BIST 10.740
DOLAR 32,21
EURO 35,02
ALTIN 2.499,38
HABER /  GÜNCEL

Mesut Yılmaz'dan ilginç iddia

Eski başbakanlardan Mesut Yılmaz Alman Die Welt gazetesine ilginç açıklamalarda bulundu. Alman eski lideri Helmut Kohl'u eleştiren Yılmaz'ın bir de iddiası vardı.

Abone ol

Eski Başbakan Mesut Yılmaz, Türkiye'nin çok önemli bir stratejik konuma sahip olduğunu, bu nedenle Türkiye olmadan AB'nin global bir güç olamayacağını söyledi. Yılmaz, Alman Die Welt gazetesine verdiği demeçte, Almanya'nın eski Başbakanı Helmut Kohl ile geçen yıl Avusturya'nın Salzburg kentinde bir araya geldiklerini hatırlatarak, şunları söyledi: ''Kohl, AB'nin geleceği konusunda konuştu, ben de Türkiye-AB ilişkileri konusunda konuştum. Ben Türkiye'nin AB için önemini vurguladım, Kohl ise Avrupa'nın sadece Hıristiyan değerleri ile bir geleceği olabileceğini savundu. Görüşleri aktif politikadan ayrıldıktan sonra da değişmemiş gibi görünüyor. Ben zamanında Almanya'nın, Polonya ve Çek Cumhuriyeti'nin üyeliği için yoğun çaba harcamasını, buna karşın Türkiye'yi dışlamasını eleştirmiştim. Çünkü dünya politikası için çok önemli bir rol oynayabilir. Türkiye önemli bir stratejik konumda. Türkiye olmadan AB global bir güç olamaz.'' Yılmaz, tüm göstergelerin 17 Aralık'ta yapılacak AB zirvesinde Türkiye ile üyelik müzakerelerine başlanması kararı alınacağı yönünde olduğunu belirterek, ''Ancak Türkiye bu süreç sonucunda da doğrudan AB üyesi olmayabilir. AB Komisyonu raporunda müzakerelerin ne kadar süreceğine dair bir ibare yok. Ayrıca Türkiye için yerleşim özgürlüğü, tarımın teşviki ve bölgesel farklılıklar konularında ek şartlar getiriliyor. Eğer AB ülkeleri hükümet ve devlet başkanları müzakerelere bu tür kısıtlamalarla başlama kararı alırlarsa süreç Türkiye için büyük hayal kırıklığıyla sonuçlanabilir'' dedi. Yılmaz, kendi hükümeti döneminde neden reformlar yapamadıkları sorusuna karşılık da ''Biz de zamanında cesur adımlar attık. İdam cezasının kaldırılması ve kültürel, etnik hakların sağlanması konularında ön çalışma yaptık. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki hükümet, ceza hukukunu modernleştirdi ve Silahlı Kuvvetlerin sivil topluma etkisini azalttı. Ben bu hükümetin yaptıklarını önemsiz göstermek istemiyorum, ancak biz de zamanında birçok şeyi yoluna koyduk'' diye konuştu. Avrupalıların Türkiye'nin AB üyeliği konusunda neden endişe duyduklarının sorulması üzerine Yılmaz şunları kaydetti: ''Çeşitli endişeler var. Bazıları başlangıçtan bu yana AB içinde Müslüman bir ülke istemiyordu. Çok saçma da gelse AB'nin Müslümanlar tarafından 'işgal edilmesini' istemiyorlar. Diğer bazı kişiler, Türkiye gibi 70 milyon nüfusa sahip bir ülkenin AB içinde büyük ağırlığa sahip olabileceğini söylüyor. Bazı kişiler de Türkiye'nin zayıf ekonomisi ile AB'ye yük olacağını ve Türkiye'den AB ülkelerine yönelik göçün işsizliği artırabileceğini belirtiyor. Bu tür endişeler üye olmadan önce Yunanistan, İspanya ve Portekiz'e karşı da vardı. Ancak bugün bu tür endişelerin yersiz olduğu görülüyor.'' ''TÜRK ADALETİNE GÜVENİYORUM'' Alman Birlik partileri (CDU/CSU) tarafından Türkiye'ye tam üyelik yerine önerilen ''imtiyazlı ortaklık''la ilgili olarak da Yılmaz, ''İmtiyazlı ortaklık sadece göz boyamaya yönelik. Türkiye, yaklaşık 9 yıldır var olan Gümrük Birliği ile zaten AB ile imtiyazlı ortaklığa sahip. Bu Türkiye'ye hiçbir şey getirmez. Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olan bazı çevreler bunu avantaj gibi göstermeye çalışıyor'' dedi. Yılmaz, Yüce Divan'a sevk edilmesi ile ilgili soruyu da ''Ben bu davada gerçeklerin ortaya çıkacağına eminim. Türk adaletine güveniyorum. Ancak aslında bunun arka planında siyasi nedenler var. AK Parti hükümeti bizi siyasi açıdan susturmak istiyor'' şeklinde cevapladı. Yılmaz, Almanya'dan Türkiye'ye yönelik olası tank satışıyla ilgili bir soruya karşılık da ''Almanya ve Türkiye NATO bünyesinde çok sıkı işbirliği yapıyor. Bunun yanı sıra Türkiye'de bölücü güçlere karşı mücadele neredeyse tümüyle bitti. Bu nedenle Almanya'nın Türkiye'ye tank satışı konusunda artık çekinceleri olmamalı'' dedi.