BIST 10.891
DOLAR 32,94
EURO 35,76
ALTIN 2.529,05

Muhafazakarları kim yoldan çıkardı?

1980 askeri darbesinden sonra Turgut Özal tarafından gerçekleştirilen ekonomik ve politik liberalleşme politikası Türkiye’nin ekonomik anlamda büyümesine imkân tanımasının yanında Türkiye’nin kapitalist-dünya sistemine entegre olmasını sağladı.

Bu politikalar Türkiye’de muhafazakâr kesimin de ekonomik olarak gelişmesine ve kapitalist sisteme entegre olmasına teşvik etti. Refah Partisinin 1994 seçimlerindeki başarısı muhafazakâr kesimin ekonomik olarak gelişmesine ve sosyalleşme sürecine ivme kazandırmasına rağmen 1997 yılında gerçekleşen 28 Şubat süreci muhafazakâr kesimin ekonomik kazanımlarını sınırlandırmıştır.

2002 yılından sonra yine muhafazakâr bir parti olan AK Parti’nin iktidara gelmesi muhafazakâr kesimin çevreden merkeze doğru ilerlemesini sağlamıştır. 1980lerden sonra Türkiye’nin ekonomik liberalleşmesi ve kapitalist-dünya sistemine entegre olması, toplumunda hem kültürel olarak hem de yapısal olarak önemli değişikliklere sebep olmuştur.

Türkiye’nin tüketim toplumuna dönüşmesi ve tüketim kültürünün yaygınlık kazanmaya başlaması en önemli değişikliktir.

Her şey metalaşırken,

Metaların reklamlar ve medya aracılığıyla kültürel değer kazanmaları,

Metaların kültürleşme temayüllerinin ortaya çıkması,

Metaların fiziksel ihtiyaçlardan çok sosyal statü göstergesi olması,

Bu durum bir yandan hayata estetik katarken diğer taraftan tarz ve stilleri ön plana çıkarmaktadır.

Postmodern bir yaklaşımla hayat tarzları ve stilleri tüketim toplumuna dönüşmekte ülkemizdeki muhafazakâr kesim de bu değişimlerden etkilenmektedir. Dini değerleriyle tüketim değerlerini bağdaştırmaya çalışan melez kültürün doğumu muhafazakâr kesim eliyle gerçekleşmiştir.

Muhafazakâr kesim; tüketim toplumu ve oluşan tüketim anlayışının etkisiyle kendine bir hayat tarzı oluşturmaya başlamıştır.

Bu hayat tarzında tesettürün güzellik aksesuarına indirgenmesi,

Tesettüre uygun giyinmekten daha çok şıklık üzerine tercihlerin oluşması,

Tesettürlü pek çok kadının Kuran-ı Kerimde 99 yerde geçen namaz ayetini es geçmesi asla bir tercih olamaz.

İslam’ın 5 şartından biri olan Hac ibadetinin şov turizmine dönüşmesi, Kâbe manzaralı klimalı otel odalarında Kabe’ye tepeden bakarak lattelerini yudumlamaları büyük bir yıkımdır. Oysaki Hz. İbrahim ve Hz. İsmail Kabe’yi bunun için yapmadılar.

Türkiye’nin geçirdiği değişimler, muhafazakâr kesimin dönüşümü ve toplumsal yapıdaki tüketim kültürünün muhafazakâr hayat tarzına olumsuz etkisi bilinçli bir tercihin sonucudur, zorunlu bir tercih değildir.

Bireyin içinde bulunduğu toplumsal yapı düzenli davranışlar sergilemelerini sağlar. Kişinin öznel olarak görünen istekleri ve zevkleri, yani hayat tarzı içinde doğulan ve sosyalleşilen bir hayat tarzı kişinin yapacağı davranış şekillerini ve ihtimallerini belirler.

Bireyin kendine ve davranış seçeneklerine bakış açısını ve yorumlamasını da etkiler.

Kişilerin giyim tarzları, yemek alışkanlıkları, tüketim alışkanlıkları, konuşma tarzları ve düşünme tarzları kişilerin hayat tarzlarının belirleyici unsulardır. Bu unsurlar kişilerin toplumsal pozisyonu sonucunda ortaya çıkar. Muhafazakâr kesimin hayat tarzlarının belirginleşmesinde içinde bulunduğu toplumsal sınıf kadar dindarlık yönelimleri de etkilidir.

Dindarlık yönelimleri de hayat tarzlarının oluşturulmasında önemli etkilere sahiptir. Dini sosyalleşme ve dindarlık yönelimleri bireylerin toplumsal sınıfları kadar giyim tarzlarında, konuşma tarzlarında, tüketim alışkanlıklarında ve düşünme tarzlarında önemli etkilere sahiptir.

Din algıları ve dindarlık şekilleri toplumsal yaşam formlarına göre farklılıklar arz etmektedir. Geleneksel toplumsal yapıdaki dindarlık şekilleriyle modern toplumlardaki dindarlık şekillerinin farklı olması doğaldır. Günümüz insanlarının en temel özelliği ise tüketim toplumunun sadık üyeleri olmalarıdır. Geç kapitalizmin bir sonucu olarak metalar istek değil ihtiyaçmış gibi ifade edilmektedir.

Tüketim kodlarının sosyal statü göstergesi haline gelmesi kültür endüstrisinin temellerini atmıştır. 2000li yıllar ise bu dönüşümün son noktası olarak görülebilir. AK Parti iktidarı muhafazakâr kesimin alım gücü artmıştır. Alım gücü sosyal statü göstergesi olarak görülmüş tüketim kültürüne direnç gösteren muhafazakâr kesim de tüketim toplumuna entegre olarak nesneleşmiştir.

Giyim tarzındaki farklılaşmalar net bir şekilde görülmektedir.

Tesettürün gereğinin yapılması yerine,

Markalaşma ve dini değerlerin ikinci plana itilmesi,

Yüksek bütçeli tatil planlarındaki değişim,

Haremlik-selamlık plaj ve havuz yerine 5 yıldız /7 yıldız otellerin tercih edilmesi muhafazakâr kesiminin tercihlerinin değiştiğini gösteren diğer önemli göstergedir.

Kültür endüstri mi yoksa bilinçli yapılan tercihleri mi muhafazakâr kesimi yoldan çıkarmaktadır.