BIST 9.548
DOLAR 32,52
EURO 34,58
ALTIN 2.492,38
HABER /  GÜNCEL

Öcalan'dan yol haritasını devlet istedi!

PKK terör örgütünün Avrupa yöneticilerinden Zübeyir Aydar Öcalan'ın Kandil'e gönderdiği mektubun içeriğini anlattı.

Abone ol

Milliyet gazetesi yazarı Aslı Aydıntaşbaş devletin bilgisi dahilinde Öcalan’ın mektubunu Kandil’e ulaştıran PKK terör örgütünün Avrupa’daki yöneticilerinden Zübeyir Aydar’la görüştü. Aydar mektubun içeriğini ve PKK'nın taleplerini anlattı.

İşte açıklamalarından ilginç bölümler:

MÜZAKERE DEĞİL DİYALOG SÜRECİNDEYİZ: Devlette “Bu iş böyle gitmiyor buna farklı çözüm bulmak lazım” gibi bir anlayış var. Referandum öncesi İmralı’da diyalog hızlandı ve eylemsizlik süreci uzatıldı. Bütün bunlar bizim açımızdan bir barış arayışıdır. Örgüt kendisini hazırlıyor. Ama asıl önemli olan devletteki değişim ve arayış.

Tümden silahları susturduk (eylemsizlikten söz ediyor), bu konuda kitlelerimizi, kadrolarımızı eğitiyoruz. Bir yol haritası yapıp verdik devlete. Ama henüz devletin yol haritasını görmedik. Şu anda diyalog havasında olması, başkanımıza heyetlerin gidip görüşmesi çok önemli ve bunları küçümsemiyoruz. Fakat henüz tam bir müzakere aşaması, “bu işten artık geri dönüşü yok” gibi anlatabileceğimiz bir durumda değiliz.

SİLAH BIRAKSAK KİMSE DİNLEMEZ: Kürt tarafı siyasi bir çözüme hazır. Ama Türkiye’de “silahlı mücadele dönemi geçti” diye bir atmosfer yaratılmaya çalışılıyor. Silahlı mücadele dönemi geçmedi. Silah bizde bir savunma aracı. Bu çözümde son madde olarak ele alınacak şey. Hepimiz yönetim olarak, “Biz bu işten vazgeçtik silahı bıraktık” desek, karşılığında bir şey yoksa kimse dinlemez. Biz ancak temel meselelerde taviz vermemek koşuluyla barışı kitlemize anlatabiliriz.

SİLAH VE AF SON AŞAMA: Türkiye bunu getirip en önde tartışmaya çalışıyor. Bu arabayı atın önüne koymaktır. O yol haritasında silahlı güçlerin ne zaman, nasıl hangi konuma geçeceği ve silahın son şeyinin ne olacağı yönünde bütün detaylarıyla var. Şimdi devlet de bunu müzakere edip ortak bir yol haritası haline getirmesi lazım. Veya bizim yol haritamız üzerinde madde madde tartışıp konuşmalıydık.

YOL HARİTASINI DEVLET İSTEDİ: Direk Başkanımız, “Ben bir yol haritası hazırlayacağım” demedi. Devlet tarafından kendisinden istendi. “Ne istiyorsunuz?” diye soruldu. Biz de bu yüzden her tarafta toplantılar yaptık. Her taraftan görüş aldık, örgüt görüşünü iletti, Türkiye’de aydınlardan, değişik kesimlerde, hatta Talabani ve Barzani’den de görüş alındı. Bunlar avukatlar aracılığıyla başkanımıza iletildi. 156 sayfalık bir sentez hazırladı ve 20 Ağustos 2009’da devlete verdi. Biz eylül ayında elimize geçmesini bekliyorduk ama söz de verilmiş olmasına rağmen maalesef bize verilmedi.

PKK’NIN TEMEL TALEPLERİ: Temel talepler, kabul edilmesi gereken şey, “Bu ülkede Kürtler diye bir halk var, ayrı bir millettir.” Bunun kabul edilmesi gerekir. Anayasa etnisiteye nötr olmalı. Ayrıca anadilde eğitim, kamuda hizmet alma ve verme ve idari değişim (demokratik özerklik)... Bütün kimliklere nötr bir Anayasa olsun.

MÜZAKERE SÜRECİ NASIL GİDİYOR: Başkanımız ‘bir nevi müzakereye geçtik ama henüz tam müzakere değil’ diyor. Amacımız bu işi müzakere seviyesinde tek tek tartışarak sonuçlandırabilmek. Ama mevcut hükümet nasılsa seçimlere kadar eylemsizlik sözü aldım. Zaman kazandım, sonrası Allah kerim, yaklaşımında da olmamalı.Önerilerimiz Türkiye’yi küçültmüyor, büyütüyor. Kimsenin sofrasından bir şey almıyor, hatta eksik olanı tamamlıyor. O zaman o ülkede herkes daha rahat birbiriyle kucaklaşır.

ÖCALAN’IN KARAYILAN’A MEKTUBUNDA NE VAR: Başkanımızın özellikle belirttiği, iki tane komisyonun kurulması: Bir hakikatler ve uzlaşı komisyonun oluşturulması, diğeri de siyasi konuları ele alan Anayasal komisyonun oluşturulması. Bunları gelen heyetle tartıştığını söylüyor. Uzun görüşmelerden sonra birbirimizi daha iyi anlıyoruz, diyor. Mektup hem bize, hem devlet yetkililerine perspektif veriyor. 2011’e kadar görüşmelerin sürmesi lazım, beklemek olmaz. Seçimlere kadar bu işin perde arkası altyapısının hazırlanıp, seçimlerden sonra bunların pratikleştirilmesi lazım.