BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  GÜNCEL

Reklamın iyisi kötüsü olmaz”

Başbakan Erdoğan, kendisi için Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde bir senaryo hazırlığı yapıldığını belirterek, “Bana benzer bir artist arıyo...

Abone ol

Başbakan Erdoğan, kendisi için Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde bir senaryo hazırlığı yapıldığını belirterek, “Bana benzer bir artist arıyorlarmış, buldukları anda çekime başlayacaklar. Hedefleri Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde bunu piyasaya sunmak. Reklamın iyisi kötüsü olmaz” dedi.
Toplantıda konuşan Başbakan Erdoğan, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin son bir yılda yaşadığı eylemlerin ve darbe girişimlerinin çıkar lobisinin yeniden ayağa kalkma hevesinin bir göstergesi olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, “Mesele ağaç değil, park değil, çevre değil, yolsuzluk değil. Mesele 3 Kasım 2002 öncesinde o çarkı, hortum düzenini yeniden diriltebilmek. Hedef budur. Bugünün aktörlerine bakın, aynı aktörler olduğunu göreceksiniz. Her dönemde kazanan sermaye çevreleri yine sahnede. Her dönemde maşa olarak kullanılan o terör örgütleri yine sokaktalar. Hiçbir zaman milletin oyu ile iktidara gelemeyen o statüko partileri yine vazife peşindeler” dedi.

"ESKİ TÜRKİYE GERİDE KALDI"
Kendi iktidarları döneminde çeteleri tasfiye ettiklerini anlatan Başbakan Erdoğan, “Çeteler geri gelmemek üzere bu çarkın dışına çıkmışlardır. Ama bu sefer hiç ummadığımız bir başka çete ortaya çıktı. O da çarkın içine girdi. Bunların bilmedikleri bir şey var. Eski Türkiye artık geride kaldı. Milletin her zaman kaybettiği kriz ve kaos lobisinin kazandığı bir Türkiye artık yok. 77 milyon birlikte çalışıyor ve üretiyor. Artık sadece Marmara kazanmıyor, 7 coğrafi bölge hep birlikte kazanıyor. 3 Kasım 2002’de Anadolu ihtilali ardından inşa edilmiş yeni Türkiye’dir. Bu Türkiye’yi içeride dışarıda herkes hazmetmek zorundadır” ifadelerini kullandı.
Konuşmasında gezi olaylarına da değinen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Bundan bir yıl önce ağaç park bahane edilerek sokağa çıktılar, yaktılar, yıktılar. Ondan sonra evlerine döndüler. Geride ne kaldı. Geride o kaos ortamında hayatını kaybeden gençler kaldı. Şimdi onların istismarı var. Yaralanan polislerimiz kaldı. Türkiye’nin milyarlarca dolar kaynağı artan faize gitti. İhracat durakladı, büyüme etkilendi. O günlerde sokağa çıkan gençler yeşil uğruna eylem yaptıklarını zannediyorlardı. O gençlerin o çirkin görüntülerini tüm dünyada sergilediler. Türkiye’de bir kaos var gibi gösterdiler. Herkes evine döndü olaylar yatıştı. Ama tarladaki işçi, sanayici, ihracatçı bunun ağır bedelini ödedi. O günlerde dik durmasaydı ödenen bedel daha ağır olacaktı. Mısır’ı görüyorsunuz, Suriye’nin hali ortada. Ukrayna’yı görüyorsunuz. Özgürlük için sokağa çıkan gençler evlerine döndü ama arkalarında enkaza dönüşmüş ülke bıraktılar. Bize bu faturayı yükleyemediler. O gün geri adım atsaydık, zafiyet gösterseydik şu anda eski Türkiye’de yaşıyor olacaktık” diye konuştu.
Rant çetesinin Halkbank ile olan hesabını da görmeye kalkıştığını savunan Başbakan Erdoğan, “Biz Halkbank’ı aldığımızda nasıl bir banka devraldık. Ziraat Bankası ile Halkbank birleştiriliyordu. Biz geldik ve iki bankayı ayırdık. Kaldı ki bizden önce bu iki banka sürekli görev zararı ediyordu. Şimdi batıda artık yükselen güçlü bir Ziraat Bankası var, Halkbank var. Vakıfbank’ın o zamanki ederi 200 milyon dolar idi şimdi ise 6 milyar dolar. Bunu nasıl görmemezlikten gelirsiniz. Bu toplantı ardından temelini atacağımız 3. Havalimanı ile hesapları vardı. Onu görmeye kalkıştılar Önümüzü kesebilirlerse gücü yeterlerse kessinler, saat 16.00’da gidip temel atacağım. Türkiye artık ne Sabiha Gökçen’e ne Atatürk Havalimanı’na sığmıyor. Gelen bütün uçakların havada tur attığı bir İstanbul var. Bu bizi böyle bir adıma sevk etti. Biz dünyanın ilk üçü içinde yer alacak bir havalimanı yapımının temelini atıyoruz. Hızlı treni de provoke etmeye kalktılar. 250 noktada kablolar kesildi. Bu bunu durduracak mı hayır. Bu ülkede nasıl vatan hainlerinin olduğunu görmeniz bakımından bunu söylüyorum” şeklinde konuştu.

"HEPSİ SATIYOR AMA TÜRKİYE OLUNCA..."
Türkiye’nin İran ve Irak ile yaptığı ticaretin de bu çarkın hedefinde olduğunu söyleyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İran’da yaptırım uygulanıyor değil mi. İran’a uygulanan yaptırımlarda başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerin hepsi İran’a ürünleri satıyorlar. Ama Türkiye’ye gelince her türlü engeli koymaya kalkıyorlar. Bununla ilgili adımları da atıyoruz. Batının ürünleri İran’a girerken bizimkiler niye girmesin. Aynı şey Irak için de geçerli. Bu ülkenin en büyük bankalarından biri Halkbank neden hedef yapıldı çünkü büyüyordu. Halkbank büyüyen Türkiye’nin yükselen gücü olarak kendisini dünyada hissettiriyordu. Acaba Adana’da çevrilen TIR’ları bu ülke henüz sorgulamadı. Bir ülkenin istihbarat teşkilatının Suriye’ye yardım taşıyan TIR’ları nede durdurulur. Oradaki Türkmen kardeşlerimize yardım getiren bu TIR’lar neden durdurulur ve dünya ile paylaşılır. Türkiye’nin bu yardım operasyonundan Türkiye düşmanları dışında kim rahatsız olur. Adana’da TIR’lar değil yükselen Türkiye durdurulmak istendi. 17 ve 25 Aralık operasyonlarına darbe girişimi dediğinizde birileri bunu kapatmaya çalışıyordu. Hazırladıkları iddianamede bu ülkeni başbakanı ‘örgüt lideri’ dönemin başbakanı gibi ifadelerle yer alıyor. Bütün Bakanlar Kurulu iddianamede zanlı olarak gösteriliyor. Bu belgelere ulaşıldı. Bu belgeler görevden alınan o polislerin bilgisayarlarından tek tek çıkarıldı.”

"MALUM GAZETENİN ABONESİ DEĞİLSE FEZLEKEDE"
Başbakan Erdoğan 25 Aralık operasyonu için hazırlanan fezlekede bir gazete aboneliğinin kriter olarak kullanıldığını açıklayarak, “Eğer üzerinde durdukları şahıs o malum gazetenin abonesi ise fezlekeye almıyorlar, abonesi değilse zanlı olarak fezlekeye alıyorlar. Hiçbir suç unsuruna bulamadıkları halde kin duyduklarını dava dosyasına alıyorlar. Bunlar afaki sözler değil. Hepsinin belgeleri elimizde. Zaten o malum gazete suçunu bildiği içini tutuştu. Sahte ihbar mektupları üzerinden senaryolar yazıyor. Bir senaryo da benim için hazırlamışlar. Avrupa ülkelerinden bir tanesi de hazır vasiyete. Bana benzer bir artist arıyorlarmış, buldukları anda çekime başlayacaklar. Hedefleri Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde bunu piyasaya sunmak. Reklamın iyisi kötüsü olmaz. Bu da bunun içine girer. Ne yaptıklarını bildikleri için başlarına geleceklerin neler olacağını da biliyorlar. İnlerine girdik daha da gireceğiz. Kaçıp saklandıkları inlerde de her birini bulup adalete teslim edeceğiz. Bu darbe girişimin içinde kim yer aldıysa her birini ortaya çıkaracağız. Bundan sonra Türkiye’ye, Türkiye ekonomisine el uzatmaya kalkışanlar karşılarında nasıl bir güç olduğunu görecekler. Burası muz cumhuriyeti değil. Geleceksin bu ülkenin milli bankasına tuzak kuracaksın, meşru hükümeti yıkmaya kalkacaksın, milli yatırımlarımıza el uzatacaksın, Yok öyle yağma. Herkes şunu anladı bu kaos lobisinin karşısında boynunu bükecek bir hükümet yok” ifadelerini kullandı.

"BU PARA SİLAH TÜCCARLARINA GİDİYORDU"
Terörün Türkiye’ye can maliyetinin yaklaşık 40 bin kişi, maddi maliyetinin ise 1 trilyon dolar olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, “Bu para silah tüccarlarına gidiyordu. Çözüm süreci başlayınca işte bu çevreler rantlarından oldu. 1.5 senedir terörün yeniden başlaması için bu çevreler ellerinden geleni yaptılar. Terör devam ederse kaos lobisi kan ve faiz lobisi kazanacak. Terör biterse millet kazanacak. Doğudaki yoksul anne babanın çocukları şehit edilecek. Kan akacak. Bu beyefendiler bu kanla gemilerini yürütecekler. Biz buna izin veremeyiz. 3-5 faiz baronu rant sağlayacak diye bu ülkeni genç evlatlarının öldürülmesine karşı çıkacağız” dedi.
“Zorlu bir süreçten geçiyoruz ama şer gördüklerimizin hayır getirdiğini de görüyoruz” diyen Başbakan Erdoğan, “Bu süreçte maskeler düştü. Birileri cemaat görüntüsü altındaki örgütlerin gerçek yüzünü görüyor. CHP MHP gerçek yüzün millet bir kez daha gördü. Şu anda Diyarbakır’da eylem sayesinde parlamentoda bir siyasi partinin maskesi düşüyor. Özgürlük barış gibi kavramları ne kadar yabancısı oldukları ortaya çıkıyor. Çocukları ağa kaçırılmış anneler ağlarken onalar köpük sıkanlar onları kovalayanlar konuşulmuyor. Polis terör eylemine su sıktığında bunu o medya tahrik edercesine kullanıyor. Bunlar daha önce 7-8 yaşındaki çocukların eline taş verip polisleri önüne gönderiyorlar. Şimdi 13-18 yaş arası çocukları dağlara kaçırmak gibi bir eylemin failleri haline geldiler. Özgürlük bağımlılık yapar. Diyarbakır’daki o anneler 1.5 yıldır başarının tadına vardılar. İnanıyorum ki o aileler yarın da gelecekte de sessiz kalmayacaklar bu terör baronlarına artık evlatlarını kaptırmayacaklar” açıklamalarında bulundu.
(İHA)