BIST 10.466
DOLAR 32,27
EURO 35,02
ALTIN 2.426,06
HABER /  GÜNCEL

Set işçiliğinden oyunculuğa!

Kurtlar Vadisi'nde Polat karakterinin sağ kolunu canlandıran Abdülhey yani Kenan Çoban'ın yaşamını merak ediyormusunuz? İşte Abdülhey'in gerçek hikayesi:

Abone ol

Set işçisiyken kabadayı oldu "Gençlere kötü örnek olduğumu sanmıyorum. Yakınıma geldiklerinde sigara içiyorsam söndürüyorum. Ödev defterlerine ya da formalarına imza attırmak istediklerinde atmıyorum. Bunlar hep onlara iyi örnek olmak için. Öğrencilerim telefon açıp 'Kenan Hoca seni izliyoruz' diyorlar mutlu oluyorum" Abdülhey için söylenebilecek ilk şey oldukça içine kapanık ve utangaç olduğu... Üstelik bu onun ilk gazete röportajı... Bütün bunlar üst üste gelince, ağzından mıknatısla laf aldım desem yeridir. İlk bölümden itibaren dizide aslında ama kamera arkasında çalışıyor. Dizinin prodüksiyon işleriyle ilgilenirken talih kuşu omzuna konuyor ve 30'uncu bölümden sonra KGT elemanı olarak "Vadi"ye sızıyor. Bir ilginç detay da adıyla ilgili... Nüfus kağıdındaki adı gerçekten de Abdülhey ama söylenmesi zor olduğu için bu güne kadar Kenan adını kullanmış. Kısacası şöhret adı, aslında kullanmadığı gerçek adı... Yani biraz ters bir durum onunkisi... * Biraz kendinizden bahseder misiniz? Kimdir Abdülhey? 30 yaşındayım, bekarım. Üç kardeşiz. Bir abim var, bir de benden küçük kardeşim... Babam Elazığ'da devlet memuru, annem ise ev hanımı.. 1996 yılında Elazığ'dan çıktım. 3 yıl Antalya'da halı saha işletmeciliği yaptım. Askerlik bitimi Ankara'da bir spor kompleksinin başına geçtim. Kurtlar Vadisi projesiyle birlikte Necati Bey'le birlikte İstanbul'a geldik. Aslında diziye prodüksiyonda çalışarak başladım. Dizi setinin kurulması, ışık, kamera her şeyle iç içeydim. Sonra senaryodaki arkadaşlar Abdülhey karakterini yazdılar. İzleyici beni ilk 10 bölümde çöpçü olarak izledi. Sonra Polat beni yanına aldı. * Kamera arkasından önüne geçmek sizi heyecanlandırdı mı? Benim bir oyunculuk deneyimim yoktu. İlk kez kamera karşısına geçtim. Tabii biraz heyecan filan oldu, olmadı değil... Ama şimdi alıştım. Yine prodüksiyonla ilgileniyorum. Çünkü bir şeylerin tamamlanması için biz tüm oyuncular el birliğiyle mücadele ediyoruz. Tüm arkadaşlar elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor. * Yaşantınız nasıl değişti? Ünlü biri olduğunuzu ne zaman hissettiniz? Hemen hissettim. Ben ilk 10 bölüm sakallıydım, dışarıya çıktığım zaman insanlar hemen tanıyorlardı. Şöhret farklı bişey * Nasıl tepkiler alıyorsunuz? Çok imza isteyen oluyor. O insanları da kırmamak lazım. Mümkün olduğu kadarıyla imza atıyoruz. Resim çekilmek istiyorlar. 'Önümüzdeki hafta ne olacak?' diye soran oluyor. İmza günümüz oluyor halkın bizi yoğun biçimde karşılaması, ilgilenmesi insanın hoşuna gidiyor. * Şöhreti sevdiniz mi? Tabii farklı bir şey... İmza gününde bir çok insan orada toplanıyor, imza atıyoruz insanın hoşuna gidiyor. O insanların seni kabullenmesi apayrı bir şey... Çok mutlu oluyorum. * Dublajınızı bir başkası yapıyor. Hayranlarınız sizinle konuştuklarında şaşınyor lar mı? Şaşırıyorlar ve direkt 'Aaa sizin sesiniz dublajmış' diye söylüyorlar. İlk bölümde kendi sesimle oynadım şimdi karakter oturduğu için dublaj kullanılıyor. * Kazancınız nasıl değişti? Yani prodüksiyondan oyunculuğa geçmenin bir kân oldu mu? Mesela bir araba aldınız mı? Ben maddi tarafına bakmıyorum ama tabii farklılaştı. Zaten bu dizi sayesinde hayatımda birçok değişiklik oldu yani... Araba almayı düşünmüyorum çünkü arkadaşlara sürekli yardım ettiğimiz için araba sorunumuz olmuyor. Sete sürekli araç götürüp getiriyoruz. * Bundan sonra başka dizilerde rol alma gibi bir düşünceniz var mı? Oyunculuğu meslek edinmeye karar verdiniz mi? Karar verdim. Boş kaldığım zamanlarda Osman abi ile (Osman Wöber) sürekli çalışıyoruz. Sadece senaryo geldiği zaman değil, her boş vaktimizde... Artık benimsedim iyice... * Herhalde hiç beklemezken oğulları televizyona çıktı. Aileniz bu duruma nasıl tepki verdi? Telefonla konuştuk. O zaman benim sakal bıraktığımı bilmiyorlardı. O kıyafetle ekrana çıktığım zaman şok oldular. Sürekli telefon açıp konuşuyoruz ama ekranda gördükleri zaman heyecanlanıyorlar. Evden dışarı çıkamadım *Elazığ'a gittiğiniz zaman nelerle karşılaşıyorsunuz? Bir ay önce gittim eve... Girdiğim zaman dışarı çıkamıyordum dışarı çıktığım zaman da giremiyordum. Yoğun bir ilgi vardı. Beklediğim gibi yani. Ama o insanların evin kapısına gelip benden resim istemeleri hoşuma gitti. Annemi yolda gördükleri zaman Abdülhey'in annesi geçiyor' diyorlarmış. Hoş bir şey tabii... * Peki şöhret olduktan sonra kız arkadaşlarınızın sayısı arttı mı? ('Teybi kapat kapat' diyor utanıyor) Sevgilim yok. Hiç âşık olmadım ki... * Neden talip mi yok, şehir kızları mı farklı geliyor? Yok ondan değil. * Biraz içinize mi kapanıksınız? Evet. İçime kapanık biriyim. Siz doğru teşhis ettiniz. * Karşınızdaki kişiye açılamıyor musunuz? Yok o dönemler geçti de... Bayan arkadaşlarım var ama aşk yok. * Hiç mi olmadı? Daha önce olmuştur. * Kırık bir aşk hikayesi sezinliyorum. (Gülüyor) Teybi kapatın da konuşalım. * Şu an nerde yaşıyorsunuz? Göztepe'de... Abim var bir tane onunla birlikte kalıyoruz.. * Zor olmuyor mu ev işleri? Yoo, ben severim. Ev işlerini yaparım. En çok menemen yemeği yapıyorum. Boş olduğum zaman ev işi yaparım, yemeğimi yaparım. Temizlikçi bir aile de var. Onlar geliyorlar ama genelde ben hallederim. * Gerçek Abdülhey ile dizideki Abdülhey arasında ne gibi farklar var... Aslında pek bir fark yok. Yalnız dizide bir espri olduğu zaman Abdülhey'in hiç gülmemesi lazım ama normal hayatımda çok güleryüzlüyümdür... * Size oyunculuk şansını veren kim oldu? Bu anlamda kime şükran duyuyorsunuz? Raci Şaşmaz ile Bahadır Abi... Hâlâ da destekliyorlar. Kendimi geliştirmem için bana cesaret veriyorlar. Öyle sahneler oluyor ki... Bu de benim oyuncu olarak daha başarılı olmamı sağlıyor.. * Oyuncu olarak kendinize özen göstermek zorundasınız. Eskiye oranla kendinize farklı bir bakını uyguluyor musunuz? Yapıyorum. Saç bakımına çok önem veririm. Haftalık bakım yaptırırım. İki üç gün de bir kuaförüme giderim. Saçlarımı yıkamadan dışarıya çıkmam. Giyimime de özen gösteriyorum. * Gözlerinize de sürme mi çekiyorsunuz? Hayır öyle zannediyorlar ama yakından bakınca kendimin olduğu anlaşılıyor. * Öğrencilere yüzme ve futbol dersi veriyormuşsunuz. Bu anlamda genç kuşağa yakınsınız. Dizinin onları kötü yönde etkilediğini düşünüyor musunuz? Kötü örnek olduğuna inanmıyorum. Gördüğüm gençlerin hiçbiri kötü olarak etkilendiklerini söylemedi. Ben de etkilendiklerini sanmıyorum. Bir öğrenciyle tanıştım. Annesiyle birlikte sete geldi. Çocuk üniversite sınavına girecek yanında defterle gelmiş, defterin içine bizim resimlerimizi yapıştırmış. Ben de ona derslerine çalışmasını söyledim. Sınava girdikten sonra beni arayıp sınavı kazandığını söyledi. Ben de ona jest olsun diye ikinci kez sete davet ettim. Tüm gençlerle oturup sohbet ediyorum. Onlar yakınıma geldiğinde sigara içiyorsam söndürüyorum. Bunlar iyi örnek olmak için... Öğrenciler yolda beni görünce ödev defterlerine imza attırmak istiyorlar ama hiçbir zaman okul defterlerine veya formalarına imza atmıyorum. "Devam etseydim futbolcu olurdum" "Ticaret Lisesi mezunuyum. Özel Harekat'ta, emniyet teşkilatının içinde çalışmak isterdim olmadı. Sonra Elazığ'da amatör olarak futbol oynadım. Devam etseydim belki de iyi bir futbolcu olabilirdim. Ankara'da spor salonunda antrenörlük yaptım. 6 ve 16 yaş grubu çocuklara futbol ve yüzme hocalığı yaptım. Çok titiz bir insandım. Öğrencilerimi evinden alıp, akşam ders bittiğinde kapısına kadar bırakırdım. Ailesi evde yoksa o çocuğu alır, ailesinin ulaşabileceği yere kadar bırakırdım. Ankara'daki öğrencilerimden 'Kenan Hoca seni izliyoruz' diye telefonlar geliyor, çok mutlu oluyorum." "Belki de haftaya ölürüm bilmiyorum" "Herkes 'Dizide ne olacak?' diye soruyor ama bütün ekip, sonraki gün ne olacağını bilmiyor. Onu belirleyen senaryo grubudur... Belki ben de haftaya ölürüm hiç belli olmaz. Senaryonun gidişatına bağlı... Senaryo elimize geçtiği zaman, o haftaki sahneyi çalışırız ondan sonrasını bilmeyiz." "Kızar mıyım diye tedirgin oluyorlar" "İzleyiciler zaman zaman dizideki karakterimle bağdaştırıyorlar. Benden imza istemeye geldikleri zaman ilk önce tedirgin oluyorlar. Yanıma gelip resim çekilmek istediklerinde ben 'Buyur canım' dediğimde şaşırıp, hemen rahatlıyorlar." "Hesap almıyorlar mahçup oluyorum" "Kötü tepki almadım. Bir mekana girdiğimizde çok iyi karşılıyorlar, el üstünde tutuyorlar. Bazen para almak istemiyorlar ama ben vermek için ısrar ediyorum. O zaman bir şey alınca yanında hediye veriyorlar... Ücretini ödemek için çok çaba sarfediyorum ama almıyorlar. Çok mahçup oluyorum." VATAN