BIST 9.525
DOLAR 32,60
EURO 34,74
ALTIN 2.498,23
HABER /  GÜNCEL

Şu internet acayip bir şey

İnternete geçince gazete gözünden düştü. Sanaldaki sihirli kelimeleri keşfeden kimdi? Sanalın büyüsüne kapılanlar;

Abone ol

İnternet Medyası Derneği'nin Ulaştırma Bakanlığı ile birlikte ortak düzenlediği "İnternet Günleri" medyayı da biraraya getirdi. Zaman, Sabah, Hürriyet, Radikal ve İnternethaber'in beyin takımı, Üniversite gençliğine sektörün önemini anlattı.

GAZETEDE OLMAYAN HERŞEY İNTERNETTE

Fatih Çekirge, yazılı basından gelip internetin cazibesine kapılanlar arasında. Onu büyüleyen okurun anında verdiği reaksiyon. Yani internetin, interaktif yönü. Çekirge, internet gazetesini şöyle niteliyor;

"İnanılmaz bir olanaklar yelpazesi var internette. Gazete ve televizyonun yapamadığı herşeyi yapıyor gazete interneti... Bana göre gazete internetinin karşısında gazetenin hiçbir şansı yok. Televizyon ve gazete arasında en avantajlısı internet."

İNTERNETTEKİ SİHİRLİ KELİMELER

Serdar Kuzuloğlu sektörün en eskilerinden. Bir çok yeniliğin öncülüğünü o yaptı. Sanalın sihirli dünyasını en iyi keşfeden isimlerin başında yer alan Kuzuloğlu, internetteki sihirli kelimeleri şöyle sıralıyor; Google, Youtube ve seks...

Bu üç kelimenin yer aldığı başlıkların inanılmaz bir okunma sayısına ulaştığına dikkat çeken Kuzuloğlu, köşe yazısının başlığını gün içinde değiştirerek bu denemeyi yapmış.

Kuzuloğlu'nun gözünden internet medyası; "Türkiye'deki internet medyasını işsiz kalan gazeteciler yarattı. Bu noktadan bakınca "iyiki işsiz kalmışlar" diyor insan. İnternette en çok ziyaret edilen yerler eğlence siteleri. Dolayısıyla en çok para kazandıran da bu siteler. Youtube bunun en somut örneği oldu. Yepyeni bir eğlence tarzı, haber alma tarzı oluştu.

Google artık reklamı da kontrol ediyor
"Bugün google internet reklamlarının 4’te üçünü kontrol etme noktasına geldi. Sadece internet değil, gazete ve radyo reklamlarını da o topluyor. İşe başvuran bir kişi hakkında dahi Google'dan bilgi alınıyor. Google inanılmaz bir arşiv haline geliyor. Radikal'e gelen okurların yüzde 40'ı Google üzerinden geliyor. Google'da olmayan birinin internet kullanıcısına ulaşma şansı yok artık."

Vatandaş gazeteciliği dönemi
"Herkeste artık fotoğraf ve video çeken cep telefonları var. Bu çekilen fotoğraf ve görüntüleri çok kolay yayınlayacağımız mecralar var. Şimdi bunları pazarlayan profesyonel ajanslar ortaya çıktı. Görüntüye göre para veriyorlar. Vatandaş gazeteciliği dönemi başlıyor. "

İNTERNETE GİREN İLK TÜRK GAZETESİ

Ekrem Dumanlı, internetin olanaklarını ilk keşfeden gazetenin başında olmanın keyfi ile konuştu. Dikkat çekici ve üzerinde önemle durulması gereken bir soruyu attı ortaya; İnternet bilgi kaynağı mıdır? Yoksa internet bir bilgi çöplüğü müdür?

İnternette bir tek harf hatasının bile iki devleti karşı karşıya getirebileceğine dikkat çeken Dumanlı, "Evet internet çok önemli bir bilgi kaynağı ama bazı tedbirler alınmadığı taktirde bir bilgi çöplüğüne dönmesi de o kadar kolay" tespitinde bulundu.

Dumanlı sanal dünyanın resmini şöyle çizdi; "İnternet bilgilendirme ile eğlence amaçlı. Zaman içinde markalaşma olacak. Bazı siteler ve bazı kaynaklar itibar kazanacak. Bu biraz yapılacak habercilik ve sorumluluk duygusuna bağlı."

İnternet gazeteleri bitirir mi? 
"Televizyon çıktığında radyolar tehlike altındaydı… Oysa radyo çıktığında da tiyatrolar tehlike altında hissetmiş kendini. Televizyon başka bir mecra gazete ayrı bir mecra… İnternetin de bu yönde gideceğini, bazı ara formüllerin ortaya çıkacağını düşünüyorum."

YAZILIDAN GÖNLÜ CAYDI

Bülent Denli
, yazılı basında yıllarca ter döken bir gazeteci. Elektronik medyaya (interneti böyle tanımlıyor) geçtiğinde ilk anda zorlanmış. Bunun nedenini de şu sözlerle aktarıyor; "Yıllarca gazete kağıdı yalayan bir gazetecinin, kağıt olmadan gazetecilik yapması bir süre beni şaşırttı".

Ancak kısa süre sonra İnternet gazeteciliğinin cazibesine kapılmış. Şimdi yazılı medya denince "İnterneti tadınca dönüp yazılı basına gitmeyi canım istemiyor doğrusu" yanıtını veriyor.

Bülent Denli de internet haberciliğini günahıyla-sevabıyla şöyle aktarıyor;
"İnternet gazeteciliği için henüz vizyon yok. Sadece gazetecilik yetmiyor, aynı zamanda teknoloji ve lisan bilen kişi olması gerekiyor. Hızlı düşünen ve çabuk analiz eden kişiler olmalı."

İnternetten korkmaya başladım 
"İçine girdikçe internetten korkmaya başladım. Çünkü internette bilgi yok olmuyor. Ve sürekli önünüze çıkıyor. İnternet çok tehlikeli bir silah. Doğru kullanılmazsa. Bunun için insan faktörünün çok kaliteli olması gerekiyor; Hem eğitim hem vicdan açısından.

İnternet Ferrari gibi
"İnternet acayip bir şey… Kaliteli insan kaliteli internet diyorum. İnternet bir Ferrari gibi… Eğer bunu kullanmasını bilmiyorsanız büyük bir kazaya neden olabilirsiniz… Kötü ellerde olursa büyük zarar verir. Bunu önlemek için kaliteli insanların bu meslekte olması gerekiyor."

GELECEK ARTIK İNTERNETTE 

İnternethaber'in yazarı Nazım Alpman'ın aslında bir teknoloji kuşkusu olduğu ortaya çıktı. Milliyet'te çalışırken, bilgisayara en son geçen 6 kişiden biri Nazım Alpman...

Ancak bilgisayarla tanışınca da vazgeçilmezler arasına koymuş İnterneti. Hem yazılı basının hem de internet medyasının tadını iyi bilen Nazım Alpman, şunları anlatıyor;

"İnternet bizim gibi gazeteciler için sonsuz olanaklar sağlıyor. İnternet gazetecilerin ufkunu genişletti. Gazetenin köşe yazarı sıcak bir gündemle ilgili yazısını okuruna ancak iki gün sonra ulaştırabiliyor. Oysa İnternet yazarı anında okuruyla düşüncesini paylaşabiliyor. Bu nedenle diyorum ki gelecek internette."

FİŞİ ÇEKİLEN BUZDOLABI

Hukukçu Adem Sözüer, İnternet Medyası Derneği'ne büyük katkıları olan değerli bir isim. Ulaştırma Bakanlığı'na sunulan İnternet Medyası yasa taslağında onun alın teri vardı. Gelin görün ki tasarı şimdilik rafa kalktı. Bu açıdan haklı olarak biraz kızgın Sözüer...

İnternet medyası için yasal düzenlemenin büyük önem taşıdığını vurguluyor. Bunu da şu sözlerle ortaya koyuyor;
"Hukuk düzeni size hak tanımazsa siz eşya konumundasınızdır. İnternet gazeteciliği henüz taş toprak, masa konumunda. Çünkü hukuk düzeni henüz internet gazeteciliğini tanımıyor. "Sen beni tanımıyorsam ben de seni tanımıyorum diyebilirsiniz. İlk özel televizyonlar da böyle başladı."

YASA NEDEN ÇIKMIYOR?

Çünkü diyor Adem Sözüer,
"Kamu otoriteleri özgürlükçü bir yapıya sahip değiller. İnternet gazetecisi olmak demek , basın kanununa tabi olmak demek; yükümlülük demek. Bu kanun çıkarsa haklar kadar yükümlülükler de var. 'Herkes çok haklısınız çok doğru' dedi ama kabul edilmedi. Oysa Sayın Beşir Atalay'ın yapması gereken tek şey başını sallamaktı. Her alana bir düzenleme getirilmeli bunun tartışması bile olmaz. Buzdolabı bozulduğunda ilk olarak ne yapılır; Fişi çekilir. Şimdi internete de böyle bakıyorlar. Hata yapan olursa gidip fişini çekiyorlar. "