BIST 10.337
DOLAR 32,23
EURO 34,76
ALTIN 2.460,64
HABER /  MEDYA

Simit sat, onurlu yaşa gazeteci!

Türkiye yazarından meslektaşlarına tavsiye: Simit sat, onurlu yaşa gazeteci! Gazetenin yazarı, bugünkü köşesine işten atılan meslektaşlarını taşıdı.

Abone ol

Türkiye gazetesi yazarı Yıldıray Oğur, 'Simit sat, onurlu yaşa gazeteci!' başlıklı yazısından bugün Milliyet ve Vatan gazetelerinden atılan gazetecilere ve gazetelerin patronlarını köşesine taşıdı. Oğur'un köşe yazısı şu şekilde:

"Simit sat, onurlu yaşa gazeteci!

BİZ DOĞRULARI YAZACAĞIZ DİYE BU ADAMLAR ZENGİNLİKTEN VAZGEÇER Mİ? 

“Burası bir ev değil, olsa olsa beş yıldızlı bir otelin balo salonu olabilirdi. Bütün duvarlar, dünyanın en ünü ressamlarının yaptığı tablolarla donatılmıştı. Baktığım her yerde bir başka ‘zenginlik belgesi’ne rastlıyordum. Papyonlu, şık giyimli garsonlar bizi ortadaki büyük yuvarlak masaya oturttu.

“Yalıdan ayrılırken ‘Bu kadar zengin bir patronumuz varken artık sırtımız asla yere gelmez’ dedim Can Ataklı’ya. Sonra devam ettim: “Kimsenin gelmez ama seninle benim sırtımız mutlaka yere gelir oğlum! Biz doğruları yazacağız diye bu adamlar, bu zenginlikten vazgeçer mi?”

KADER AĞLARINI ÇAKTIRMADAN ÖRMEKTEYDİ

Fonda imrenme sesleri duyulan pasaj Mustafa Mutlu’nun dokuz günde yazdığı hemen anlaşılan kitabı Dön Kardeşim’den. Bahsedilen ev Demirörenlerin yalısı. Davet de yeni patronun gazetesindeki yazarlara verdiği merhaba daveti olmalı. Belki de adı teşekkür davetidir.

Ne de olsa Milliyet ve Vatan’ın beş aylık çifte patron krizi sırasında pek çok yazar açıktan “yalılı patron”dan yana tavır koymuştu. Sessiz kalabilirlerdi, patron kavgasına karışmayabilirlerdi, en azından bunu yazmayabilirlerdi (ki böyle yapanlar oldu.) Ama açıkça taraf oldular. Kader ise ağlarını çaktırmadan örmekteydi.

ESAS MESELE PARAYDI

Karacan-Demirören kavgasında esas mesele paraydı. Demirörenlerin yalıları, büyük holdingleri vardı, eski patron Karacanların ise soyadları ve bağımsız kâr eden gazetecilik vaatlerinden başka hiçbir şeyleri.

Bu vaadi Karacan’ların isyankâr yazarlarına ve ortaklarına yazdıkları mektuplardan biliyoruz.
“Dışarıdan kaynak aktararak medya kuruluşlarını ayakta tutmak mümkün değildir. Yakın tarihe baktığımızda nice aileler servetlerini ve itibarlarını bu hayalle kaybettiler. Bizim amacımız belli. 3 nesildir ailemiz bağımsız yayıncılık yapıyor. Sizden buna saygı duymanızı beklerken, siz olayı tamamen parasal boyuta indirgiyorsunuz. “

“Yazarların çoğu gazetenin dış kaynağa ihtiyacı olduğu konusunda hemfikir... Kimse bu gazeteyi nasıl kâr ettiririz diye düşünmüyor! Birçok kâr eden gazete örneği varken sadece patronun diğer işlerinden kazandığı paraya güvenmeleri son derece vahimdir.”
Peki gazeteciler, yazarlar kimi tercih ettiler?"

Köşe yazısının tamamını okumak için