BIST 10.046
DOLAR 32,52
EURO 34,76
ALTIN 2.403,03
HABER /  POLİTİKA

Obama ile Erdoğan'ın arası kötü mü?

Obama Erdoğan için 'olağanüstü bir dost ve ortak' diyordu. Peki ilişkilerde ne değişti? Gezi'den önce ve sonra...

Abone ol

İNTERNET HABER - Obama'nın iktidara geldiğinde seçtiği yol haritasının en kritik noktasındaydı Türkiye... Ilımlı İslam profili ile ABD başkanının İslam ülkeleri ile yapmak istediği yeni başlangıca örnek teşkil ediyordu.

Nihayetinde Obama ilk yurt dışı gezisini Türkiye'ye yaparak bunu ortaya koydu. Erdoğan ile çok iyi anlaştılar, müttefikin ötesinde "dost" fotoğrafları verdiler.

Peki ne oldu da araya soğukluk girdi? Ya da şöyle soralım Erdoğan'ın İsrail'e yönelik "ikinci one minut" çıkışı Beyaz Saray'dan niye böyle sert tepki gördü, niye 'kuvvetli kınama' aldı?

'in köşesinden bu sorulara yanıt veren bir analizi dikkatinize sunacağız.

Obama - Erdoğan ilişkisinin dünü;

ABD Başkanı Barack Obama bundan yaklaşık 5 yıl önce göreve başladığında dış politikasındaki en önemli hedeflerden biri, Haziran 2009’daki ünlü Kahire konuşmasının da sembolize ettiği gibi ABD ile İslam dünyası arasında yeni bir başlangıç yapmaktı. (...) Obama’nın 2009 Ocak ayında Beyaz Saray’a ayak bastıktan sonra ilk Atlantik ötesi gezisi için Nisan 2009’da Türkiye’yi seçmesi ve Ankara’ya gelip Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğine kuvvetli bir destek vermesi, bu politikanın altyapısını oluşturma yönündeki ilk stratejik adımlardan biriydi.

FLÖRT DÖNEMİ

Sonraki dönemde, iki lider arasında şahsi düzeydeki sıcaklıkla da perçinlenen son derece yakın bir çalışma ilişkisinin şekillendiğine tanık olduk. Dokusu Beyaz Saray ziyaretleri, uluslararası toplantılardaki buluşmalar, sıkça yapılan telefon konuşmalarıyla örülen bu kuvvetli işbirliği, Türkiye ile ABD arasındaki ilişkinin ana ağırlık eksenini oluşturdu.

OBAMA'NIN ERDOĞAN İÇİN 'OLAĞANÜSTÜ DOST' DEDİĞİ GÜNLER

İki lider sonuçta o kadar yakınlaştı ki, 2010 Haziran ayında BM Güvenlik Konseyi’nde İran’ın nükleer programıyla ilgili oylamada Türkiye’nin ABD’nin değil İran’ın yanında oy kullanmasının yol açtığı kriz bile fazla bir hasara yol açmadan kısa zamanda atlatılabildi. Obama, Erdoğan’ı kendi ifadesiyle “Olağanüstü bir dost ve ortak” olarak görüyordu. Geçen yıl Time dergisine verdiği bir mülakatta “kendisini özellikle yakın hissettiği beş uluslararası lider” arasında Erdoğan’ın da adını saydı ABD Başkanı.

ÇOK AZ LİDERE UYGULANAN KARŞILAMA
   
Obama’nın Erdoğan’a verdiği değerin zirve noktası, geçen mayıs ayında Beyaz Saray’da kendisini çok az dünya liderine gösterilen istisnai bir protokolle ağırlaması oldu. Obama ve Erdoğan’ın 16 Mayıs’ta Gül Bahçesi’nde deniz piyadelerinin tuttuğu şemsiyelerin altında kendilerini yağmurdan korumaya çalışırken verdikleri fotoğraf, bütün dünyaya çok özel bir dostluğun ilanıydı.

şemsiye-obama-erdoğan_gül-bahçesi.jpg

NE OLDU DA OBAMA DEĞİŞTİ?

Gelgelelim Erdoğan, yaklaşık 3 ay kadar sonra aynı Beyaz Saray’ın batı yakasındaki basın odasında Obama’nın bir sözcüsü tarafından yapılan ve doğrudan kendisini hedef alan bir “kuvvetli kınama” açıklamasının muhatabı oldu. Beyaz Saray’ın özenli çizgisine ne olmuştu?

Bu açıklama şu soruları da beraberinde getirdi: 16 Mayıs’ta Gül Bahçesi’ndeki sıcak görüntüye karşılık aslında dipte ters yönde giden akıntılar mı vardı ilişkilerde? Yoksa sorunların hepsi 16 Mayıs’tan sonra mı ortaya çıktı? Türkiye-ABD ilişkilerine Gezi Parkı’nın gölgesinin düştüğü söylenebilir mi? Mısır’daki darbe, bu ilişkileri de mi vurdu? Türkiye’nin Suriye’deki kökten dinci gruplara verdiği destek ABD ile ilişkilerde bir anlaşmazlık konusu mu? Erdoğan’ın son dönemdeki Batı karşıtı söylemi gelinen noktada bir faktör olabilir mi?
Ya da bütün bu faktörlerin hepsi buluşup bir “kritik yoğunluğa” mı ulaştı?