BIST 10.277
DOLAR 32,33
EURO 34,86
ALTIN 2.389,25
HABER /  GÜNCEL

Kıbrıs'ta felaket senaryosu

Ekonomi durgun. İş yok. Gelecekten de umut yok. O gençler çözüm olmazsa ne yapar. İşte o felaket senaryosu.

Abone ol

Kıbrıs sorununun çözümsuzlüğü halinde ortaya nasıl bir tablo çıkacak?Rauf Denktaş'ın diretmesi ile Rum tarafının AB'ye girmesi ile adanın kuzeyinde insanların tepkii nasıl olacak.

Ertuğrul Özkök tepki çekse de bu konuda oldukçak karamsar bir tablo çizdi. Felaket senaryosu ortaya koyan Özkök, geleceği göremeyen gençlerin öfkeyle kalkıp duvarı yıkabileciğini öne sürdü.

Özkök senaryonun felaketle neticelenmesi için ekonomik ve siyasi verilerin mevcut olduğunu yazarak o insanların cözümsüzlük halinde nasıl bir duygu yoğunluğu içinde olacaklarnını şu tespitle anlatıyor:

KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın inatçı kişiliği yine galip geliyor ve görüşmeler çıkmaza giriyor. Güney Kıbrıs, Avrupa Birliği üyesi oluyor.

Türk tarafı yine 3 bin dolar gelirle kendi hüzünlü coğrafyasına dönüyor.

Siz de KKTC'de yaşayan bir gençsiniz. Yaşınız henüz 15-16.

Önünüzde daha yıllar var. Ama her sabah kalktığınızda biliyorsunuz ki karşı taraf Avrupa ve siz Ortadoğulu bir ülke olarak kalmışsınız.

İş yok. Ekonomi durgun. Geleceğinizi göremiyorsunuz. Ve sizle 20 bin dolarlık o Batı dünyası arasında sadece bir duvar var.

Kendinizi o gencin yerine koyun ve şimdiden onun hissedeceğini hissetmeye çalışın. Çünkü bu egzersizi yapmaya hepimizin ihtiyacı var.

Söyleyin ne hissedersiniz?

Bir zamanlar sizi, Güney'den gelecek ölüm saldırılarına karşı koruyan o duvar artık bir dost mudur, yoksa düşman mı?

O duvar karşınıza her çıktığında yapacağınız muhasebe, çıkaracağınız bilanço ne olacaktır? 

Kár hanesi mi ağır basacak, yoksa kahredici bir zarar, hatta bir iflas ihtimali mi?

Bu tabloyu ortaya koyan Özkök o insanların cözümsüzlüğün sabahında neler yapabileceğini de yukarıdaki verilerden yola çıkarak neler yapacağını da yazdı:

Binlerce gencin her sabah hayatına böyle iflas bilançoları ile başladığını düşünün.

Şimdi gelin felaket senaryosunun o meşum sabahına gidelim. Binlerce genç insanın bir sabah kalkıp öfkeyle o duvara doğru yürüdüğünü düşünün.

Ellerinde balyozlarla o bidonları devirdiğini, duvarı yıktığını düşünün.
Söyler misiniz kim müdahale edecek o genç insanlara?Üzerine kurşun mu sıkacaksınız?

Binlerce insanın aynı anda o çizgiyi geçtiğini hayal edin.Bir de karşı tarafta durmadan çalışan fotoğraf makinelerini, kameraları düşünün.

Hatta televizyonlarda saatlerce sürecek canlı yayınları.Tabii ertesi gün bütün dünyadaki gazete manşetlerini...

‘‘Son duvar da yıkıldı...’’


Ne yapacaksınız?

Özkök yazının sonunda şu can alıcı soruyu soruyor.Türkler böyle bir şey yapmaz mı diyorsunuz?

Özkök bu soruya Doğu Almanya örneğini yani Berlin duvarı örneğini vererek yazısını noktalıyor:
Doğu Almanya'nın iflah olmaz eski tüfekleri de, duvarın halk tarafından yıkılacağına hiç ihtimal vermemişti.

Unutmayın ki o duvar yıkıldı...

Yine unutmayın ki, ertesi gün bütün dünya duvar muhafızlarının değil, duvarı yıkanların yanındaydı.