BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

Siyasal İslam'ın adresi neresi?

AK Parti'nin muhafazakâr demokrat kimliğinin isim babası Akdoğan, SP ile aralarındaki farkı bu sözlerle ifade etti.

Abone ol

Akdoğan'ın AKP'ye ilişkin en önemli tanımlaması şöyle Bizim muhafazakar demokratlığımızı, Müslüman demokrat olarak tanımlayanlar oldu. Ama bu yanlış. Müslüman demokrat dendiği zaman; 'biz ve diğerleri' ayrımı yapan, ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı boyuta geliyor iş... Bu birtakım gerilimlere kapı açacak bir tanımlama. AKP'nin laikliğe yaptığı vurgu, birçok gerilimin ortadan kalkmasına yardımcı olacak bir açılım. Laik kurumların sınırlandırılması söz konusu değil Yalçın Akdoğan adı; köşe yazarlığından çok, AK Parti'nin siyasi yelpazedeki yerini ve misyonunu anlattığı "Muhafazakar Demokrasi" isimli kitabı ile öne çıktı. Erdoğan'ın danışmanlığını da yapan Akdoğan'ın, AK Parti'ye ilişkin en önemli tanımlaması şu "Bizim muhafazakar demokratlığımızı, Müslüman demokrat olarak tanımlayanlar da oldu. Ama bu doğru değil. Müslüman demokrat dendiği zaman ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı, 'biz ve diğerleri' ayrımı yapan bir boyut çıkıyor ortaya. Bu tanım birtakım gerilimlere kapı açar. Böyle bir kutuplaşmaya da kapı açılırsa, sosyolojik problemler olur." Akdoğan'a göre AK Parti, "Siyasal İslam'ın temsilcisi gibi görülen ya da o şekilde adlandırılan partilerin güttükleri siyaset tarzından farklı bir siyaset tarzı yapma iddiasıyla" ortaya çıktı "Muhafaza-kar demokrasi kavramı da bunları aşmaya yönelik yeni bir açılım..." Akdoğan, AK Parti'yi bu çerçevede şöyle tanımlıyor "Türkiye'de belli bir etnik yapıyı, belli bir mezhebi ya da dini anlayışı siyasetin merkezine koyan partileri kimlik partisi olarak adlandırıyorum. AK Parti, kimlikli bir siyaset yapıyor ama kimlik siyaseti yapmıyor. Toplumun belli kesiminin, belli sorunlarını çözmeye yönelik bir siyasi parti değil. Toplumun geneli için bir demokratik zemin üretmeye çalışıyor. Bu da siyaseten ciddi bir farklılığa tekabül ediyor." DEĞİŞİM GEREKİYORDU * Bu kitap için, '28 Şubat'tan sonra bir geri adım atış manifestosu' denebilir mi? Hayır, doğru olmaz. Elbette 28 Şubat'ın çok kesin etkileri olmuştur; olumlu ve olumsuz. Ancak AK Parti zaten kuruluş itibariyle yeni bir parti. Bu partideki insanlar elbette 28 Şubat'tan ders çıkarmışlardır. Ama AK Parti'nin bu değişimini sadece 28 Şubat'a bağlamak abartılı olur. 28 Şubat yaşanmamış olsaydı da Türkiye'nin ihtiyacı olan siyaset tarzı buydu. 28 Şubat bu süreci hızlandırmış olabilir. * Ne gibi dersler alındı sizce? İslami hareketler birçok yerde başarısızlığa uğradı, yöntemleri toplum tarafından genel kabul görmedi. Bu yöntemin çok tutarlı bir yöntem olmadığı ortaya çıktı. Dünya gerçeğini, dünyanın ulaştığı noktayı doğru anladılar. Bulundukları ülkelerdeki siyasal yapılar içinde toplumsal gerçekleri algılamaya başladılar. Ama ciddi bir değişim olduğu gerçek. Önceki değişim projesi, devleti merkeze koyan, toplumu devlet eliyle dönüştürmeye yönelikti. Özellikle radikal oluşumlar pek kabul görmedi. AK Parti bu değişimi görüyor ve bunun siyasete nasıl yansıması gerektiğini de görüyor. AK Parti çizgisi, gerilimleri aşmaya ve normalleşmeye dönük bir çizgidir. * Değişik gruplardan ve görüşlerden insanlar toplandı. Tam uyum sağlanıyor mu? AK Parti'nin tabanı, teşkilatları; hatta milletvekillerinin uyumunun tam oturmadığı, birbiriyle örtüşmediği yönünde düşünenler çıkabiliyor. Değişim bir süreçtir. Bu süreç hala yaşanıyor. Yoksa herkes bir anda değişti; 'MHP'den, ANAP'tan, Refah Partisi'nden gelenler tüm geçmişten getirdiklerini sıfırlayarak geldiler' demek yanlış olur. Zaten muhafazakar partiler değerlerini kolay terk etmezler. Onlar da çeşitlilik getirir. Buluştukları nokta yeni bir siyaset tarzıdır. Kan uyuşmazlığı olduğu söylenemez. * Milli Görüş'ten uzaklaşma, reddediş ama DP'ye yakınlaşma eğilimi var mı? Milli Görüş'le ilişkiyi kesmek ya da devam ettirmek gibi bir şey söz konusu değil. Türkiye'de Demokrat Parti, Adalet Partisi, Özallı ANAP bir çizgidir. Bugün AK Parti de bu çizgiyle benzer özellikler taşıyor. Yani milletin genel bir teveccühü, muhafazakar değerlerin korunması söz konusu. Dünyaya ciddi bir katılım ve entegrasyon amacı var. DP ve ANAP gibi AK Parti de bugün yeni bir sıçrama yapıyor. Bu özellikler ve toplumsal taban itibariyle ciddi bir benzeşme var. * Necmettin Erbakan'ın, isminin verildiği kişinin düğününe davet edilmemesi Milli Görüş'ü ve geçmişi reddetme olarak algılanamaz mı? Bu kişisel bir şeydir. Bunu Tayyip Bey'e sormak lazım. Niye davet etmedi bilemiyorum. Ama AK Parti bugün birilerini reddetme derdinde değildir. Bu öyle yorumlanıyorsa, bu yoruma da saygı duyarım. AKP'DE HER KESİM VAR * Meşruiyet kavramını neden hep halk iradesine dayandırıyorsunuz? Partiler genel kabul meşruiyetlerini öncelikle halkın iradesinden alırlar. Ama hukuki bir meşruiyet de vardır. Halkın desteğini alan partilerin hukuki olarak meşru olmaması diye bir şey mümkün olmamalıdır. Siyaset yapan bir partinin zaten öncelikle hukuka uygun olması gerekir. Zaman zaman bir takım ülkelerde böyle problemler yaşanabilir. Bu ülkede, geçmişte yaşansa da bugün için böyle bir problem yok. * Kitle partisi olan ANAP ve DYP'nin sizin gibi bir ideolojik temel bulma derdi olmadı... Evet olmadı. O yüzden pratikleri ve söylemleri arasında ciddi bir paradoks ortaya çıktı. Siyaset ederken ortaya koydukları söylem ile iktidara geldiklerindeki icraatları çoğu zaman örtüşmedi. O yüzden bu partiler ciddi bir erimeye uğradılar ve küçülmeye başladılar. O yüzden AKP, ortaya koyduğu söylem ve uygulamaların ciddi bir şekilde paralel gitmesine çalışıyor. Yoksa o partilerin akıbetine uğramak kaçınılmaz. AK Parti çok geniş bir sosyolojik tabana oturuyor. Hem zenginler var, hem fakirler var; hem Türkler var, hem Kürtler var. Toplumsal tüm kesimler, farklılıklar AK Parti'de yer bulabiliyorlar. SİYASAL İSLAM BİTMEZ * Siyasal İslam bitti mi? Siyasal İslam'ın temsilcisi görünen parti var ortada; Milli Görüş'ün temsilcisi olduğunu iddia eden bir parti... Kendisini böyle tanımlamayabilir ama genel çizgi, bu partinin siyasal İslam'ı temsil ettiği şeklindedir. Bu tür partilerin tamamen ortadan kalkması söz konusu olmaz. Bunlar marjinal partiler olarak kalırlar. Bu söylemlerini yumuşatıp tüm kitlelere hitap etmeye başladıklarında oylarını artırırlar. 'Siyasal İslam bitmiştir' demek yanlıştır. Ama AK Parti bu çizgiyi temsil etmemektedir. Onların daha cemaatimsi bir yapısı vardır. Erbakan Hoca zamanında, onların üyeleri var, bizim inananlarımız var demişti. Parti o üyelerin yaşamlarına daha fazla müdahildir. * Cemaatlerin AK Parti ideolojisinde yeri nedir? AK Parti cemaatlerden çok sivil toplum kuruluşlarıyla ilgilidir. Türkiye'de cemaatler vardır. Ama bu cemaat yapıları sivil topluma yaklaştıkları oranda, sivil toplum örgütü pozisyonuna girdikleri oranda, verili hukuki yapı içinde kendilerini tanımladıkları oranda AK Parti tarafından da sivil toplumun parçası olarak görülürler. Devletin bünyesindeki Diyanet İşleri tartışmalı... * Muhafazakarlığınız milliyetçiliğe ne kadar yansıyor? AKP'de yerli değerlere önem atfetme noktasında bir milliyetçilik vardır. * Laikliğin ideolojik yaklaşıma dönüşmediği sürece amacına uygun olduğunu yazmışsınız. Ne demek bu? Laikliğin dünyada farklı farklı uygulamaları var. İsviçre'de resmi tanınan mezhepler var, ABD de devlet bunlarla hiç ilgilenmiyor... Bizde Diyanet İşleri Başkanlığı'nı devletin kendi bünyesinde tutuyor olması tartışmalı bir durum. Türkiye'de laikliğin ideolojik bir yaklaşıma dönüştürülmek istendiğini düşünmüyorum. Ama kendilerini ideolojik olarak laik şekilde tanımlayan kesimlerin ortaya farklı yaklaşımlar koyduğu da olmuştur. Seçmenin tek ölçüsü AB politikası Türk-İslam sentezi 1980 sonrasında çok fonksiyonel görülen bir çabaydı. Faydaları da olmuştur. Ama AK Parti'yi o klasik yaklaşımlarla değerlendirmemek lazım. AK Parti'nin ortaya koyduğu açılım onları da kapsayacak, geniş bir yelpazedir. Türk-İslam sentezini ortaya atan insanlar AK Parti'de kendilerine yer bulabilir. Ama AK Parti, Türk-İslam sentezine indirgenemez. Irkçılık, dincilik, bölgecilik dışında AK Parti tüm toplumsal kesimleri kucaklıyor. Önceden sağ-sol diye kutuplaşmalar vardı. Ama siyasi partilerin ayrışmasında ölçüt artık AB'yi istemek. YARIN * İslam ve demokrasi arasında kan uyuşmazlığı var mı? * Muhafazakar demokrat AKP; din, değişim ve siyasete nasıl bakıyor? Kaynak: Sabah Gazetesi