BIST 10.719
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.499,13
HABER /  POLİTİKA

Mumcu Özalı anlattı

Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, partisinin grup toplantısında merhum Özal'ı anlattı.

Abone ol

Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, ''Özal'ı geri getiremeyiz ama milletin onda bulduğu ne varsa onları geri getirmek, ihya etmek, yarım kalanları tamamlamak, bıraktığı yerden ileri götürmek, bizim boynumuzun borcudur'' dedi.

Anavatan Partisi Grup Toplantısı'na, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümünün 13. yılı nedeniyle 1 dakikalık saygı duruşuyla başlandı. Özal'ı anarken genellikle ''cumhurbaşkanı'' unvanının kullanıldığına dikkati çeken Mumcu, büyük devlet adamlarının, ''toplumun hafızasında bıraktığı tortularla, izlerle, nam ve şöhretleriyle anıldıklarını'' ifade etti.

''Tonton Amcamız'' diye söz ettiği Özal'ın mirasının etrafında tartışmalar yaşandığını anımsatan Erkan Mumcu, ''Özal'ın mirasının özel sahibi yoktur; ne eşi, ne çocukları, ne yakınları, ne partisi, ne de başka bir kimse, onun mirasının sahibi değildir. Devlet adamlarının üzerinde biriken değerler, kişilerin şahsi mülkiyeti değil, milletin malıdır. Siyasetçide biriken tecrübe, akıl, görgü dahi siyasetçinin şahsi malı değildir. Onun için bu miras tartışması, bence gülünç bir tartışmadır'' diye konuştu.

''BOYNUMUZUN BORCUDUR''

Turgut Özal'a fahri doktora verilmesi sırasında giydirilen cübbeyle çekilen fotoğrafların dağıtılıp ''papaz oldu'' diyerek yapılan propagandaları unutmadıklarını anlatan Mumcu, ''Propaganda yapanlar, kamu vicdanında tahakkuk eden hak karşısında boyun eğmek zorunda kalmışlardır'' dedi.

Erkan Mumcu, 1980 yılında Anavatan Partisi'ni eleştirenlerin, parti programlarını Anavatan Partisi'nin programına benzettiklerini söyledi. Mumcu, partilerinin 1988 yılındaki kongresinde Özal'ın, ''Siyaset tarlasında derin izler vardı. Bu tarlayı yeniden sürüp, derin izleri kaldıran siyaset yürüttük'' sözlerinin bugün daha iyi anlaşıldığına dikkati çekti.

''En iyi makam, milletin gönlünde, kalbinde, vicdanında yer edinmektir'' diyen Mumcu, ''Yüzlerce, binlerce devlet adamı geldi geçti. Birileri çok özel anılıyorsa, 13 yıl geçtikten sonra daha iyi anlaşılıyorsa ibret almak lazım. Bunun nedeni, toplum hayatında izler bırakmış olmasıdır. Onun hatırasında bugüne taşıyacak ne var ona bakalım. Özal'ı geri getiremeyiz ama milletin onda bulduğu ne varsa onları geri getirmek, ihya etmek, yarım kalanları tamamlamak,  bıraktığı yerden ileri götürmek bizim boynumuzun borcudur'' diye konuştu.

''DİNDAR, SİVİL, DEMOKRAT CUMHURBAŞKANI''

Mumcu, Turgut Özal'ın, milyonlarca kişinin gözyaşıyla toprağa verildiği gün hatıralarda ''dindar cumhurbaşkanı'', ''sivil cumhurbaşkanı'', ''demokrat cumhurbaşkanı'' yazılı 3 pankart kaldığını söyledi.

''Özal dindar mıydı? Emin olun bilmiyorum. Ama milletimiz için böyleydi'' diyen Mumcu, şöyle devam etti:

''Kendi dindarlığını bağıran siyasetçilere bunu yakıştıramayan millet, arada bir cumaya giden Özal'ı niye böyle kabul etmişti. Özal'ın, milletin değerleriyle bir derdi yoktu. Türk Milleti, Batılılaşma sürecine girdiğinden beri kendini beğenmeyen siyaset adamlarından o kadar bunalmıştı ki kendisiyle has evlat gibi kucaklaşan birine bu sıfatı veriyordu. Din ve dindarlığın siyasete malzeme kılındığı bir dönemde bunu iyi anlamalıyız. Özal, milli inançlara, değerlere, özgür yaşama imkanı sunacak liderlik vizyonuna sahip olduğu için dindar, sivil, demokrat olarak anılıyor.''

Özal'ın, hiç kimsenin talep etme cesaretinde bulunmadığı Ceza Kanunu'ndan 141, 142 ve 163. maddeleri büyük bir cesaretle çıkardığını anlatan Mumcu, ''Vizyonu olan, milletine inanan biri olarak cesaretle yasakları kaldırdı. Ne oldu irtica mı geldi, komünizm mi geldi. Türkiye özgür oldu'' dedi.

Yılda 240 bin turistin geldiği Türkiye'de, Özal sayesinde turist sayısının 6 milyona ulaştığını kaydeden Mumcu, ''Özal'ın mirasına sahip çıkmak, onun kurduğu bu sektörü hedeflediği 21 milyon turiste ulaştırmaktır. 4 yıllık Turizm Bakanlığı görevim süresince, turist sayısını 7.4 milyondan 21 milyona ulaştırdım'' diye konuştu

Özal'ın ''transformasyon, icraat, çağ atlamak, değişim'' gibi kelimeleri sürekli telaffuz ettiğini anımsatan Mumcu, ''Söylediği her sözü hayata geçirdi. Öyle bir hayata geçirdi ki siyah beyaz yaşayan ülkeyi, kendi renkleriyle yaşayan hale getirdi'' dedi.