BIST 9.530
DOLAR 32,45
EURO 34,76
ALTIN 2.478,52
HABER /  GÜNCEL

Özbek Paşa'nın AB isyanı

Emekli Paşa Osman Özbek, AB İlerleme Raporunu topa tuttu. Özbek, ''TSK gizli kanallarla etkisini sürdürmektedir" sözlerine Asker'in cevap vermesini istedi.

Abone ol

Emekli Paşa Osman Özbek, AB İlerleme Raporunu topa tuttu ve ''TSK gizli kanallarla etkisini sürdürmektedir ifadesi, TSK'ya hakarettir" diyerek orduya çağrıyı da ihmal etmedi ve "TSK bunu yanıtlamalıdır" dedi.

Emekli Tümgeneral Osman Özbek, AB raporundaki "TSK gizli kanallarla etkisini sürdürmektedir" ifadesinin TSK''ya hakaret olduğunu söyledi. Özbek Paşa, "TSK''nın bunu yanıtlaması gerekir.

Özbek Paşa'nın Yeniçağ gazetesinde yayınlanan röportajı:

AB İlerleme Raporu''nun açıklanmasından sonra adeta bir bayram havası yaşandı. Ancak bazı kesimler raporun Türkiye için çok da iç açıcı olmadığını esas tartışmaların müzakere sürecinde başlayacağını belirtiyorlar. Siz bu düşünceye katılıyor musunuz?

> Öncelikli olarak AB Komisyonu tarafından açıklanan İlerleme raporunun başta medyamız olmak üzere bir çok sivil toplum kuruluşu tarafından da iyi anlaşılmadığı kanaatindeyim. Raporun yayınlanmasından sonra gazete manşetlerine baktığınızda İlerleme Raporuna dair tek bir kaygının bulunmadığı kanısına kapılıyorsunuz. Oysa ben durumun bu şekilde olduğuna katılmıyorum.

AB ilerleme Raporu yaz boz tahtası mıdır ki Sayın Başbakan bir şeyler söylüyor düzeltiliyor, Dışişleri bakanı bir şey söyleyince düzeliyor. Her şeyden önce rapora müdahale edilebiliyorsa ben bunun samimi olmadığını düşünüyorum.

Öte yandan raporda dile getirilen şartların da hemen değişeceği kanısında değilim. Bir rapor hazırlandığı zaman değiştirilmemesi gerekir.

Rapora gelince her zaman olduğu gibi başta AB ülkeleri AB Parlamentosu olmak üzere ABD''nin de dayatmalarını görmeniz mümkün.

Örneğin Ruhban Okulu. Ruhban Okulu''nun biz kapatmadık ki, biz açalım. Öte yandan Ruhban okulu açılınca ne olacak? Öğrencisi mi var yok, öğrencisi olamayan bir okul açılmaya çalışılıyor.

Ama Türkiye''de 80 kişilik sınıflarda eğitim gören öğrencilerimiz var, İstanbul''a her yıl 100 bin kişilik okul yapmak gerekiyor, ancak AB bununla hiç ilgilenmiyor.

Bir de raporda Türkiye''de Hıristiyanların polisin takibinde olduğu söyleniyor ki burada bir yanlış var, bu misyonerler olacak.

Biz Avrupa''ya girmek için vize alamazken, Türkiye''de bulunan binlerce misyonerin faaliyetlerine karşı tedbir aldığınızda bunu rapora koymakta sakınca görmüyorlar.

İlerleme Raporun''da TSK ile ilgili olarak da bazı konular bulunmakta. TSK''nın mevcut durumunu bu konular nasıl etkiler ya da etkiler mi? Raporda, "Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bir dizi gizli kanalla etkisini sürdürmektedir" ifadesine yer verilmiş.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin bana göre bunu yanıtlaması gerekir. Bu kesinlikle yanlıştır.

Bunun yanında İç Hizmet Kanunundaki Türk Silahlı Kuvvetlerinin Türk milletini iç ve dış tehditlere karşı korumasını ön gören maddelerini değiştirmek istiyorlar. Bunu Türk halkı asla kabul etmez.

TSK''ya bu görev Cumhuriyetin kuruluş tarihinden itibaren verilmiştir. TSK buna göre dizayn olmuştur. Türkiye''nin komşularının askeri birlikleri de esasta buna göre dizayn olmuş durumdadırlar. Türk Ordusu asla canı istediği için böyle dizayn olmamıştır. Türk Ordusu her zaman güçlü olmak durumundadır. Ancak bunu kabul edemiyorlar.

Öyle ki raporlarında da yer alıyor; Türk ordusunun halk tarafından sevilmesini bile kabul edemiyorlar.

Kıbrıs''ta askerimizin varlığında rahatsız duyduklarını da raporda ifade ediyorlar.

Peki AB ve ABD neden NATO olarak Irak''ta işgale devam ediyor? Siz neden bir hafta sivil asker, kadın çocuk demeden insanların üzerine 390 bin ton bomba attınız? TSK böyle bir şey yapmadı ki.

Türkiye''de son yıllarda çok tartışılan bir konu olan kadına uygulanan şiddet raporda yer buldu.

> Ancak konunun sadece şiddetle sınırlı kalması tartışmalara neden olmaz mı? Raporda kadına karşı şiddet fazla deniyor ama okula gitmeyen kızlarla ilgili tek bir madde bulamıyorsunuz.

> Bu konuda bir katkıları yok, bir tavsiyeleri yok. İmam nikahıyla zaten evli olan bir adamla nikahlanarak ikinci sınıf vatandaş durumuna düşürülen kadınlarla ilgili bir madde yok. Birden çok evliliğe her hangi bir koruma tedbiri yok.

Kadınlarımızın ekonomik şartlarının iyileşmesi için herhangi bir teşvik maddesi yok.

Köye dönüş ile ilgili hükümlere ne diyorsunuz? Köye dönüşle ilgili sorunları çözün diye bir ifadede raporda yer alıyor.

Ancak köye dönüşün önündeki engel Türkiye Cumhuriyeti devleti değil, aksine PKK örgütünün estirdiği terördür.

PKK hala köylerde mayın döşemektedir. Mayını döşemesi için de mayını batı veriyor. Terörün gerçek sebebi batı.PKK köyleri boşaltıyor ondan sonra da Türkiye Cumhuriyeti Devletine köye dönüş projesini hayata geçiremiyorsunuz diyorlar. Köyleri biz boşaltmadık.

Burada her zaman oynanan oyuna dikkat etmek gerekiyor. İnsanların köye dönememesinin muhatabı da PKK''dır. Avrupa Birliği İlerleme Raporu''nda PKK ile ilgili tek bir madde bulamıyorsunuz.

Kürtlere verdiğiniz haklar yeterli değildir diyorlar. Batıda o kadar çok Afrika kökenli göçmen var. Bunların bir tanesinin bile kendi dilinde eğitim yaptığını bugüne kadar görmedim. Chicago''da nüfusun yarısı Polonyalı. Ancak orada ben hiç Polonya okulu görmedim. Hepsi İngilizce konuşuyor.

Kendi ülkelerinde yapamadıklarını bize yaptırmaya çalışıyorlar.

Avrupa''da hiç Yahudilere doğru düzgün okul açılmış mı ? Hiçbir zaman açmamışlar ve sadece onları öldürmüşlerdir.

> Batı ne bunların hesabını veriyor ne de bunların hatırlanmasını istiyor. Milli Güvenlik Kurulu''na sivil üye atanması Türkiye''nin demokratikleşmesi açısından bir adım olarak mı görülmeli yoksa Türk siyasal geleneğinde bir dönüşüm olarak mı nitelendirilmeli? Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?

> Milli Güvenlik Kurulu''nun yetkilerinin sınırlanmasından da söz ediliyor. Milli Güvenlik Kurulu''nun hiçbir zararı yoktu, ancak bir askerin çekilip bir sivilin atanması bana göre bir ayrımcılıktır.

Böyle bir ayrımcılığa hiç gerek yoktu, yani bir orgeneral Türkiye''nin aleyhine mi çalışacaktı? Burası Devlet Güvenlik Mahkemesi değildi ki askeri üyeyi çekelim yerine bir sivil atayalım.

AB''ye şimdi sormak gerekiyor madem ki Milli Güvenlik kurulu''nda sivilleri istiyorsunuz o zaman niçin Avrupa Ordusu''ndan söz ediyorsunuz.

Ordunun olduğu yerde orduyu idare edecek olan Orgenerale de ihtiyaç vardır.

Bir orgeneral her zaman ordunu başında durmaz sivillerle koordineli olarak Milli Güvenlik Kurulu''nda çok rahat çalışabilirdi. Bu konuda da AB kendi içinde çelişiyor.

Ordusuz ve silahsız bir AB''den söz edilse o zaman ben buna katılırdım.

Bana Avrupa ordusu gerek diyor. Orduyu ''da kuramayınca NATO''dan yardım istiyor. NATO''dan ordu isterken Türk ordusunu da istiyor ancak Türkiye''yi AB''ye tam üye yapmaktan kaçıyor.

NATO aracılığıyla Türkiye''den ordu isteyenler Milli Güvenlik kurulu''ndaki orgenerali istemiyor.

Bu ciddi bir çelişkidir.Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) İç Hizmet Kanunu''nun 35.ve 85-1.maddelerinin değiştirilmesi yönündeki talep son derece tehlikelidir.

Türk Ulusu ve TSK buna müsaade etmez ve etmemelidir.

Dokunulmazlıklar konusunda raporda yer alan ifadelerden kamuoyunun bazı kesimleri tatmin olmamış gibi görünüyor… Dokunulmazlıklar konusuna rapor sadece değiniyor. Çünkü Sayın Başbakan''ın şu anda dokunulmazlıkla ilgili dosyaları var.

Öte yandan 140 tane dosya daha bekliyor.

Bu nedenle raporda dokunulmazlıklarla ilgili olarak kenardan köşeden mesaj veriliyor.

Rapordaki iki nokta çok konuşuluyor.

Bunlardan bir tanesi açık uçlu müzakere bir diğeri de serbest dolaşım hakkının kısıtlanması.

Bunlar diğer ülkelerle müzakerelerde söz konusu olmadı.

Türkiye''ye karşı bu şartların sürülmesi imtiyazlı üyelik konusunu mu gündeme getiriyor? Türkiye''nin Avrupa Birliği sürecinin adım adım teslimiyet olarak nitelendirilmesi son derece yerinde bir değerlendirme bence.

Öncelikli olarak bizim için serbest dolaşım gerekiyor.

Çünkü benim çalışanım iş arıyor.

Biz 1965 yılından bu yana işçilerimizi Avrupa''nın çeşitli ülkelerine yolluyorduk.

Eğer üye olursak bu durumdan daha kötü bir durumla karşılaşacağız.

Türkiye eğer serbest dolaşım hakkından yararlanamayacaksa ulusal ve anayasal yapıda verilen bunca ödünün bir anlamı kalır mı ? 1963 yılında Roma Anlaşması''na göre bize verilen hiçbir söz yerine getirilmemiş.

Serbest dolaşım hakkının olmadığı yıllarda 2.5 milyon çalışanımız Avrupa ülkelerine gitmiş, orada çalışmış.

Şimdi diyorlar ki "Biz sizden çalışan istemiyoruz" O zaman Avrupa Birliği''nin bizim için ne anlamı kalır ? Müzakere tarihi ile ilgili olarak raporda açık uçluluktan bahsedilmekte.

Ancak bizim yöneticilerimiz müzakere tarihini kesinlikle aldıklarını söylüyorlar.

Her başlayan şeyin bir sonu olur.

Buradaki son tam üyeliktir.

Ancak tam üyelikle ilgili net cümleler yok.

Başbakan ise bunu kabul etmiyor.

Ekonomik sorunlar nedeniyle Türkiye''de çalışanlar düşük ücretlerle de olsa AB ülkelerinde çalışmaya hazır.

Ancak bizi hala istemiyorlar.

Hala 2007 - 2013 bütçesinde Türkiye''ye herhangi bir ödenek payı ayrılmamış.

2004 yılında Türkiye''ye tam üyelik müzakere tarihi verileceği belliyken bütçe hazırlanırken Türkiye için ödenek ayrılmaması AB''nin gerçek niyetini ortaya koymuyor.

Bir de denetleme sorunu var.

Türkiye için 31 dosya üzerinden denetleme yapılacak.

Bu da diğer ülkelerde yok.

Bu ne anlama geliyor sizce Başbakan''ın kendisinin de üzüldüğünü ifade ettiği denetleme meselesi de raporda ayrıntılı olarak yer alıyor.

Reformların hepsi teker teker denetlenecek.

25 ülkeden üyeler buna Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi de dahil gelip Türkiye''de reformların uygulanıp uygulanmadığını kontrol edecek.

Müzakerenin 31 bölümünü tek tek komisyonlar denetleyecek, yasalara ve uygulamalara uygunluk yerinde denetlenmiş olacak.

Verheugen gibi gelip Leyla Zana''ya sarılacaklar.

Burada şu noktaya dikkat çekmek istiyorum.

Verheugen''ın Diyarbakır ziyaretinde yaşlı bir kadın onu bir halt zannedip elini öptü.

Verheugen ise kadının öptüğü elini pantolonuna silerek temizledi.

Artık gerisini siz düşünün.

Zana''ya 40 yıllık dostuymuş gibi sarılıyor.

Şimdi bu zihniyet Türkiye Cumhuriyeti''ni tıpkı Osmanlı''daki Duyun-u Umumiye döneminde olduğu gibi denetleyecek.

Bu denetleme meselesi çok ağır.

Bu denetlemeler sonunda 50 yıldır NATO üyesi olan, ulusal bağımsızlık savaşı vererek laik, demokratik cumhuriyeti kurmuş olan bir ülkeyi Avrupa Birliği''ne almıyorum diyebilecekler.

Burası bir aşiret devleti mi ? Bu üyeliğin askıya alınması meselesini hükümet nasıl kabul etti anlamış değilim.

Avrupa Birliği''ni hedef olarak kabul etmiş bir ülkeye böyle davranılması hiç doğru değil.

Hala 10 - 15 yıllık müzakere sürecinden bahsediliyor.

Bu süreçte en azından bundan sonra ulusal onurumuza herhangi bir leke düşmemeli.

Yani Türkiye Cumhuriyeti parçalanmamalı, bölünmemeli.

Bunun için gerekli tedbirler süratle alınmalı.

İnsan Hakları İhlali konusunda ne diyorsunuz.

Türkiye''de Temel Hak ve Özgürlükler noktasında ciddi sıkıntıların bulunduğundan söz ediliyor raporda.

Durum ülkemiz açısından bu kadar olumsuz mu? İlerleme Raporu''nda dikkat çeken bir başka konu da önlenemeyen İnsan hakları ihlali.

Türkiye Cumhuriyeti''nde önlenemeyen insan hakları ihlali ne olabilir ? Türkiye''de böyle bir şey yok.

Ben bunu anlamakta zorlanıyorum.

Ne olacak ki ? Güneydoğu''daki insanlarımız devlete baş mı kaldıracak ? Devlete baş kaldırtılacak, Şeyh Sait isyanında olduğu gibi insanlarımız kışkırtılacak.

Türkiye Cumhuriyeti devleti böyle bir durumda "Durun, yapmayın " diyecek.

Bunun adı da insan hakları ihlali olacak.

Böyle bir şey olmaz.

Temel Hak ve Özgürlüklerin ihlali ve sistematik işkence konuları da raporda sık sık geçiyor.

Sistematik işkence Türkiye''de yok.

Türkiye''de eğitim eksikliğinden dolayı güvenlik kuvvetlerinde birtakım uygulamalara rastlanıyor olabilir.

Bunun da asgariye indiğini ben biliyorum.

Temel hak ve özgürlükleri de anlamıyorum.

Yani Türkiye''de insanlar istediği gibi işine gücüne gidemiyor mu ? İnsanlar kendi ana dilleriyle evlerinde konuşamıyor mu ? Türkiye Cumhuriyeti''ndeki bütün insanlar, Hakkari''den Edirne''ye kadar 1.sınıf insan değil mi ? İstanbul''un bir çok işyerinde Güneydoğulu vatandaşlarımız çalışıyor, bir çoğu da iş sahibi.

İtiraz eden yok.

Bunların hepsi yalan.

Olmayan bir şeyi rapora almaları iftiradır.

Hükümetin bunu kabul etmemesi lazım.

Aleviler rencide edildi İlerleme Raporunda Türk halkı lehine hiçbir ifade yer almadığının altını çizen Özbek " Alevi vatandaşlarımızın Lozan''a aykırı olarak azınlık ilan edilmeleri Alevileri rencide etmiştir"dedi. Mahalli İdareler Reformu Türkiye''ye ne getirir ne götürür diye sormak istiyorum.

Bu konuda İlerleme raporunda sıkça telaffuz ediliyor? Mahalli İdareler Reformu''nun bir an önce tamamlanmasını istiyorlar.

Mahalli İdareler Reformu Türkiye''nin laik ve ulusal devlet düzenini bozmaya yönelik bir tasarıdır.

Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanı da her fırsatta kaygılarını dile getirdi.

Raporda sürekli Mahalli İdareler reformundan bahsedilirken Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının sağlık hizmetlerinde yaşadığı sorunlardan hiç söz edilmiyor.

Temel eğitimi 11 - 13 yıl olan ülkeler var.

Raporda Türkiye''de temel eğitimin bu standartlara gelmesine yönelik tek bir cümle bulamıyorsunuz.

Bundan da Türk milletinin her zaman cahil kalmasını istediklerini anlıyoruz.

Eğer Mahalli İdareler Yasa Tasarısı çıkarsa o zaman devlet kırsal kesime rahat müdahale edemez.

Bunun sonucunda da aşiretler ya da tarikatlar bölgede etkinliği ele geçirirler.

Türkiye''nin özellikle doğu bölgelerinde Avrupa Birliği ülkelerindeki alt yapı olmadığı için Mahalli İdareler Yasa Tasarısı ile bu bölgelerin ayrılıkçı bir yapıya kavuşturulması için zemin hazırlanmak isteniyor.

Daha önce hiç gündemde olmayan Kürtlerin ve Alevilerin azınlık statüsünde olmaları gündeme getirildi.

Ancak hem Alevi hem de Kürt vatandaşlarımız azınlık olmadıklarını söylüyorlar.

Peki bu azınlık tanımını ve kavramını neye göre rapora koyuyorsunuz, kriterleriniz neler.

Burada kriterler açık.

İlk olarak AB''nin Türkiye üzerindeki amaçlarına ulaşmasına yönelik bir takım kriterler getiriliyor.

Öte yandan terör örgütlerine göre düzenlenmiş bir takım standartlardan bahsedilebilir.

İlerleme Raporunun üç başlı olduğundan söz edebiliriz, birincisi AKP''nin istediği konular, terör örgütlerinin istediği konular ve AB''nin Türkiye için planladığı konular.

Türk halkı için doğru dürüst olan hiçbir şey görmedim raporda.

Kürtler azınlıktır denmesi öte yandan Lozan Antlaşması''na da aykırıdır.

Alevilere dini azınlık denmesi de ki bunların daha sonra rapordan çıkarıldığı söylendi ama Alevi vatandaşlarımızı rencide etmiştir.

Kaynak: Yeniçağ Gazetesi

ani