BIST 8.990
DOLAR 32,33
EURO 35,08
ALTIN 2.297,55
HABER /  GÜNCEL

Katarakt tedavisini ertelemeyin

Göz merceğinin saydamlığın kaybetmesiyle oluşan katarakt tedavisinin ihmale gelmeyeceği belirtildi.

Abone ol

Yüzde 90 yaşa bağlı olarak ortaya çıkan kataraktın tedavisi, günümüzde yaşam süresinin uzamasıyla birlikte, daha da önem kazanmaya başladı. İnsan gözündeki merceğin saydamlığını ve şeffaflığını kaybetmesi sonucu görmenin zamanla azalmasına sebep olan kataraktın kesin tedavisi mümkün.

FAKO yöntemi olarak adlandırılan ameliyatla yüzde 100'e yakın başarı oranları sağlanıyor. Üstelik yapılan çalışmalarla katarakt tedavisi her geçen gün daha da mükemmele doğru ilerliyor. Ancak yine de pek çok hastalıkta olduğu gibi düzenli kontrol ve erken tanı tedavinin başarısını arttıran etkenlerin başında yer alıyor.

Göz merceğinin saydamlığını yitirmesi ve buna bağlı olarak görmenin azalması ile sonuçlanan bir göz hastalığı olan katarakt, en çok ilerleyen yaşa bağlı olarak gelişiyor. Doğal yaşlanmaya bağlı katarakt, 40 yaş ve üzerinde oluşmaya başlıyor. Acıbadem Göz Sağlığı Merkezi Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Beril Küçümen, tüm dünyada senil katarakta bağlı 15 milyon tedavi edilebilir görme vakası bulunduğunu belirtiyor. Katarakt daha az görülmekle birlikte farklı yaşlarda da ortaya çıkabiliyor. Dr. Küçümen, katarakt oluşma sebeplerini şöyle sıralıyor:

"Genç yaşta katarakt oluşmasının en önemli nedeni travmadır. Özellikle küçük çocuklar göze taş gelmesi, kalem batması, yada vurulması gibi travmalara çok sık maruz kalabiliyor. Çocuklarda ırsi katarakt oluşması da mümkün. Katarakt, diyabet gibi bazı metabolizma hastalıklarında da görülebilir. Geçirilmiş her türlü göz iç hastalığı, göz tansiyonu, göz içi iltihabı gibi rahatsızlıklar katarakta sebep olabilir. Bunun dışında bazı cilt ve romatizmal hastalıklarla birlikte nadir de olsa katarakt görülebilir".
Kataraktın görüldüğü bir başka bir başka hasta grubuna da yeni doğan bebekler giriyor. Doğumsal kataraktlılar genellikle anne karnında, özellikle hamileliğin ilk 3 ayında oluşuyor. Annenin hamileliğinin erken dönemlerinde geçirdiği kızamıkçık, kabakulak, grip gibi hastalıklar yada kullandığı bazı ilaçlar çocuklarda katarakt gelişmesine sebep olabiliyor. Anne adayının hamileliğinin ilk 3 ayında enfeksiyon geçirmemeye çok dikkat etmesi gerektiğini söyleyen Dr. Beril Küçümen, bir kadının çocuk sahibi olmaya karar verdikten sonra kızamıkçık (rubella virüsü) hastalığı geçirip geçirmediği kontrolünün yapılmasının faydalı olacağını vurguluyor. Bunların yanı sıra, ultraviyole ışınlarının da kataraktın oluşmasında etkisi bulunuyor. Ülkemiz havasının oldukça güneşli olması da katarakt hastalığının sık görülmesinin başlıca sebeplerinden biri olarak belirtiliyor.

Katarakt ameliyatı olmak için hastanın görmesinde en az yüzde 50 kayıp yaşanması gerektiğinin belirten Dr. Küçümen, görme oranı yüksek olan ama yaşam kalitesindeki bozukluktan rahatsız olan bazı hastaların da ameliyat olabileceğini söylüyor. Katarakt başlangıç durumundaysa ve kişinin görmesi yüzde 80'lerin üzerindeyse ameliyat gerekmiyor, ancak hastanın takip edilmesi şart. Çünkü kataraktın ilaç tedavisi bulunmadığı için erken kataraktı engellemek mümkün değil. Dr. Beril Küçümen'e göre kullanılan teknikler sayesinde katarakt ameliyatına karar vermek için eskisi gibi hastalığın çok ilerlemesini beklemeye gerek yok. Ayrıca çok ilerlememiş kataraktın ameliyatı, riskleri daha az olduğu için hem hasta, hem de doktor açısından daha kolay.

Katarakt ameliyatıyla ilgili dünyada yapılan yeni çalışmalarla ameliyat sonrasında, ameliyat sırasında gözün içine girilen 3 mm'lik keskin boyutu kısaltmaya çalışıyor. Henüz bu konuda net bir sonuç elde edilmemiş olsa da, yapılan çalışmalar bu kesinin boyutunu 2-2.5 mm'ye indirmeye yoğunlaşmış durumda. Kendi kendine uyum yapan mercekler konusunda da yeni çalışmalar hızla devam ediyor.