BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  GÜNCEL

Liderlerin gizli silahı kurşun askerler!

Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurettin Güz, seçmenden uyanık olmasını istedi!

Abone ol

İNTERNETHABER- Ardarda açıklanan anket sonuçları seçmenin kafasını iyice karıştırdı! Peki Türk seçmeni bu anket sonuçlarına ne kadar itibar ediyor? İşte bu konuyu Kamuoyu araştırmaları konusunda uzun yıllar çalışmalar yapan ve bu konuda çok önemli eserlere imza atan Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurettin Güz ile konuştuk. Yayınlanan anketlerle seçmenin yönlendirilmeye çalışıldığını söyleyen Güz'e göre bu konuda Türkiye'de henüz etik kurallar yerleşmiş değil...

Açıklanan anketler ne kadar güvenilir? Konunun uzmanlarının bu soruya verdiği cevaplar, açıkçası pek iç açıcı değil; ancak yine de işini iyi yapan hatta sandıktaki sonuçu günler öncesi nokta atışıyla tutturanlarda yok değil...

Sayıları bir elin parmağını geçmeyen bu doğrucuları bir tarafa bırakıp, seçimler öncesi "şeytanın avukatlığını" üstlenip Ahmet Hakan'ın önceki gün gündeme getirdiği ve "aba altından sopa gösterdiği" yazısından referansla yalancıların peşine düştük!

Araştırmamızın ilk gündem maddesi ise itibar...

Bu konuda görüştüğümüz ilk isim ise Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Gazetecilik Ana Bilim Dalı Bölüm Başkanı Nurettin Güz oldu. Türkiye'deki araştırma şirketlerinin belirli kurallar çerçevesinde yurtdışındaki örnekleri gibi belirli bir denetim altında yapılması ve sonuçlarının da bu çerçevede paylaşılmasını isteyen Güz'e göre Türkiye'deki durum pekte iç açıcı değil!

İşte Güz ile yaptığımız söyleşiden bazı satır başları;

İnternethaber- Son dönemde üst üste anketler yayınlanıyor. Anketlerde ciddi farklılıklar var. Hatta bugün Ahmet Hakan geçtiğimiz günlerde köşesinde, ciddi bir çağrıda bulundu. "Bandında" diye başlayan bu köşe yazısında kendisine güvenemeyen anketçilerden yakındı ve uyarıda bulundu. Sizce bu karışıklık neden kaynaklanıyor?

Nurettin Güz: Seçim dönemleri demokrasinin bayramı olarak adlandırılır. Partiler kadar kamuoyu de gelecek dönemde oluşturacağı parlamentoyu belirleyeceği için seçimlere önem atfeder. Ancak seçimler birçok sektör için hasat mevsimi anlamına da gelir. Bayrakçısından sesçisine, eşantiyoncusundan reklam mecralarını kiraya verenlere kadar hemen sektör seçimle oluşan pastadan pay alabilmenin telaşı içerisine düşer. Hasat mevsimini yaşayan sektörlerden birisini de kamuoyu araştırmaları alanı oluşturur.

Geçmiş dönemlerde yapılan kamuoyu araştırmalarındaki büyüt hata oranları araştırma sonuçlarını nasıl tartışmalı hale getirdiğini hemen herkes bilir. Özellikle sonuçlara yönelik tahminlerde yaşanabilecek büyük sapmalar sadece kamuoyu araştırmalarını yapanların değil onu yayınlayanların güvenilirliğini de tartışmalı hale getirmektedir.

Geçmişten ders alan birçok kamuoyu araştırma kuruluşu +-% 2.5’lik bir hata payı ile sonuç tahmini yapmak yerine daha geniş bir “banttan” sonuç tahminine gitmektedir. Sadece Ahmet Hakan değil birçok medya mensubu ve kamuoyu da bu bant mevzuunu pek kabullenmiş görünmüyor. 

Araştırma kuruluşları seçim sonucuna yönelik bir tahmin yapmak istiyorsa uluslar arası standardı olan +-% 2.5’lik bir hata payı ile sonuç tahminine gitmelidir. % 10’luk bir hata payı ile sonuç tahmini için araştırma yapmaya gerek yok. Sokaktaki hangi vatandaşa sorsan AK Parti için % 40-50, CHP için % 20-30, MHP için % 10-15 aralığında bir seçim tahmininde bulunur. 

Araştırma şirketleri iyi belirlenmiş bir örneklem ve düzgün hazırlanmış bir anket formu, eğitilmiş iyi bir anketör grubu ile verileri derleyip objektif biçimde sonuçları yorumladıkları zaman sonuçlara ilişkin tahminlerinde uçurumlar oluşmaz. Böyle bir çalışma yapan anket şirketi de kalkar net olarak bir sonuç tahmininde bulunur.

Piyasaya anket yapılmadan anket sonuçları mı yayınlanıyor?

Öncelikle belirtmek gerekir ki araştırma pahalı bir iştir. Hemen her seçim döneminde medya ve siyasilerin karşısına çıkarak seçim araştırması yaptığını belirtip bir kısım raporları vererek prestij sağlamaya çalışan araştırma kuruluşlarından kaç tanesinin gerçek ve bilimsel araştırma yaptığı kuşkuludur. 

Gerçek anlamda araştırma yaparak sonuçların altına imzasını atan araştırma kuruluşları örneklem ve anket formuna, analiz yöntemine kadar birçok bilgiyi açıklamaktan çekinmez. Ama yazdığım “Haberde Yönlendirme ve Kamuoyu Araştırmaları” kitabımda da açıkça ortaya koyduğum gibi kamuoyu araştırma şirketlerinin sicili ne yazık ki çok parlak değil. Araştırma yapmadan siyasi analiz yapanları da araştırmacı kimliği kullanmalarını doğru bulmuyorum.
 
Buna ilişkin olarak geçtiğimiz hafta MHP lideri Bahçeli, anket firmalarına yönelik ciddi bir suçlamada bulundu. Yayınlanan anketlerin belirli bir merkezden yönetildiğini ve gerçeği yansıtmadığını söyledi. Gerçekten böyle bir şey mümkün mü? 

Araştırma kuruluşlarının belirli bir merkezden yönlendirilmeleri oldukça güç. Ancak Sayın Bahçeli’nin çok haklı olduğu bir durum vardır ki o da araştırma sonuçlarının seçmen üzerinde çok etkili olduğudur. Sadece Türkiye’de değil hemen her demokratik ülkede seçmenlerin önemli bir bölümü kamuoyu eğilimlerini dikkate alarak siyasi tercihini yapmaktadır.

Bir siyasi partinin oy oranı kamuoyu hassasiyetleri dikkate alınarak mevcut oranının üzerine veya altına yönlendirilebilmektedir. Kamuoyu araştırmalarının etkileri üzerine yapılan birçok bilimsel araştırma bunu açıkça ortaya koymuştur. Seçim sonuçlarına yönelik raporlar sadece kamuoyunun mevcut eğilimlerini yansıtmakla kalmaz seçmenin sandığa giderken tercihini değiştirmesini de sağlayabilirler. Bunun içindir ki bir dönem Türkiye’de seçim öncesinde kamuoyu araştırmalarının yapılması ve yayınlanması kanunla yasaklandı.

Kamuoyu araştırması yapan ve sonuçları yayınlayan medya kuruluşlarının araştırma sonuçlarının sübjektif yönlendirme yapmaması için dikkatli hareket etmeleri önemlidir. 

- Büyük maliyetlerle yayınlanan anketlerin sonuçlarının paylaşılması bir siyasi parti için doğal mı? Masraf ediyorsunuz ve siz sonuçları sonra kamuya açıyorsunuz. Şeytanın avukatlığını yaparsak, yayınlanan anketlerde gizlenen sonuçlar var mı? Her şey gerçek-ten paylaşılıyor mu? 

Hemen her siyasi parti özellikle seçimlere yakın tarihlerde kendisi adına kamuoyu araştırması yaptırarak kendisinin ve rakiplerinin durumunu öğrenmeye çalışmaktadır. Bu durum siyasi partiler açısından mutlak bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bir siyasi partinin yaptırdığı kamuoyu araştırması ile ilgili telif hakları aksine bir anlaşma olmadığı sürece partiye aittir. Araştırma şirketinin sonuçları başkasına verme, yayınlama hak ve yetkisi yoktur. Bir siyasi parti de reel durumu kendisine saklayacağına göre araştırma şirketi bu sonuçları nasıl yayınlamaktadır?

Belki gayrı ahlaki bir durum ama, siyasi partinin bilgisi ve izni, hatta isteği ile araştırma so-nuçları içerisinde o siyasi partinin işine gelebilecek veriler ya doğrudan ya da dolaylı olarak medyaya sızdırılarak kamuoyu yönlendirmeye çalışılmaktadır. Siyasi partilerden hiçbirisi kendi aleyhine olabilecek bir veriyi araştırma yaptırdığı kuruluşa yayınlatmaz.

Seçmen medyada yayınlanan araştırma sonuçlarını izlerken araştırmanın kimin tarafından yaptırıldığını merak etsin ve araştırsın. Yayınlanan kamuoyu araştırmalarının büyük çoğunluğu siyasi partiler ve adaylar adına yapılmaktadır. Ancak sonuçlar yayınlanırken araştırmanın kimin adına yapıldığı veya kim tarafından yaptırıldığı nedense hiç açıklanmaz. İşte gerçek anlamda etik dışı davranış burada ortaya çıkmaktadır. Hemen her seçim döneminde bu ve benzeri yöntemlerle seçmen yönlendirilmeye çalışılmaktadır. 

- Sizin yıllardır ısrarınız bu konuda bir kamu denetiminin sağlanması. Fakat istenilen bir düzen bir türlü kamuoyu araştırmalarında sağlanamıyor. Seçmen, yayınlanan anke-ti eline alıp nasıl kalite kontrol yapabilir? İyi anketçi kötü anketçiyi ayırabilir mi?

Bu konuda kamuoyu araştırmaları ile ilgili sivil toplum örgütlerine büyük iş düşüyor. Bu ku-ruluşlar sonuçlara ilişkin ciddi kuşkular duyduğu zaman kamuoyunu ve medyayı uyarmalıdır. Ayrıca kamuoyu ve siyasi partilerin hatalı ve sübjektif araştırmalar yapan kuruluşlar konusundaki duyarlılığı bu alanın kamuoyunun bilgilenmesine ve siyasi kanaat oluşturmasına katkı veren bir yapıya kavuşmasına zemin hazırlayabilir. Bunun dışında vatandaşın gelen anketçiye veya anket formuna bakarak araştırmanın sağlıklı olup olmadığına ilişkin bir değerlendirme yapabilmesi oldukça güçtür. 

Araştırma alanının pazarlamacılarının da etkisiyle yanlış kullanılmasından dolayı vatandaşta araştırmalara katılım konusunda bir tepki oluşmuştur. Yolda, evde veya işyerinde anket yapmak için gelen anketöre vatandaş cevap vermemeye başlamıştır. Bu üzerinde dikkatle durulması gereken bir konudur. Araştırmacıların bindikleri dalı kesmemesi gerekir. 

- Son günlerde bu kasetlerle ilgili oldukça farklı görüşler var. Siyasetin rayından çıkartılmaya çalışıldığını hatta siyasetçinin itibarı zedelendiği belirtiliyor. Daha üst bir dil ise bu kasetlerin MHP kadar AK Parti'yi de yaraladığı böyle giderse seçimlerin meşruiyetinin tartışılır hale geleceği söyleniyor? Sizce kasetler gerçekten siyasi anlamda kamu vicdanını yaralıyor mu?

Kaset savaşlarının 1970’li yılların sonlarında kaldığı zannediliyordu ama öyle olmadığı ortaya çıktı. Siyasi partilere yönelik bu tür davranışlar kurum olarak siyaseti yaralar. Bundan her siyasetçi ve parti zarar görür. 

Siyasetin kendi kulvarında ve kendi ilkeleri doğrultusunda yapılması hemen herkesin yararınadır. Belden aşağı vurma hemen her seçim döneminde yaşanır, ancak kaset olayları belden aşağı vurmanın en acımasızı olsa gerekir. Siyasi partiler ve siyasetçilerin bu yolu açmamalarında yarar vardır. 

Ancak son dönemde gündeme gelen kasetlerin kimin tarafından servis edildiği de açık biçimde ortaya konabilmiş değil. Bunun ortaya çıkarılması da önemlidir.