BIST 10.644
DOLAR 32,23
EURO 35,12
ALTIN 2.507,41
HABER /  GÜNCEL

Özkök, gerçek put kırıcı aydın arıyor

Ertuğrul Özkök, Başbakan Erdoğan'ı kediye benzeterek çizen Musa Kart'ın nasıl uluslar arası alanda yayıldığını ve Penguen Dergisi'nin kapağını eleştirdi.

Abone ol

Ertuğrul Özkök, "Put kırıcı aydınlar neredesiniz" başlıklı yazısında Başbakan'ı kediye benzeten Musa Kart ve Penguen'i eleştirdi.

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan’a çok teşekkür ediyorum. Çünkü bir süredir yaratıcılık sıkıntısı çeken Türk karikatüründe yeni bir Rönesans’ın başlamasına yardımcı oldu.

‘Kedi’ olayı Türk karikatür tarihinde işte bu nedenle çok önemli bir dönüm noktası olacak.

* * *

‘Penguen’ dergisinin bu haftaki sayısını herhalde uzun yıllar unutmayacağım.

Rahmetli Oğuz Aral’ın bana miras olarak bıraktığı ‘Charlie Hebdo’ dergisinin içine şimdiden koydum.

Kapakta Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bir karikatürü var.

Öyle kedi kıyafetinde filan değil.

Bayağı takım elbiseli bir Erdoğan karikatürü.

Ama takım elbisenin ceketinin altından bir kedi kuyruğu görünüyor.

Karikatürdeki Erdoğan konuşuyor:

‘Aferin bak, isteyince adam gibi çizebiliyorsunuz.’

‘Leman ‘ dergisi de Tom ve Jerry’ espirisi yapmış.

* * *

Başbakan’ın kedi karikatürüne dava açan hukukçuları, danışmanları acaba ne düşünüyor?

Yaptıklarının ilk sonucu bu.

Penguen Dergisi’nin satışını yüzde 10 artırdılar.

Musa Kart’ı uluslararası bir figür haline getirdiler.

Bir tek Latif Demirci tedirgin.

Press Bey’in ünlü köpeği Rambo’yu çizmeye devam ettiği takdirde hakkında dava açılıp açılmayacağını hesaplamaya çalışıyor.

Şaka bir yana kedi olayı, bütün karikatürcülere yeni şevk ve heyecan getirdi.

Merak ediyorum.

Acaba Başbakan’ın çevresindeki işgüzarlar, bu olaydan ders çıkarmış mıdır?

Eleştiriye karşı hoşgörü, her zaman en etkili itirazdır.

* * *

Kedi olayı, hepimize bir kere daha şunu gösterdi.

Demokratik reformlar yolunda ne kadar kanun çıkarırsak çıkaralım, içimizdeki hoşgörüsüz karakteri ortadan kaldıramıyoruz.

Ama bu sadece Başbakan için mi geçerli?

Alın Orhan Pamuk olayını...

Aydınlarımızın çoğu bu olaya, sadece Orhan Pamuk’a yöneltilen eleştiriler ve kitabını yasaklamaya kalkışan işgüzar bir kaymakamın açısından bakıyor.

İşin şu tarafına da bakmak gerekmez miydi?

Orhan Pamuk çıktı, koskoca bir Türk toplumunu zan altında bırakacak, kesin tarihi yargılarda bulundu.

Aralarında benim de bulunduğum bazı kişiler, bu sözleri eleştirmeye kalkınca bazı aydınlar tarafından neredeyse aforoz edilecekti.

Peki bu ülkede Orhan Pamuk’un ağzına geleni söylemesi özgürlük oluyor da, onun kesin hükümlerini eleştirmek neden zorbalık, demokrasi düşmanlığı olarak görülüyor?

* * *

Bazıları diyor ki, Orhan Pamuk hakkında söylenenler çok kabaydı, çok bağnazcaydı.

Peki Orhan Pamuk’un Türkiye hakkında söyledikleri daha az mı kabaydı? Verdiği o rakamlar, o yargılar, daha zarif bir zihniyetin mi ürünüydü?

Bu ülkede Atatürk dahil herkes eleştirilebilecek, Orhan Pamuk hakkında sadece övücü ve destekleyici şeyler yazılacak, söylenebilecek.

Buyrun size bir demokrasi ve hoşgörü tarifi. Hem de kendine aydın diyen insanlar tarafından yapılmış bir tarif.

Orhan Pamuk’u sadece düşüncesi üzerinde eleştirmeye kalkanları bile faşist, zorba, şovenist, antidemokrat diye engellemeye kalkarsanız, meydan işte böyle işgüzar kaymakamlara kalır.

O nedenle Sütçüler olayı sadece kaymakamın değil, Orhan Pamuk etrafında tabu yaratmaya kalkanların da ayıbıdır.

* * *

Görüyorsunuz, kedi düşmanlığı ile tabu koyuculuğu arasında böyle görünmez köprüler, akrabalıklar var.

İşte o yüzden artık gerçek put kırıcı aydınlara ihtiyaç var...

YAZI:Ertuğrul ÖZKÖK
HÜRRİYET