

Ancak Körfez ülkelerinde şöyle bir gerçek var. Bu ülkelerin yöneticileri, din adamlarının güçlü direnişine ve muhalefetine rağmen, reformları yavaş yavaş hayata geçirmeye çalışan kişiler olabiliyorlar.

1960'lı yıllarda Kral Faysal, Suudi Arabistan'a televizyonu sokarak, kadınların eğitim almasına kapıyı aralayınca, din adamları öfkeyle ayağa kalkmıştı.

Günümüzün Suudi Arabistan'ında da Kral Abdullah, artık 80'ini çoktan aşmış olsa bile, nispeten reform yanlısı bir lider.

Kadınların ekonomik ve toplumsal hayatta daha çok rol üstlenmesi için çalıştı, ve prenslerin telefon faturalarını kendilerinin ödemesi için bastırdı.

1980'li yıllarda Suudi Arabistan'ı ziyaret ettiğim yıllarda dikkatimi çeken bir uygulama vardı. Yurtiçi seyahat için bir havaalanında tam uçağa binecekken, bir prens ve yanındaki grup aniden çıkıp gelirse, uçağın rezervasyonları yeniden elden geçirilir; prens ve korumaları öncelikle uçağa buyur edildikten sonra, bazı yolcular koltuklarını kaybettiklerini öğrenirlerdi. Genellikle de Suudi olmayan yolcular.

Ama Suudi Arabistan havayolları bu adeti artık bir süredir ortadan kaldırmış bulunuyor.

Yeni nesil

Peki bu büyük, sık sık yanlış anlaşılan ülkede ne gibi gerginlikler hissediliyor?

Vahabi mezhebinden din adamlarının bastırdığı sıkı kurallardan bahsettim. Bunun karşısında, daha genç, iyi eğitimli, ve ülkelerini dünyanın geri kalanıyla daha uyum içerisinde görmek isteyen Suudiler var.

Bu nesil herşeyden önce, Suudi Arabistan'ın okullarından her yıl mezun olan yaklaşık yarım milyon gence daha çok iş imkanı yaratılmasını istiyor.

Daha şeffaf bir hükümet ve yargı sistemi talepleri de var. Mutlak monarşinin yerini meşrutiyetin almasını, ve basın-yayın özgürlüğünün gelmesini diliyorlar.

Yaş farkı, giderek daha çok dikkat çeken bir faktör. Suudi Arabistan'da ortalama yaş, 19. Buna karşılık hem Kral, hem Veliaht Prens, hem de İçişleri Bakanı, 80'li yaşlarında adamlar. Öyle ki, İçişleri Bakanı olarak görev yapan Prens Naif, tam 41 yıldır aynı koltukta.

Bunların yanısıra, azınlıktaki Şiilerin konumu da bir başka tartışma konusu.

Geçmişte ayrımcılığa uğramış olan Suudi Arabistan'lı Şiiler, yoğunluklu olarak ülkenin doğusunda, İran sahillerinin karşısına düşen, Suudi Arabistan'ın petrol endüstrisine yakın bölgelerde yaşıyorlar.

Petrol ve para

Fakat mezhebe dayalı, ya da nesiller arası gerginlikler, Suudi Arabistan'da kraliyeti iktidardan düşürecek bir halk ayaklanmasına yol açabilir mi?

Çok sayıda Suudi bunu hiç olası görmüyor.

Ve neden diye düşünülecek olursa, paranın oynadığı rol büyük.

Petrolün fiyatının varil başına 100 doları aştığı şu günlerde, Suudi Arabistan hükümetinin kasası parayla dolup taşıyor.

Kral Abdullah yakın zaman içinde yoksul Suudiler için 37 milyar dolarlık yeni bir devlet yardımı ve teşvik paketi açıkladı.

Bu açıklamanın, yatıştırıcı bir etkisi olduğu da görülüyor.

Fakat Twitter gibi internet sitelerinde Suudilerin yazışmalarına bakacak olursanız, iktidardaki aileye artık açıkça sorulan bazı sorular var.

Bir Suudi, ''Neden parasal rahatlık ve özgürlük arasında bir seçim yapmak zorunda kalalım?'' diye soruyor örneğin.

''Neden ikisine de sahip olmayalım?''.....