BIST 10.046
DOLAR 32,29
EURO 34,65
ALTIN 2.412,00
HABER /  GÜNCEL

Menderesin önünü Atatürk açtı

1. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı'yla yoğrulan Adnan Menderes, Serbest Cumhuriyet Fırkası ile siyasete girdi.

Abone ol

1. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’yla yoğrulan  Adnan Menderes, Serbest Cumhuriyet Fırkası ile siyasete girdi. 62 yıllık hayat macerası DP iktidarının 10. yılında Yassıada’da son buldu...

1899 yılı.  Aydın Güzelhisar. Sarayiçi mahallesi...  Yaz ayı. Evlerden birinde bir kadının sancılı inlemeleri yerini az sonra bir bebeğin ilk çığlığına  bırakacak... Hacı Ali Paşazade Sadık Bey’in konağında Tevfika Hanım ikinci çocuğunu doğurmakta. İlki kızdı, Melike. Şimdi bir oğlu var Etem Bey’in... Adını Adnan koydular. Hicranlı bir aşkın çocuğu sonu hüzünle bitecek 62 yıllık hayatının başlangıcındaydı... Türkiye Cumhuriyeti’nin serbest seçimle ilk Başbakanı olacak ve yine Cumhuriyetin ilk askeri darbesiyle asılan ilk başbakanı olacak Ali Adnan Menderes’in öyküsü böyle başladı.

Çökmekte olan Osmanlı Devleti’nin bir vatandaşıydı.        Tevfika ve Etem’in birbirine aşkı... kızın oğlana kaçması... Ailelerin durumu kabullenmeleri sonunda yapılan düğün ve iki çocuk...

Ama Tevfika Hanım veremdi artık.

Kısa süre sonra hayata veda etti. Aynı hastalık İsviçre’ye tedavi olmak için yola çıkan Etem Bey’in İstanbul’u geçmesine müsaade etmedi.

Sırada ablası vardır. Aynı zamanda oyun arkadaşı olan Melike’nin ölümü bütün kayıplarının toplamı oldu. Öyle ki, yıllar sonra bile birden bire hıçkırıklara boğulmasının nedeni bu travma oldu...

Babaanne Fitnat Hanım minik torununu aldı, İzmir’e göçtü. Ali Adnan sokakla burada tanıştı, oyunlar oynadı, bisiklete bindi.

Yabancı dil öğrenmek için yazıldığı Kızılçullu Amerikan Koleji bir misyoner okuluydu. Faaliyetlerinden rahatsız olup İttihatçılar’ın İzmir’deki Genel Sekreteri’ne “Bizi Hıristiyan propagandasıyla yetiştiriyorlar...” diye şikayet ettiler. Genel Sekreter Mahmut Celal Bey’di.

Gün gelecek, o Mahmut Celal Bey Cumhurbaşkanı, Ali Adnan da Başbakan olacaktır...

16’SINDA YEDEK SUBAY OLDU

“Hey onbeşli onbeşli” türküsünün yakılıp söylendiği savaş yılları gelip çattı... Osmanlı ordusu, dört bir yandaki savaşlar için lise çağlarındaki çocukları bile askere alıyordu. 16’sını henüz bitirmiş Ali Adnan tahsili nedeniyle yedek subay yazıldı, İstanbul’daki talimgâhta eğitime başladı. Babaanne Fitnat Hanım’ın kendisini burada ziyareti son görüşmeleri oldu. Babaannenin ölüm sebebi de veremdi ... Çocukken “anne” dediği Fitnat Hanım’ın acısı yüreğinde Filistin Cephesi’ne doğru yola çıktı.

Pozantı’da titremelerine engel olamadı, trenden indirildi. Zehirli sıtma tutmuştu...

Bu halde cepheye gidemezdi, tayini İzmir’de 17. Kolordu Tercüme Bürosu’na çıktı.

Savaş kaybedildi. Mondros imzalandı. Terhis edildi...

Gidebileceği tek yer Aydın’daki çiftlikti...

AY YILDIZ ÇETESİNİN KOMUTANI...
DİĞER SAYFADA...

[PAGE]

Kâhya Memişoğlu’nun büyük yardım ve yol göstermesiyle çiftçiliği de ağalığı da öğrendi.

15 Mayıs 1919’da Yunan askerinin İzmir’e çıkmasıyla 27 Mayıs’ta Aydın’a varması bir oldu.

Savaşta cepheye ulaşamamıştı ama cephe şimdi doğup büyüyüp yerlerdi... Düşmana karşı örgütlenen çetelere katılmakta gecikmedi. Çiftliği lojistik destek veren birimlerden birisi haline geldi. Okuldan beri arkadaş olduğu Etem’in de katıldığı Ay Yıldız Çetesi’ne komuta etti. Erbeyli İstasyonu baskınına, Tellidede çarpışmasına, köprülerin havaya uçurulmasına katıldı.

Yörük Ali gibi önemli efelerin de katıldığı büyük Aydın çarpışmasıyla düşman 3 günlüğüne de olsa şehirden atıldı.

Şehir 7 Eylül 1922’de Sakarya Meydan Muharebesi’yle kurtarılacaktı.

Düzenli ordunun kurulmasından sonra Teğmen rütbesiyle görev aldı. Savaş bittiğinde onun da sağ göğsünün üzerinde İstiklâl Madalyası vardı...

Tekrar çiftlik işlerine döndü. Bataklık, verimsiz 35 bin dönüm koca arazi onu bekliyordu. Bu savaşı kazanmak için sabır, şefkat, güç nedir öğrendi. Bütün gücünü adayarak işledi toprağı. Şafak sökmeden gezdi tarlaları. Seli de gördü, kuraklığı da... Toprağın ve o toprağın insanının dilini böylece öğrendi.

Diğer beylere, ağalara benzemedi. Yabancı dil biliyordu, büyük şehirde büyümüştü, nazikti. Köylülerle aynı pilava kaşık sallayacak kadar alçakgönüllüydü. Merhametliydi de. Topraklarını işgal etmiş köylülerle çatışmadı; ya bedavaya ya çok ucuza verdi işledikleri yerleri.

İşleri yoluna koyduğuna inandığında 28 yaşındaydı. Geriye sadece evlenmek kalmıştı.

Aklında bir isim de vardı: Evliyazadelerden Berin Hanım.

Evlenip Aydın’a yerleştiler. Mutluydular. Yüksel, Mutlu, Aydın isminde 3 erkek çocukları oldu.

SERBEST CUMHURİYET FIRKASI

Cumhuriyet’in ikinci çok partili hayat denemesi Ali Adnan’ı Aydın’da yakaladı. Atatürk’ün tavsiyesiyle Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı kuran Fethi Okyar, genç ve başarılı çiftçi ağasını il başkanı olmaya ikna etti.

Haberi alan Berin Hanım sözünü tutmayan kocasına öyle bir telgraf çekti ki, annesi bile “Benim tanıdığım damadım seni hemen boşar” dedi.

Adnan Bey eşini boşamak bir yana gönlünü aldı.

Yapacak şey yoktu...

SCF denemesi kısa sürdü.

Cumhuriyet Halk Fırkası’nı büyük hezimete uğratacağı anlaşılan partinin ani başarısı Atatürk’ü bir karar almaya zorladı. Gazi, ilk göz ağrısından vazgeçemedi. SCF üç ay sonra kendini fesh etti.

Ali Adnan’ın ilk siyaset denemesi kısa sürmüştü.

Berin Hanım derin bir nefes aldı...

Tekrar siyasete Atatürk soktu

 Ali Adnan, Serbest Fırka tecrübesinden sonra tekrar çiftliğine dönmüştü. Yurt gezilerine çıkan Atatürk bir kahve içimliği uğradığı Aydın Cumhuriyet Halk Fırkası İl Başkanlığı’nda tam 4 saat kaldı.  Ziyaretin uzamasının nedeni Atatürk’ün ilgisini çeken Serbest Fırka’dan Cumhuriyet Halk Fırkası’na geçen genç il başkanı Ali Adnan’dı. İl başkanlığından ayrılmak için ayağa kalkan Atatürk, Recep Peker’e döndü “Konuştuğumuz genç şayan-ı dikkat bir genç” dedi. Atatürk, Menderes’in fikirlerinden ve bilgisinden etkilenmişti. Siyasete veda ettiğini sanan Ali Adnan, artık CHF mebusluğu yolundaydı. Kapıyı da bizzat Atatürk açmıştı...

Eşe verilen sözün kıymet-i harbiyesi...

Adnan Bey, çiftliğin ürünlerini satmak veya gerekli malzemeye almak için sık sık İzmir’e gidiyordu. Berin Hanım’ı da bu ziyaretlerde görüp beğenmişti. Yıllar önce sokakta oynarken saçını çektiği küçük kız şimdi büyümüştü. Babasıyla Berin’in dayısı arkadaştı ama acaba teklifini kabul edecekler miydi? Teklif yapıldı. Berin Hanım hiç de niyeti olmadığı halde pastanede bir buluşmaya razı oldu. Bir çiftçiyle evlenmeyi hiç düşünmeyen Berin ilk buluşmada Aydın’a gelin gitmeye razı olmuştu... Tek şartı eşinin siyasete girmemesiydi. Dayısı Refik Bey’in damadı Doktor Nazım’ın İzmir Suikastı nedeniyle idam edilmesi nedeniyle aile siyasete çok soğuk bakıyordu. Hiç düşünmedi Ali Adnan. Siyaset aklından bile geçmiyordu. Hemen “tamam” dedi. Kader, eşe verilen sözlerin hiçbir kıymeti olmadığını gösterecek, korkulan başa gelecekti...

“Kazanan idare fırkasıdır çocuk...”

O dönemde herhangi bir partinin kurulup yaşamasının ne kadar zor olduğunu; Adnan Menderes’in de Aydın İl Başkanı olduğu SCF’nin neden 3 ay sonra kendisini fesh ettiğini anlamak için en iyi hatıra Atatürk’le Soyak arasında geçen şu konuşmada gizli. Mustafa Kemal Atatürk, bir seçim sonrası Hasan Rıza Soyak’a hangi partinin kazandığını sordu. Soyak, “Tabii bizim fırka Paşam” dedi. Gazi güldü: “Hayır efendim. Hiç de öyle değil. Hangi fırkanın kazandığını ben sana söyleyeyim: Kazanan idare fırkasıdır, çocuk! Yani jandarma, polis, nahiye müdürü, kaymakam ve valiler. Bunu bilesin” dedi...