BIST 10.471
DOLAR 32,77
EURO 35,09
ALTIN 2.457,99
HABER /  GÜNCEL

Kemal Derviş 57. hükümeti anlattı

Kemal Derviş Türkiye'nin iflasın eşiğine geldiği bir dönemde göreve geldiğini açıklarken ilginç tesbitte bulundu.

Abone ol

CHP İstanbul Milletvekili Kemal Derviş ise uzun süreden bu yana ilk kez Genel Kurul kürsüsüne çıktı ve son 15 yılda Türkiye'nin büyümesinin çok yetersiz kaldığını söyledi. 2 yıl önce 23 Mart tarihinde Devlet Bakanlığı'na geldiğini Şubat sonunda Hazine faizlerinin yüzde 1000'in üzerine çıktığını ifade eden Derviş, son krizlere ve krizlerden nasıl çıkıldığına değinerek, "Sanıyorum hepimizin öncelikli görevi el ele verip ülkemizin bir daha böyle bir duruma düşmesini önlemektir. Hep birlikte mücadele ettik. Millet olarak çaba gösterdik. Ağır bedeller ödedik. Türkiye'yi uçurumdan koruduk" dedi. 2001 yılında yüzde 97'ye kadar çıkmış olan kamu borcunun milli gelire oranının 2002'nin sonunda yüzde 81'e kadar düştüğünü belirten Derviş, bunun çok önemli bir düşüş olduğunu vurguladı. "Bu oran çok önemli. Bu oranın her yıl 5-6 puan düşmesi gerekiyor" diyen Derviş, Türkiye'nin ancak bu şekilde orcunu azaltıp büyüyebileceğini ve istihdam sağlayabileceğini ve bu şekilde uluslararası ilişkilerde güçlü olacağını ifade etti. "ENFLASYON HEDEFİNİ TUTTURMAK GÜÇ OLACAK" 2003 yılında 2002 yılı başarısının tersine enflasyon hedefinin tutmasının 'son derece zor olacağını' söyleyen Derviş, hükümetin bu yönde seçtiği hedefin de gerçekçi olmadığının altını çizdi. Derviş, "Hedefleri gerçekçi seçip ondan sonra yerine getirmekte yarar var. Onun için benim görüşüm her zaman gerçekçi bir hedef seçelim iddialı olsun ama çok da iddialı olmasın. 2003 için hata yapılmış. TEFE'de yüzde 17, TÜFE'de yüzde 20'yi tutturmak son derece güç olacaktır. Maalesef yılbaşında bu hedef tutmadı demek durumunda kalma tehlikemiz var. bunu üzülerek belirtiliyorum. Diğer konularda bari bunu yapmayalım" dedi. "KENDİ AYAKLARIMIZ ÜZERİNDE DURALIM" Faiz ve borç yükünün bitirilmeden Türkiye'nin büyüyemeyeceğini, faizlerin düşmesi için de olmazsa olmazın güven unsuru olduğunu kaydetti. Derviş konuşmasında şu ifadelere yer verdi. "Borç yükünü azaltmamız için yüzde 6.5'luk faiz dışı fazlayı gerçekleştirmek zorundayız. Dönemin hükümetinin AK Parti Hükümeti'nin bazı bakanları '6.5'u tutturmasak da olur' söylemine girdiler. Sanıyorum bu piyasalara güven vermedi. Tam ne oldu bilemiyorum. Fakat benim tahminim Irak ile ilgili çok önemli bir Amerikan yardımının gelebileceğini düşünerek o yardım sayesinde maliye politikasını gevşetebiliriz, 6.5, yerine başka 5 veya 4.5'luk faiz dışı fazla yeter diye düşünmüş olabilir bazı arkadaşlar. Bu konuda sanıyorum çok dikkatli olmak lazım. Özellikle ikili ilişkiler çerçevesinde herhangi bir yabancı ülkeden Amerika olsun Almanya olsun Japonya olsun bir ilkili ilişki içinde hibeye güvenerek hareket etmek dış politikayı ve bütün bağımsız çıkarlarımızın desteğinde olması gereken bütün politikamızı her zaman tehlikeye sokar. Benim tavsiyem hiçbir zaman ikili hibeye güvenmemektir. Kendi ayağımız üzerinde duralım. Biraz zorlanalım. Ama ikili ilişkiler içinde bir hibe arayışında bulunmayalım. Bugün AK Parti 6.5'luk faiz dışı fazlanın gerekli ve yararlı bir hedef olduğunu kabul etmiştir ve bu kararlılıkta ekenomi yönetimini desteklemek ekonomiden anlayan her arkadaşımızın görevidir. Yüzde 6'nın üstünde bir faiz dışı gerçeklmeşmek zordur. Zor olmaya devam edecektir. Ama yüzde 6.5'un üzerinde bir istek gelebilir. 6.5 son noktadır. Bence 6.5'un üzerine gidemeyiz. Öyle 7-7.5-8 gibi faiz dışı fazlayı ülkenin kaldıracak gücü yoktur. Onun da bilincinde olalım". "BIÇAK KEMİĞE DAYANDI SOSYAL PATLAMAYA DİKKAT" Derviş, 6.5'luk faiz dışı fazlanın gerçekleşebilmesi için tek yolun her alanda yapısal reformların gerçekleşmesi gerekliliğine işaret etti. Bazı reformların ve özellikle bankacılık ile ilgili reformların gerçekleştirildiğini kaydeden Derviş, güclü bir Merkez Bankası'nın bulunduğunu bunun da bütün olumsuz gelişmelere rağmen Türkiye'yi koruduğunu belirtti. Derviş, "Bugün Türkiye'nin önündeki en büyük sorun borcun sürdürülebilirliği değil, o da bir sorun ama bence en büyük sorun sosyal sürdürülebilirliktir. Bıçak kemiğe dayanmıştır. Türkiye'yi sosyal patlamadan hepimizin el ele verip korumamız lazım. Maliye politikasında barışı artık ek vergilerle veya zaten yetersiz olan sosyal harcamaları kısarak sağlanamaz" dedi.