BIST 10.644
DOLAR 32,23
EURO 35,09
ALTIN 2.502,97

Ölüm tehditleri alan Diyarbakırlı Umut Nimet Ataş ile 'Özel Röportaj'

Ak Parti iktidarı döneminde terör örgütüne katılım sıfıra düştü, gençler ellerinde roket yerine raketler ile tanıştı. Gerçek özgürlüğün terör örgütü PKK’nın olmadığı yarınlar ile tadılacağı hakikati ortaya çıktı. Seçim öncesi terör örgütlerinin muhalefete açık ve somut desteği, muhalefetin kazanması durumunda ben de; bu huzur ve güven ortamının kaybolacağı endişesi uyandırmıştı. Bu durumları göz önünde bulundurarak Ak Parti iktidarının seçimi kaybetmemesi için büyük bir emek ve çaba sarf ettim.

Kemal Kılıçdaroğlu, Oğuzhan Uğur'un 'Mevzular Açık Mikrofon/Seçim 2023' programına konuk olmuş sen de Kılıçdaroğlu'na sorularını yöneltmiştin. Orada dedin ki: "Diyarbakır'da huzurun, istikrarın ve güven ortamının zedelenmesinden endişe ettiğimden dolayı AK Parti'ye dört elle sarıldım." Merak ettiğim şu; Ak Parti'nin kapısından içeriye dahi girmemiş bir genç bu kanıya nerden ve nasıl ulaştı?

-UMUT: Çocukluğu Diyarbakır'da geçmiş biri olarak son 7 yıl öncesine kadar aklımda kalan cümlelerden biri de saat 18:00 olmadan annelerin endişe içinde camdan haykırarak ‘’ oğlum içeri gelin başınıza bir iş gelmesin ‘’ demesiydi. Çünkü sokaklar korku, çatışma ve patlayan bomba sesleri ile doluydu. Hemen hemen her gün mahallelere cenazeler geliyordu. O sokaklarda huzur içinde gezmek neredeyse imkansızdı. Sosyal sorumluluk alanları sadece Büyükşehir Belediyesi'ne ait belli başlı kültür merkezlerinde söz konusuydu. Tabi bunların derin altyapısına inince buralarda amacın; sosyal sorumluluk projeleri olmadığı, örgütsel doküman ve ideolojik eğitim vermek üzere buraların kurulduğu hakikati karşımıza çıkıyordu. Allah'a hamdolsun atanan Başkan Vekilleri sonrası hemen hemen her mahalle olimpik yüzme havuzlarına gençlik merkezlerine ve akabinde sosyal ve kültürel çalışmaların yapıldığı Kültür evlerine kavuştu. Daha öncesinde bölge gençleri bir onbaşı görünce bacakları titrerken, Diyarbakırlı gençler; mahalle arasında çayını yudumlarken, ülkenin içişleri Bakanıyla karşı karşıya gelebildi. Çatışma korku ve bomba sesleri ile anılan sur sokakları artık dünyaca ünlü sanatçıların sahne aldığı kültürel ve sanatsal festivallere ev sahipliği yapmaya başladı. Her gün onlarca cenazenin geldiği sokaklar artık gençler için saat ayırmaksızın eğlence, gezi ve yaşam alanlarına dönüştü. İşte bütün bu değişimler Ak Parti iktidarının terörle mücadeledeki kararlılığının kazanımlarıydı. Ak Parti iktidarı öncesi terör örgütüne katılımın ne denli yüksek olduğunu ve gençlerin saçma politik ve faşizan zihniyetler tarafından bilinçli olarak terör örgütlerinin tuzağına düşürüldüğünü, zerre düşünme yetisi bulunan herkes idrak edebilir. İşte Ak Parti iktidarı döneminde terör örgütüne katılım sıfıra düştü ve gençler ellerinde roket yerine raketler ile tanıştı. Gerçek özgürlüğün terör örgütü PKK’nın olmadığı yarınlar ile tadılacağı hakikati ortaya çıktı. Seçim öncesi terör örgütlerinin muhalefete açık ve somut desteği, muhalefet lehine destek çağrıları, muhalefetin kazanması durumunda ben de; bu huzur ve güven ortamının kaybolacağı endişesi uyandırmıştı. Bütün bu durumları göz önünde bulundurarak Ak Parti iktidarının seçimi kaybetmemesi için büyük bir emek ve çaba sarf ettim. Ayrıca programda "teşkilatlarından içeri girmediğim" cümlem çarpıtılarak sanki Ak Partili kimseyi tanımıyormuşum gibi bir algı yaratıldı. Bu cümleden kast ettiğim Ak Parti'nin resmi bir üyesi olmadığım ama Sayın Kılıçdaroğlu'na da söyledigim üzere bölgemin kazanımlarını göz önünde bulundurarak Ak Parti'nin bir gönüllüsü olarak muhalefet grubu ve onlara destek çağrısı yapan terör ittifaklarına karşı Sayın Cumhurbaşkanımızı desteklediğim hakikatidir.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun verdiği cevaplar seni tatmin etti mi?

-UMUT: Bu sorunuza bir soruyla karşılık vereceğim. Siyasi hayatı boyunca; bölücü terör örgütlerinin sözcülüğünü yapmış, avukatlığı boyunca terörist cenaze evinden çıkmamış, zaman zaman PKK terör örgütünün televizyonlarına katılmış, ve PKK’lı teröristlerin "kardeşim" diye söz ettiği Sezgin Tanrıkulu’na vatan evladı ve terörle mücadele etmiş diyen bir adamın verdiği cevap bir vatan severi ne kadar tatmin edebilir? Ya da dün televizyonlarda "YPG terör örgütü değil!" diye çağrılarda bulunan, programda ise; "öyle bir şey demedim!" diyerek dün söylediğini bugün inkar eden bir siyasinin verdiği cevaplar sizi ne kadar tatmin edebilir? Kısacası ben sorduğum sorulara verilen cevaplar başta olmak üzere salon içerisinde sorulan sorulara verilen hiçbir cevabın tatmin edici olmadığını düşünenlerdenim.

Program sonrasında 'tehditler' aldığını biliyorum. Sorduğun sorularla yılanın deliğine adeta el uzatmış oldun. Aldığın tehditlerin kaynağı olarak kimi ya da kimleri görüyorsun?  

-UMUT: En başta Canan Kaftancıoğlu‘nun Sakine Cansız güzellemesini örtbas etmek için; o sorduğum sorulardan rahatsız olan, beni üç kuruşluk gazetelerinde manşete taşıyarak hakaret eden, Cumhuriyet gazetesi ve diğer paçavraları bu tehditlerin en büyük kaynağı oldu. Hakikat herkes tarafından bilinmeli. Evet sorduğum sorular en başta PKK’lı teröristler olmak üzere, onların her gün sırtını sıvazladığı içimizdeki vatan hainlerini de rahatsız etmişti. Verdiğim bu rahatsızlıktan dolayı her gün Allah’a hamd ediyorum.

Diyarbakır'a kadar gidip de orada evlat nöbeti tutan anneleri ziyaret etmeyip üstüne bir de kaldığı otelin lobisine çağıran Kemal Kılıçdaroğlu, aynı zamanda; Annelerin gelmeyeceğini söylemek üzere giden Babalara kumpas kurarak, ayağına gelmişler gibi gösterdi. Bu ziyareti yapmaktan neden kaçındı ve neden böyle illegal bir yola başvurdu? 

-UMUT: Kemal Kılıçdaroğlu’nun o anneleri ziyaret etmeyeceğini adım gibi biliyordum. Çünkü Kılıçdaroğlu'nun anneleri ziyaret etmesi; her gün mağaralarından kendisine destek çağrısında bulunan Karayılan ve yanındaki şarlatanlar başta olmak üzere kapalı kapılar ardında kirli pazarlıklar yaptığı ve bu kirli pazarlıkların seçim sonrası ortaya çıktığı HDP'lileri rahatsız edecekti. Çünkü bu annelerin evlatları Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasi ortağı olan HDP parti binalarından Kandil'e gönderildi. Böyle bir ortamda Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu anneleri ziyaret etmeyeceği açık ve net bir durumdu. Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır annelerine kurduğu kumpasın nedeni ise; "bakın biz ziyaret ettik" algısı oluşturarak yüreği yanan, teröre isyan eden annelere karşı insanları yanıltma çabasıydı ama Allah oyun kuranların en hayırlısıdır. Kılıçdaroğlu’nun ve saz arkadaşlarının kurduğu oyunlar çabuk bozuldu.

Diyarbakır'da evlat nöbeti tutan annelerin bu onurlu bekleyişleri hakkında ne düşünüyor bu hasreti nasıl yorumluyorsun?

-UMUT: Diyarbakır annelerini yakinen tanıyorum ve çeşitli dönemlerde kendilerine gönüllü olarak destek veren bir Diyarbakır evladıyım. Herkesin bilmesi gereken hakikat şudur ki; Diyarbakır anneleri Kürt halkı adına biz Kürt gençlerinin ve Kürt erkeklerinin ortaya koyamadığı cesareti, adamlığı, dik duruşu ortaya koyarak; bölücü terör üstü PKK’ya baş kaldırmıştır. Bu anneler yalnızca kendi çocuklarını değil Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bütün evlatlarının geleceği için, terörün olmadığı yarınlar için mücadele etmektedir. Silahsız ve onurlu bir şekilde, eli kanlı silahlı terör örgütüne baş kaldıran bu anneler, girdikleri bu savaşta terör örgütüne hergün büyük kayıplar yaşatmaktadır. Vatanını, milletini seven herkesin, eli öpülesi bu annelerin bu onurlu mücadelesini desteklemesi en büyük çağrımızdır. Ayrıca bir müjde de bizler verelim "300 kadar gönüllü Kürt genci bir araya geldik, tıpkı Diyarbakır anneleri gibi bizlerde Türkiye’nin evlatları olarak sokak sokak, mahalle mahalle gezerek, terör örgütü PKK’nın kirli yüzünü anlatıyoruz." Yaşadığımız coğrafyada, bu çalışmayı yürütmenin ağır bedeller ödeteceğini bildiğimiz için bu gönüllü çalışmamızı gizlilik ve kararlılık ile yürütüyoruz. Sizlerin televizyonlarda izlediği istihbarata dayalı operasyonların arkasındaki istihbaratın Kürt gençleri olduğunu ve Kürt gençlerin terör örgütü PKK’ya karşı artık isyan ettiğini kamuoyunun bilmesi gerekmektedir. Allah Vatanı, milleti ve bayrağı için mücadele eden başta kolluk kuvvetlerimizin akabinde görünmeyen bütün kahramanlarımızın yardımcısı olsun.

PKK tarafından açıkça desteklenen HDP'nin (YSP) TBMM'de, Gazi Meclisimizde olması doğru mu sence? 

-UMUT: Dünya üzerinde hiçbir devlet; kendisine kurşun sıkan, teröristlerin sözcülüğünü yapan şahısları parlamentosunda barındırmaz! Dünya üzerinde hiçbir devlet; kendi hazinesiyle kendisine kurşun sıkanı beslemez! Dünya üzerinde hiçbir parlamentoda; o parlamentonun temsil ettiği milletin evlatlarına kurşun sıkan terör örgütü liderine "sayın" diye hitap edilmemiştir! Dünya üzerinde hiçbir parlamenterin makam aracında terörist yakalanmamıştır! Ama maalesef Türkiye kendi eliyle, kendi hazinesi ile, kendi imkanlarıyla parlamentosunda; kendisine ihanet eden, devletin milli birlik ve beraberliğinden rahatsız olan bu adamları beslemektedir. Şahsi kanaatim odur ki; Anayasa Mahkemesi ve benzeri oluşumlar ivedi şekilde toplanmalı. Hastaneye temizlik personeli alınırken yürütülen güvenlik soruşturması uygulaması, hazinenin teslim edildiği milletvekilleri içinde devreye sokulmalı. Acil ve ivedi şekilde terör örgütleriyle ilişkisi resmi belgeler ile ortaya çıkmış bu yapının bir daha açılmamak üzere kapatılması milletimizin vicdanını rahatlatmak açısından önemli bir adım olacaktır. Diyarbakırlı Umut olarak mitinglerinde "PKK halktır halk burada!" sloganları atanların, bırakın parlamentoda olması sokaklarımızda dolaşması bile beni rahatsız etmektedir.

Yerel seçimler yaklaşıyor, bu zorlu ve kritik süreçte Ak Parti ve politikalarını nasıl değerlendirirsin? Kazanımları kaybetmemek için nasıl bir yol izlenmeli?

-UMUT: Aldığım bir karardan dolayı yerel seçimlerde ve yerel seçimler sonrası siyasi hiçbir konuda konuşmayacağım. Nedeni şudur; terör örgütlerine karşı korkak duruşlarını eleştirdiğim CHP'li siyasiler gibi maalesef bu konuda çekingen kalan Ak Partili yerel yöneticiler de var. Örnek verecek olursam 3 dönemdir Belediye Başkanlığı yapan doğunun Ak Partili bir Belediye Başkanını takip ediyorum. Bir kere HDP ve PKK terör örgütünün kirli yüzünü anlatamamış, Vekil atanmış ama gidip de vatandaşa neden bu "Başkan Vekili atanmış?" anlatamayan, Ak Partili İl Başkanları var. Ne demek istediğimi anlamak istiyorsanız Doğu ve Güneydoğulu bazı Belediye Başkanları ve Milletvekillerinin sosyal medya hesaplarını inceleyin. Doğuda siyaset yapacaksınız; rakibiniz HDP, düşmanınız ise PKK olacak! Ama vatandaşa bunların kirli yüzünü anlatamayacaksınız! Siyaset insan kazanma sanatı ise ve siyasetçi insan kazanmak zorunda ise; rakibinizin açığını anlatamıyorsanız demek ki derdiniz dava, vatan ve benzeri hiçbir şey değil! Derdiniz, birilerinin karizması sayesinde elde ettiğiniz makamları korumaktır! İşte bütün bunlara olan sitemim, ben de susmam gerektiği kanaati oluşturdu.

Hedeflerin neler ve bu hedeflerini gerçekleştirmek için nasıl bir yol izliyorsun? 

-UMUT: En büyük hedefim ve hayalim 'kirlenmemek!' Ömrümün tamamını bu doğrultuda yaşamaya adadım. İyi bir makam, iyi bir gelir, yüksek yerler insan istedikten sonra nasip olan şeyler ama kirlenmemek, temiz kalmayı başarabilmek her babayiğidin harcı değil! Rabbimden tek temennim temiz kalmayı başarabilmek. Mesleki anlamda ise; en büyük hayalim Hukuk Fakültesi okuyabilmekti. Bunun için elimde kağıt kalem vakit buldukça ders çalışmak için gayret ettim. Yaşadığım coğrafya içinde, bulunduğum ekonomik konjonktür ve ailevi durumum maalesef bu hayalimi gerçekleştiremeyeceğimi bana gösterdi. İyi ya da kötü hamdolsun bir gelirim var. Allah namerde muhtaç etmesin gerisi önemsiz. Yaşadığım coğrafya ile alakalı en büyük hedefim ise; terör örgütü PKK’nın olmadığı yarı yarınları görebilmek. Sosyal medyada, normal hayatımda mücadele ederek; belki bu hayalin gerçekleşmesinde ufak olsa bir katkım olur niyetiyle ayakta durmaya çalışıyorum.

Z kuşağı (!) olarak adlandırılan ve akımların ardından sürüklenen gençlere vermek istediğin bir mesaj var mı?

-UMUT: Z kuşağı diye bir tabiri gençliğe hakaret sayıyorum. Nedenini soracak olursanız; bu ülkede soruları çalarak milyonlarca gencin hayalini çöpe atanlar gençler değildi! Bu Ordu’nun uçaklarını kaldırarak, bu milletin evlatlarını şehit edenler gençler değildi! Torpil yaparak, adam kayırıp kul hakkına girenler gençler değildi! Bana göre bugün yönetemeyen büyükler yarın sorumluluğunu ve yaptıkları hataların faturalarını, bu tür saçma tabirleri ortaya atarak gençliğe yükleme çabası içerisindeler. Bir genç abileri olarak kardeşlerime söyleyeceğim şudur ki; Sevgili kardeşlerim, unutmayınız ki; Allah nasip etmediği hiçbir şeyi hayal ettirmez. Hayal kurun ve hayallerinizin gerçekleşmesi için hayallerinizin önündeki manileri kaldırmak adına çaba sarf edin. Göreceksiniz ki hayalleriniz kendiliğinden gerçekleşecek. Ve benim siz gençlerden en büyük ricam; Allah rızası için takdir etme özürlü olmayın. Hangi görüş, hangi makam, hangi mevkide olurlarsa olsunlar, başarılı çalışmaları var ise insanları takdir edin. Takdir etme duygusu sizi küçültmez, yüreğinizin yüceliğini herkese göstermeniz bilakis sizi büyütür.

Bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum Umut kardeşim, yüreğine sağlık.

Ben teşekkür ederim Ayşegül Hanım. Saygılarımı sunuyorum.