BIST 10.083
DOLAR 32,44
EURO 34,80
ALTIN 2.433,66
HABER /  SEÇİM

Seçim tarihi, iyi bir siyasi dizayn!

"Özal tanton Babaydı ben Somon Babayım" diyen Ekmeleddin İhsanoğlu, Cumhurbaşkanlığı seçim tarihinin 10 Ağustos olmasını da bir 'proje' olduğunu savundu.

Abone ol

Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, kendisini Özal'a benzetirken, "O Tonton Baba'ydı ben Somun babayım diyor"... Seçim tarihinin 10 Ağustos olarak belirlenmesi için 'siyaseti dizayn çabası' diyen İhsanoğlu, Fethullah Gülen'le de tanıştığını söyledi.
Ayşe Arman'ın sorularını cevaplayan İhsanoğlu, Turgut Özal'ın, cuntanın tüm planlaması ve baskısına rağmen seçimi nasıl kazandığını hatırlatıp, "Yapılan dizaynların halk tarafından kabul edilmediğinin en güzel örneklerinden biridir" dedi. İşte İhsanoğlu röportajından ilginç bölümler:

ÖZAL BENİ SİYASETE DAVET ETTİ AMA

- Konumunuzu Özal’ın adaylığına benzetiyor musunuz? Özal’ın savunduklarını savunuyor musunuz?

- Rahmetli Turgut Bey, bizim komşumuzdu. Karşı dairemizde oturuyordu. Ben daha önceden de tanırım kendisini, münasebetlerim çok iyiydi. (..) Gerçekten çok yakındık. Bana politikaya girme teklifi de yaptı. Ama uluslararası kariyerde devam etmek istiyordum.

CUNTANIN DİZAYNINI BOZAN ADAMDI

- Unutmayınız ki o, istenmeyen bir adamdı. Askerler, iki parti kurdular. Bir sağ parti, bir de sol parti. Sağ partinin başına bir generali, sol partinin karşısına da bir bürokratı getirdiler. Ve dediler ki, “İki parti girecek, birisi sağ, birisi sol!” Keyiflerine göre Türkiye’yi siyasi açıdan dizayn ettiler. Ama tabii Turgut Bey’in aradan çıkıp, ‘challenge etmesi’yle, yani meydan okumasıyla, bütün hesaplar bozuldu. Turgut Bey tek başına iktidar oldu. Onlar da hüsrana uğradı. Turgut Bey hem Türkiye’deki bu vesayet sistemini yıktı hem de milletin önünü açtı, demokrasinin önünü açtı. Üstelik Türkiye’nin ekonomisinin kollarını, bacaklarını, burnunu, gözünü, boynunu bağlayan zincirleri koparttı. Türkiye bugün buralara geldiyse, temelinde rahmetli Turgut Özal var...

- Siz, kendinizi ona mı benzetiyorsunuz?

-Ben diyorum ki, bu bir örnektir. Yapılan dizaynların halk tarafından kabul edilmediğinin en güzel örneklerinden biridir. Ben de öyle hissediyorum ki, bu seçimlerde halk bir değişim istiyor. Yani değişimi şu şekilde istiyor: Hükümet değişsin manasında demiyorum. Çünkü bu hükümetle ilgili bir seçim değil. Ama cumhurbaşkanlığı makamında farklı bir isim görmek istiyor. Farklı bir ses duymak istiyor.

İNSAN KENDİSİYLE DALGA GEÇEBİLMELİ

- "Ekmek için Ekmeleddin” sloganını siz ilk duyduğunuzda ne hissettiniz?

-Ben sevdim. Halkın hemen anlayacağı, psikolojisine hitap edecek, lafı dolandırmadan, doğrudan doğruya söylenmiş bir mesaj...

- Siz, bütün şakalara da hoşgörülü bakıyorsunuz?

-Elbette. Gülüyorum. Kendim bazı şakalar yaptım. “Somun Baba” dedim kendi kendime. Ya da demin gelinim Twitter geyiklerini anlattı, yine güldüm, komik çünkü bazıları...

- Bir sürü insan sinir olur...

-Olur mu efendim! İngilizler ‘mizah anlayışı’ derler. Milletlerin mizah anlayışı yükseldi mi, olgunlukları da yükselir. Ben mizahı çok önemserim. Bizim tarihimizde Nasreddin Hoca vardır mesela. Mizah, kültürümüzün temel kaynaklarından biridir. Tabii ki insan kendini tenkit edecek, ti’ye alacak, hatta alay edecek. Bundan daha doğal ne var?

12 YILDIR İKTİDARDA OLAN STATÜKO DEĞİL DE BEN Mİ STATÜKOYUM?

- Başbakan sizin için, “Onu seçerseniz statükoyu seçmiş olursunuz!” dedi...

-12 senedir iktidarda olanlar statüko değil de, yeni cumhurbaşkanı adayı mı statüko? Sayın Başbakan diyor ki, “Biz vesayet sistemini kaldırıyoruz, kaldırdık!” Bu çok güzel bir şey. Meclis’in üzerinde, devletin üzerinde kullanılan tabirle ‘atanmışların’ vesayetinin olmaması gerekir. Fakat bu eski vesayeti ortadan kaldırırken, yeni bir vesayet sisteminin de kurulmaması lazım.

KADIN BEDENİNE KARIŞMAK BANA AYIP GELİYOR

- Sizin hürriyet ve demokrasi tanımınız ne kadar farklı? Yani demokratlık sınırınız nerede bitiyor. Kızlı erkekli gençlere, yazın Kadıköy vapurundan inen kadınlara tahammül yüzdeniz ne kadar?

-Reşit insanlardan bahsediyorsunuz değil mi? Reşit insanların özel hayatlarına müdahale etmek kimin haddine.

- Başbakan’ın görevleri arasında, kimin kaç çocuk doğuracağına karışmak, kadınların kürtaj ya da sezaryen yaptırmalarına engel olmaya kalkışmak var mıdır, olmalı mıdır?

- Biz üç çocuk yaptık. Ama başkası yapmaz. Herkesin kendi kararı. Herkes hürdür. Ve tabii ki kadın bedenine karışmak bana ayıp geliyor.

SİYASETİ DİZAYN ETME ÇABASI

- Seçimin 10 Ağustos’ta olması, herkes yazlıktayken, güneydeyken, sanki özellikle denk getirilmiş gibi duruyor...

-Bunu değiştirmeleri mümkündü, yapmadılar. Eylül’de bir tarih yerine 10 Ağustos’u tercih ettiler. Gayet tabii ki bunları üst üste, yan yana koyduğunuzda bir ‘dizayn’ olduğunu görüyorsunuz. Bunu yapanlar mahçup olsun isterim!

FETHULLAH GÜLEN’LE TANIŞTIM

- Türkiye’de yaşanan 17 Aralık iktidar-paralel yapı savaşını nasıl değerlendiriyorsunuz? Fethullah Gülen’le bir yakınlığınız var mı?

-Benim hiçbir cemaate yakınlığım yok. Bu konudaki fikirlerimi değişik vesilelerle ifade ettim. 17 Aralık’ın bir siyasi çekişme meselesi olmaktan çıkıp, bir adli mesele olarak çözüme kavuşmasını temenni ederim.

- Bir yakınlığınız var mı Gülen’le?

-Kendisini tanıdım tabii. İstanbul sosyal hayatında, aktif bir şahsiyet olarak kendisini tanıma imkânım oldu.