BIST 10.277
DOLAR 32,34
EURO 34,81
ALTIN 2.393,53
HABER /  GÜNCEL

Susuzluk tehlikesi kapıda

Yakın gelecekte insanlığı bekleyen belki de en büyük tehlike susuzluk. Türkiye için de tehlike çanları çalmaya başladı...

Abone ol

Yakın gelecekte insanlığı bekleyen belki de en büyük tehlike susuzluk. Birleşmiş Milletler raporuna göre 2025 yılında 3 milyardan fazla insan susuzlukla karşı karşıya kalacak. Türkiye için de tehlike çanları çalıyor.

Su Vakfı'na göre, kısa orta ve uzun vadede kuralıkla mücadele için önce senaryolar üretilmeli. Mücadele de bu senaryolar üzerinden yürütülmeli. Su Vakfı, farklı kamu kuruluşlarındaki su verilerinin tek bir elde toplanmasını öneriyor.

Su Vakfı "Su israf edilmemeli, yeraltı suları da kullanılmalı" diye uyarıyor.

Su Vakfı'nın susuzluk tehlikesine karşı önerdiği Bağımsız Su Ensitütüsü, farklı kamu kuruluşlarındaki su verilerinin tek bir elde toplanmasını öngörüyor.

Kuraklık İzleme ve Araştırma Merkezi oluşturulması da vakfın önerileri arasında.

Su Vakfı'na göre, kısa orta ve uzun vadede kuralıkla mücadele için önce senaryolar üretilmeli. Mücadele de bu senaryolar üzerinden yürütülmeli.

Su Vakfı Başkanı Prof. Dr. Zekai Şen “2050 yılında acaba iklim kuşakları nerelere kaymış olabilir. Diyelim ki kuzeye 50-100 km kaymış. O takdirde tarımdaki bitki desenini ona göre ayarlayacaksınız. Elektrik enerjisi üretirken belki barajlarda bir azalma olacak. Ona göre nerelerden yenilebilir enerji kaynaklarıyla bu açığı kapatalım gibi senaryolar” diyerek alınabilecek önlemlere dikkat çekiyor.

"Yeraltı suları kullanılmalı"

Kuraklığa karşı sorunlu bölgelere "hayat" verecek, su boru hatları inşa etmek de önemli.

Şen “Karadeniz, Toroslar gibi su bakımından zengin bölgelerden sıkıntı olan bölgelere boru hatları yaptığımızı düşünelim. Su sorununu çözer. Maliyetlidir fakat Türk mühendisleri ve şirketleri öz kaynakları ile yapabilir” önerisini getiriyor.

Vakfın en dikkat çekici önerilerinden biri yer altı sularıyla ilgili. Türkiye'nin yıllık kullanılabilir su miktarı 180 milyar metreküp.

Yeraltı suları, altyapı oluşturulursa, Türkiye'ye 12 milyar metreküplük daha kullanılabilir su kazandıracak boyutta.

Zekai Şen bu öneriyi “Çok nehir var denizlere akan. Irmaklarımız var. Biz hep barajlarda suları depolamayı düşünüyoruz. Ama uzun vadede, önemli olan yeraltı sularıdır... Jeolojik olarak uygun olan bir alanda çekme kuyuları yerine su enjekte etme kuyuları yapılabilir” şeklinde özetledi.

"Duşu terk edip kurnada yıkanacağız"

Öneriler çok ancak tek başına çözüm değil. Bireysel kullanımda da tasarruf şart.

Su Vakfı Su Enstitüsü Başkanı Selami Oğuz alınması gereken tasarruf önlemlerini “Duşu terk edeceğiz, kurnada yıkanacağız. Duşla banyo devri kapandı. Muslukları boşuna akıtmayacğız. Aşırı su israfı var okullarda. Önüne geçilmeli. Kontrollü musluklar olmalı. Küçük sifonlar kullanmamız gerekiyor. Arabayı hortumla değil kovayla yıkamamız lazım” şeklinde sıralıyor.

Dünya Su Forumu 2009'da İstanbul'da

Dünya Su Forumu'nun beşincisi 2009'da İstanbul'da yapılacak. Dünya Su Konseyi'nin Başkanı Lois Fauchon, forumun hazırlık toplantıları için İstanbul'daydı.

Fauchon, Dünya Su Konseyi olarak önceliği su kaynaklarının korunmasına verdiklerini söylüyor.

Başta baraj yapımı olmak üzere, su kaynaklarının muhafazası için pek çok yöntem bulunduğunu anlatıyor.

Ancak Ilısu barajı başta olmak üzere Türkiye'nin baraj yapımı konusunda uluslararası çevrelerden tepki gördüğü hatırlatıldığında, cevabı son derece net oldu.

Fauchon "Bazıları için ders vermek kolaydır. Benim geldiğim Fransa'da da barajlar yapıldı; binlerce insan yerlerinden oldu. Ama bunu kamunun iyiliği için yaptık. Şimdi Türkiye, Fransa gibi büyük bir ülke ‘baraj yapmayacağım, enerji üretemeyeceğim’ diyecek. Bu mümkün mü? Enerjiyi sadece petrol alarak mı sağlayacak? Baraj yapımının olumlu yanları da var olumsuz yanları da; buna karar verecek olan dengeyi bulacak olan Türkiye'dir" dedi.

"Suyun sahipliği devlette kalmalı"

Fransız uzmana göre, su da petrol gibi ticari bir meta olarak satılabilir. Ancak suyun sahipliği her zaman devlette kalmalı.

Fauchon, "Suyun yönetimi özel bir şirkete devredilebilir; ama su kaynakları devletin elinde kalmalı" diyor.

Fransız uzman, küresel ısınmadan çok, nüfus artışı ve kirliliği asıl tehdit olarak görüyor. Fauchon, dünyada 10 yıl içinde 60 megakentin olacağını, su kaynakları iyi yönetilmediği taktirde, su kıtlığından kaynaklanan salgın hastalıklar görüleceğini belirtti.

Kaynak: CNN