BIST 10.400
DOLAR 32,23
EURO 34,95
ALTIN 2.412,19
HABER /  GÜNCEL

Serdengeçti: İç talep yok

Serdengeçti, iç talepteki düşüklüğün enflasyonun düşmesinde önemli etken olduğunu söyledi.

Abone ol

Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti, mali disiplinin fiyat istikrarının sağlanmasında olmazsa olmaz ön koşul olduğunu söyledi. Serdengeçti, Merkez Bankası'nın 72. Hissedarlar Genel Kurul olağan toplantısında 65 sayfadan oluşan ve 1 saat 45 dakika süren konuşmasında, Türkiye ekonomisinde yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Merkez Bankası Başkanı Serdengeçti, 2001 krizinin ardından uygulamaya konulan ve halen sürmekte olan ekonomik programın enflasyon dinamiklerinde önemli değişikliklere yol açtığını, 30 yılı aşkın süredir yaşanan kronik yüksek enflasyon dönemini bitirdiğini kaydetti. Giderek artan makro ekonomik disiplinin, risk primini ve reel faizleri düşürdüğünü, yerli para biriminin değerini artırdığını ifade eden Serdengeçti, "yerli paranın değerlenmesi cari işlemler dengesini olumsuz etkilerken, mali disiplin ödemeler dengesinin özellikle sermaye hareketleri kalemini olumlu yönde etkilemektedir" dedi. Bu disiplin sayesinde düşen enflasyonun, yurtiçi ile yurtdışı enflasyon arasındaki farkı azalttığı ve yerli paranın değerine olumlu etki yaptığını kaydeden Serdengeçti, döviz kuru politikasında yapılan değişikliğin kurlarda bir belirsizlik yaratma amacı taşımadığını, aksine söz konusu politikanın kısa dönemdeki dalgalanmalara karşın orta-uzun dönemde istikrarlı bir döviz kuru hedefine yönelik olduğunu belirtti. Serdengeçti, enflasyonun düşüşünde maliyetlerdeki gerilemenin özel imalat sanayi fiyatları üzerindeki etkisinin açık olarak görüldüğünü ifade ederken enflasyondaki düşüşte etkili olan bir diğer faktörün gıda ve tarım grubu fiyatları olduğunu kaydetti. Enflasyonun son dönemdeki olumlu seyrine katkıda bulunan bir diğer önemli unsurun kamu kontrolündeki fiyatlarda enflasyon hedefi ile büyük ölçüde uyumlu bir ayarlama politikasının izlenmesi olduğunu bildiren Serdengeçti, şöyle devam etti: "Enflasyondaki düşüşte etkili olan bir başka unsur da iç talebin üretim kapasitesini zorlayacak düzeye henüz erişmemiş olmasıdır. Dayanıklı tüketim malları üretim ve satış rakamlarındaki yüksek oranlı artışların, genel anlamıyla bir iç talep canlanmasından ziyade bu sektörde maliyetlerin ve fiyatların gerilemesinden kaynaklanan bir talep artışı yansıttığı düşünülmektedir." Serdengeçti, borcun milli gelire oranı yükselirken, faiz dışı fazlanın milli gelire oranı da artıyorsa, kamu dengesinin ekonomi üzerinde bir kısıt oluşturmayacağını da belirtti. Serdengeçti, şöyle devam etti: "Merkez Bankası'nın seçtiği hedef doğrultusunda para politikasını etkin olarak uygulayabilmesi için, ekonomide (parasal mı? Yoksa mali baskınlık mı?) olduğu büyük önem arzetmektdedir. Ülkemizde de uzun süredir devam eden bütçe açıkları ve yüksek iç borçlanma, mali baskınlık tanımıyla örtüşmekte ve para politikasının fonksiyonel bağımsızlığını, yani fiyat istikrarına yönelik bağımsız politika uygulamalarını zorlaştırmaktadır. Dolayısıyla fiyat istikrarını sağlamayı amaçlayan bir programda, mali disiplini artırmaya yönelik önlemleri almak ve orta uzun vadede ekonomiyi ağır borç yükünün getirdiği olumsuzluklardan kurtarma gereği vardır." Kamu kesiminin örgütlenme ve işleyiş biçiminde de yapısal değişiklikler yapılmasının büyük önem taşıdığını söyleyen Serdengeçti, istihdamın rasyonelleşmesi, sosyal güvenlik kuruluşlarının reformu ve prim tahsilatının güçlendirilmesi gerektiğini kaydetti. Vergi reformunun gerçekleştirilmesi gereğine de işaret eden Serdengeçti, "Gelir artırmak amacıyla geçici vergiler yerine dolaysız vergilere ağırlık verilmesi, vergi tabanının genişletilmesi ve vergi idaresinin kuvvetlendirilmesi de büyük önem arz etmektedir. Kamu kesimindeki reformların hayata geçirilmesi ile özel sektörün örgütlenme ve işleyiş biçiminde değişiklik zorunlu hale gelecektir" diye konuştu.