BIST 10.046
DOLAR 32,46
EURO 34,75
ALTIN 2.419,37

Kaliteli öğretmen olmadan, kaliteli mezun çıktısı alınamaz!..

GSF Müzik Bölümleri, Konservatuarlar  ve GSE Müzik Eğitimi Bölümleri’nin; “amaçları-hedefleri-sınırları belirlenmeli ve ona göre eğitim programları hazırlanmalıdır.”

YÖK’e bu konuda, önemli bir  görev düşüyor.

2019 Türkiyesi’nde, kesinlikle; “müzik öğretmeni yetiştiren bölüm ve  programlarda Türk müziği yer almalı”, “tek taraflı bir müzik empoze edilmemelidir.” Türk müziğine eğitimde yer vermeyen, “müzik öğretmeni yetiştiren” kurumlara uyarı yapılmalı, çocuklarımızın istediği alanda/çalgıda yürümesi sağlanmalıdır.

İTÜ TMDK 2009/2012 (C.A.+ Ş.B.) yönetiminde; Konservatuarın kuruluş amaçlarına uymayan uygulamalar yapılmış ve batı/Avrupa müziği çalgıları da eğitime alınmıştır. 1975’te kurulan İstanbul TMDK’nın, 1982 yılında İTÜ Rektörlüğü’ne verdiği; amaç ve hedefleri içeren Yönetim Kurulu Raporu’nda, böyle bir “uygulama sözü” yoktur…

https://www.internethaber.com/37-yilinda-itu-turk-musikisi-devlet-konservatuari-1223868y.htm

Örneğin, geçtiğimiz aylarda İTÜ TMDK’da; “flüt dinletisi/atölyesi” yapılmıştır. Oysa, yıllardır, Türk müziğine eğitimde yer vermeyen; MSGÜ + Hacettepe Ün. + 9 Eylül Ün.  Devlet Konservatuarı’nda; ney/bağlama/kanun v.b. dinletisi/atölyesi görmek, duymak mümkün değildir.

O  halde, ne yapılmak istenmektedir?

İki soru: İTÜ TMDK’da, kuruluş felsefesine/amaçlarına  göre, 44 yılda “kurumsallaşma” olmamış mıdır?

Neden?

Ya da MSGÜ/Hacettepe Ün./9Eylül Ün.Konservatuarları’nda “kurumsallaşma” olmuş mudur?

Nasıl?

Diğer bir konu; Müzik ve GS alanları; hala -akademide- kabul görmemektedir? YÖK Kurullarına; bir Müzik/Güzel Sanatlar  akademisyeni atan(a)mamış, Müzik/G.S. alanına, başka alan akademisyenleri karar verir olmuştur.

Aslında, YÖK’te, sadece “Prof.” değil, “her unvan” oranında, “temsil edilmelidir.”  Bu, neden olamamaktadır? Çok mu zordur?

Prof. olan; en akıllı, en iyi sanatçı, en iyi bilimci, en iyi idareci, en iyi konuşan, en kişilikli, en sosyal v.b. demek midir? Elbette, hayır!.. Unvanlar, akademisyenin  kişiliklerini göstermez. Unvanlar; YÖK’ün koyduğu kriterleri, hakkınca ya da çalarak/yanlış yollardan yerine getirip, puan karşılığı verilen bir titrdir.

Dolayısı ile, Rektör ve Yardımcıları hariç; bütün görevlerde önce Prof., sonra Doç., yoksa Dr.Öğr.Üyesi v.b. sıralamasına ve  yanlışlığına son verilmelidir. Böylece, rektörlerinde eli rahatlayacaktır..

Konservatuarlar, “dikkatle/özenle  idare edilmesi” gerekli hassas kurumlardır.

“Kişiliği gelişmemiş,sosyalleşmemiş, alanında liyakatlı olmayan hiç kimse” idareci olmamalıdır.

Bugün için 47’ye ulaşan Konservatuar sayısı çoktur; “yetişmiş kaliteli kadro” sıkıntısı vardır.

88 GSF ve 15 GSF Müzik Bölümü çoktur; “yetişmiş kaliteli” kadro/sanat insanı” yoktur.

25 GSE Müzik Eğitimi Bölümü çoktur; “yetişmiş kaliteli kadro” sıkıntısı vardır.

55 Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi çoktur; “yetişmiş kaliteli öğretmen kadro” sıkıntısı vardır. Ve, maalesef; mezunlar arasında uçurum vardır..

Sanat kurumları; az ve öz olmalı, kadroları liyakatlı isimlerden oluşmalı, mezunları parmakla gösterilmelidir.

Üniversite sistemi böyle diye, “50 puan” ile mezun olandan bir yarar gelmez ve lisansta geçirilen zamana ve emeğe yazıktır.

Elbette; yüksek lisans ve Dr./Sy. programları lisansı tamamlayan/bütünleyen derslerden oluşmalı ve ders veren akademisyenler özenle seçilmelidir.

Ders planları yukardan aşağı değil, aşağıdan yukarı doğru; Lisans+Yüksek Lisans+Dr./Sy. olarak yapılandırılmalıdır.

Müdürlük/Bölüm Başkanlığı  değişince, göreve göre ders dağıtılan sistemden bir yarar gelmemektedir. Ki, bu güne kadar da böyle gelmiş ve gitmektedir.

Sonuç: Sorunlar, çözülmek için vardır, sümen altına almak için değil.