BIST 10.046
DOLAR 32,27
EURO 34,64
ALTIN 2.414,15
HABER /  GÜNCEL

'Seçim depremi' AB'yi sarstı

BBC Avrupa Editörü Gavin Hewitt, AB karşıtı partilerin Avrupa Parlamentosu seçimlerindeki başarısını değerlendirdi. Hewitt'e göre AB'deki mücadele ulus devletlere yetki devrini isteyenler ile 'daha da yakın bir birliği' savunanlar arasında olacak.

Abone ol

Avrupa'da uzun süredir isyan havası esiyordu. Özellikle kemer sıkma önlemlerine yönelik tepki yüzünden Avrupa Birliği (AB) karşıtı partiler güçlenmişti.

Bu duruma karşın Fransa'da, AB karşıtı bir parti olan Ulusal Cephe'nin (FN) Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde ilk sırada yer alması adeta şok etkisi yarattı. Zira aşırı sağ bir parti olan FN Fransa'da kısa bir süre öncesine kadar marjinal bir siyasi hareket olarak görülmüştü.

Fransa Başbakanı Manuel Valls seçim sonuçlarını açıklamaya çalışmadı. Valls'a göre sonuçlar "tam bir şoktu hatta bir depremdi".

Almanya ile birlikte AB'nin mimarlarından Fransa...Ve Fransa'da şimdi FN lideri Marine Le Pen, "AB'den özgürlüğe doğru uzun yürüyüşte ilk adımın atıldığını" öne sürüyor.

İstihdam krizinin etkisi

Peki Fransa'da AP seçimlerinde ne oldu?

Elbette seçmenlerin bir bölümü protesto için oy kullandı. Toplumun önemli bir kesimi Sosyalist hükümetten nefret ediyor. Ülkede işsizlik oranı yüksek. Ekonomi de hale durgunluktan çıkabilmiş değil.

Marine Le Pen son derece akıllı bir şekilde seçmenin küreselleşmeye yönelik tepkilerinden ve istihdam piyasasına yönelik kaygılarından yararlandı.

Le Pen yaklaşık 26 milyon kişinin işsiz olduğu AB'de, göçmenlerin neden olduğu endişeyi anladı ve seçim kampanyasında iyi kullandı.

Danimarka ve Avusturya'da da aşırı sağ partiler aynı nedenlerle başarılı oldu.

Yunanistan'da ise, seçimlerin galibi radikal sol bir parti olan Syriza'ydı. Parti seçim kampanyasını, sosyal bir felakete yol açtığını savunduğu kemer sıkma önlemlerine muhalefet üzerine kurmuştu.

Syriza lideri Alexis Tsipras "Avrupalı liderler bizi krizin kobaylarına çevirdi" dedi.

Yine de Yunanistan ekonomisinin son beş yılda yüzde 26 küçüldüğü düşünüldüğünde, Syriza bu seçimlerde çok daha iyi bir sonuç almalıydı. Partinin AP seçimlerinde Yunanistan'da göreceli olarak az farkla ilk sırada yer alması muhtemelen ülkede koalisyon hükümetini tehdit etmeyecektir.

İtalyanlardan reforma destek

İtalya'da ise AP seçimlerinde Başbakan Matteo Renzi şaşırtıcı bir şekilde oyların yüzde 40'ını aldı. Kısa bir süre önce göreve gelen merkez sol eğilimli Renzi, "radikal reform" sözü vermişti.

Komedyen Beppe Grillo'nun AB karşıtı Beş Yıldız Hareketi ise ikinci olsa da, Renzi'nin partisinin çok gerisinde kaldı. Seçim sonuçları, İtalya'da seçmenlerin reformlara destek verdiğini gösteriyor.

AB'ye bağlılığın sürdüğü Almanya'da da, birlik değil Euro karşıtı olan Almanya İçin Alternatif Partisi (AfD) oyların yüzde 6'sını alabildi.

Seçmenleri sandık başına davete yönelik tüm kampanyalara karşın AP seçimlerine katılım oranı yine yaklaşık yüzde 43'de kaldı.

Peki şimdi ne olacak?

Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande "dersler alınması gerektiğini" söyledi.

Buna karşın Avrupa Parlamentosu üyelerinin çoğunun AB yanlısı olacağı ve bu üyelerin birliğin yasama organının gündemini belirmeye devam edeceğini vurgulayanlar var.

Piyasaların İtalya'dan gelen sonucu beğendiği kesin. Avrupa'da sistem karşıtı partilerin ülkelerinin ulusal parlamentolarında dengeyi değiştiremedikleri de bir gerçek.

Ancak her şeye karşın Avrupa'da halk huzursuz, sabırsız ve bir an önce ekonominin büyümesini, yeni istihdam olanakları sağlanmasını istiyor. Kıtada suratlar asık da olsa, tam olarak "Avrupa ideali" karşıtı bir havadan söz etmek mümkün değil.

Yine de Avrupa'da kılıçlar çekilmiş durumda. Bir tarafta seçimlerden alınması gereken dersin Avrupa'nın reforma gitmesi ve bunun da bazı yetkileri AB'den ulus devletlere geri verilmesi olduğunda ısrar edenler var.

Diğer yanda ise nihai yolu "Daha da yakın bir birlik" olarak görüp AB üyeleri arasında daha derin bir entegrasyondan yana olanlar.

Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier ise bugün yaptığı açıklamada Fransa'da FN'in zaferinin tüm kıtaya "şiddetli" sinyaller gönderdiğini söyledi ve ekledi:

"Çok sayıda popülist, AB karşıtı ve hatta milliyetçi partinin AP'ye girdiğine şüphe yok."