BIST 10.903
DOLAR 32,22
EURO 35,04
ALTIN 2.506,15
HABER /  GÜNCEL

Sabancı Türkiye'den umutlu

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Sabancı, ''Krizlerin Birliğin parçalanmasıyla sonuçlanmasını, bizim AB karşıtları dışında hiç kimse beklemiyor'' dedi.

Abone ol

Sabancı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu'nun (DOGÜNSİFED) düzenlediği ''Bölgesel Kalkınma, Teşvik ve GAP'' konulu toplantıda yaptığı konuşmada, Avrupa Birliği'ndeki gelişmeler ve özelleştirme konularına da değinerek, şunları söyledi: ''Özelleştirmeleri engellemeye çalışanların Türkiye'yi AB'den koparma peşinde koşanların kronikleşmiş dış politik sorunlarının çözümünü engellemek isteyenlerin hep aynı cephede toplanmış olması bir tesadüf müdür? Bir atılımın eşiğine gelmiş olan bu ülkeyi, bu atılımdan alıkoymaya çalışmak müreffeh adil bir toplumda yaşamayı sağlamak dışında ne sağlayabilir. Belki tek bir şey sağlayabilir; Türkiye'nin orta karar politikacılar tarafından yönetilecek küçük kendi içine kapalı tecrit edilmiş bir ülke olmasını... Evet bunu isteyenler var ve bugünlerde başlıca işleri toplumda AB konusundaki oluşmuş mutabakatı bozmak, zihinlerde bulanıklık yaratarak reform sürecini kesintiye uğratmak için çalışmak.'' Sabancı, ''Fransa ve Hollanda'daki referandumların ardından bu kesimlerin, ellerini ovuşturarak, (İşte AB dağılıyor) demeye başladığını, Almanya ve Fransa'daki muhtemel iç politik gelişmelerden medet umarak, (Türkiye'nin müzakerelere başlamasını engelleyecekler) safsatasını yaymaya başladıklarını, müzakerelerden tutturamadıklarında ise bu kez de (Müzakereler başlasa bile sonunda bizi AB'ye almayacaklar ve bu süreçte tavizler vereceğiz) diyerek zihinleri bulandırmaya çalıştıklarını'' söyledi. ''AB'DE GEÇİCİ BİR KRİZ YAŞANIYOR'' ''AB dağılıyor mu gerçekten? Hayır. Geçici bir kriz yaşıyor'' diyen Sabancı, AB'nin bunun gibi krizleri daha önce de yaşadığını bundan sonra da yaşayacağını söyledi. Sabancı, şunları kaydetti: ''Ama bu krizlerin birliği bozacağını bizim karşıtlar dışında kimse beklemiyor. AB kurumsal yapısını nasıl oluşturacağı konusunda yeni bir mutabakat tesis ederek dünyanın en önemli sanayi finans gücü olmaya devam edecek. Bu gücün küresel rekabetten olumsuz etkilenmemesi, dünya ekonomisi ve siyasetinde söz sahibi olabilmesi için mevcut yapısını koruması ve gelişimini taahhüt ettiği şekilde tamamlaması gerekir. Bu tür konularda nedense dinamik tahliller yapılmaz. Bugünkü Türkiye ve bugünkü AB üzerindeki tahliller alelacele yapılır ve karar verilir. Oysa işin karakteri gereği tüm süreç değişim üzerine kurulu. 10 yıl sonraki Türkiye bugünkünden farklı olacaktır. AB ise ekonomik sorunlarını 10 yıl boyunca sırtında taşımayacaktır. Dolayısıyla zaman Türkiye lehine işleyecektir.'' Türkiye'nin müzakerelere başlamasının engellemesine doğrultusunda çaba gösterenler olacağına dikkati çeken Sabancı, ''Ancak onların ekmeğine yağ sürmedikçe müzakerelerin başlamasına engel bir konu bulunmamaktadır. Müzakere Türkiye için kazanılmış bir haktır ve gümrük birliğinin yeni üye ülkelere genişletilmesi protokolünün imzalanması dışında Türkiye'nin yerine getirmesi gereken bir şart yoktur. Protokolün imzalanmasını engellemeye çalışanlar aslında müzakerelerin başlamasını engellemeye çalışmaktadırlar'' diye konuştu. AB'NİN MÜZAKERE METNİ Sabancı, önümüzdeki günlerde AB üyelerinin kendi heyetlerine bir müzakere metni vereceklerini ve bu metinde kısa vadeli söylem özelliği taşıyan doğrudan bağlayıcılığı olmayan ifadelerin olabileceğini kaydederek, şöyle devam etti: ''Bunlar belki demeçler olarak karşımıza çıkabilir. Şu kadarını söylemek istiyorum. Bu tür siyasal söylemleri sükunetle karşılayabilir, biz de kendi siyasal görüşlerimizi güvenle ortaya koyar, müzakerelerde de tutarlı bir şekilde yolumuzda yürürsek bu olumsuz söylemlerin zamanla aşınıp kaybolduğunu göreceğiz. Bu siyasal söylemlerin müzakerelerin başlamasını engelleme kapasitesi bulunmamaktadır. Tek tehlike Türkiye'nin itidalini kaybederek kısa dönemli siyasi ifadelere aşırı tepki vererek ilişkiyi tek taraflı olarak aksıya almasıdır. Demokrasiyi Türk milleti için lüks gören zihniyet Türkiye'nin yapısal uyumu AB'ye verilecek tavizler gibi görmektedir. Bu tıpkı futbol oynamak için sahaya çıkan bir takımın kurallara uymayı bir taviz olarak görmesidir. Biz alışkanlıklarımızdan vazgeçmek zorundayız. Kısa vadeli bakış açılarını terk etmeli, dönemsel çalkantılara göre değil, uzun hedeflere göre hareket etmeliyiz. Kısır siyasi çekişmelerle zaman yitirmemeliyiz. Gelişmiş ülke olmanın kıstaslarından biri de hepimiz için zamanın değerinin artmasıdır.'' Bu arada Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı Enis Özsaruhan da toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin bir dönemden geçtiğini ve herkese sorunların çözümünde aktif görev alma sorumluluğu düştüğünü belirtti. ''Bu sadece sosyal bir sorumluluk değil, bireyler ve kurumlar olarak geleceğimizi garanti altına almanın tek yolu, kendi gücümüze güvenmek ve bu gücü iyi kullanmak zorundayız'' diyen Özsaruhan, bu yüzden bir yandan çağdaş, yenilikçi her adıma çok açık olunması, bir yandan da serbest piyasanın gelişmiş demokrasi ilkelerinin uygulamalarda geriye götürülmesine izin vermemesi gerektiğini vurguladı.