BIST 10.062
DOLAR 32,40
EURO 34,79
ALTIN 2.431,85
HABER /  GÜNCEL

IŞİD mi, Kürt kartı mı?

Şu anda Suriye'de IŞİD'e karşı ciddi anlamda savaş yürüten tek grup Kürtler. Suriye'deki özerk kantonlardan rahatsız olan Türkiye, bir yandan da PKK ile çözüm masasında. Peki Türkiye, Suriye'ye ne yapacak? Zülfikar Doğan'ın analizi.

Abone ol

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York’tan IŞİD karşıtı koalisyonda yer almak konusunda “ikna edilmiş” olarak döndü.

Gidişte üstü örtülü konuşan Erdoğan, dönüşte uçuşa yasak hava sahasından, sınırda tampon bölgeden, “eğit-donat” planlarından söz etti. “Kara harekâtı olmazsa hava operasyonlarından sonuç alınamayacağını, kara harekâtının mütemmim cüz (tamamlayıcı, sonuç alıcı) olduğunu” söyledi.

Ancak bir farkla.

IŞİD’le birlikte PKK’yı da, söylemine katmaya başladı.

IŞİD-PKK kıyaslaması yaparak, “Ey dünya, IŞİD gibi bir terör örgütü çıkınca ayaklanıyorsun da PKK gibi bir terör örgütü çıkınca neden ayaklanmıyorsun. Çünkü birinin önünde İslam var, diğerinde yok. Dert, dava İslam” çıkışında bulundu.

Oysa Çözüm Süreci başladığından bu yana, resmi haber Ajansı AA, “PKK Terör örgütü, terörist” ifadelerini kullanmıyordu.

Polemik sertleşti

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakınındaki isimlerden Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın PKK ile ilgili çıkışları da aynı döneme denk geldi.

Hükümeti “adım atmamakla” itham eden, “silahlı mücadeleyi tekrar başlatabileceklerini” söyleyen, KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu’ya cevaben “Kandil’de yan gelip yatacağınıza gidin Kobane’de IŞİD’le savaşın” diyen Akdoğan, polemiği sertleştirdi.

Bu durumda, Erdoğan ve hükümetin, koalisyonda yer alma karşılığında “Kürt kartını” kullanacağı düşünülüyor. İçerde Çözüm Süreci müzakeresi yürüten hükümetin birden konumunu unutup, muhataplarını, dünyaya “terör örgütü” diye ilan etmesi, “IŞİD’e var da PKK’ya niye yok?” diye sesini yükseltmesini, bazı yorumcular, bu planın parçası olarak değerlendiriyor.

Bu görüşe göre, Erdoğan ve hükümet, Suriye’de Kürtlerin kazanımlarından rahatsız. IŞİD’le savaşan PYD’ye yardım için ağırdan alan AKP hükümeti, IŞİD’in Kürtleri yıpratmasını, Rojava’daki Özerk Kürt kantonlarının son bulmasını hedefliyor.

IŞİD'e karşı Kürtler savaşıyor

PYD eşbaşkanı Salih Müslim’in “Kobane düşerse, bundan Türkiye sorumludur. IŞİD’e karşı durmuyor. Ağır silah desteği için katkı vermiyor” sözlerine, Erdoğan’ın yanıtı; “Esad’a karşı, ÖSO’nun yanında savaşacağınıza söz verin” oldu.

Şu anda IŞİD’e karşı ciddi anlamda savaşan tek grup Kürtler.

PYD ve PKK ile arası iyi olmayan Barzani’nin de “Peşmergelerin arazi güçlükleri nedeniyle Kobane’de IŞİD’e karşı savaşa katılamadığı” gerekçesi, kısa süre önce IŞİD’den, Nusra’dan kaçan Suriyeli Kürtlere sınırı kapatması, sınıra hendekler kazdırması karşısında, anlamını yitiriyor.

Rojava-Kobani’deki Kürtlerin, özerklik adımından, IŞİD’le savaşarak, uluslararası düzeyde kazandıkları sempati ve kabulden, Barzani de hoşnut değil gibi görünüyor.

Neçirvan Barzani ile görüşme

Başbakan Davutoğlu’nun, 2 Ekim’de ele alınacak tezkerelerden önce, Neçirvan Barzani ile görüşmesi de, PYD-PKK-YPG karşıtı işbirliğinin işareti olarak görülebilir.

IŞİD’e karşı gündeme getirilen, “Eğit-Donat” planı ne kadar gerçekçi?

Musul’u “tek kurşun sıkmadan” IŞİD’e teslim eden, Irak ordusu mu yoksa IŞİD’e karşı topraklarını sonuna kadar savunan ve yalnız bırakılan Kürtler mi?

Şimdi soru şu:

IŞİD’e karşı “kara harekâtı” Almanya’nın silahlandırıp eğittiği peşmergelerle mi yürütülecek, yoksa PKK-PYD-YPG, koalisyon ülkelerince ağır silahlarla donatılıp, IŞİD’in üzerine mi sürülecek?

Ya da Türk hükümeti, açmaz içindeki Suriye-Irak coğrafyasında “tarihsel uzlaşı” deyip, TSK’nın Kürtlerle ittifakına yol mu verecek?

Tampon bölge IŞİD'e yarayabilir

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye’de Uçuşa Yasak bölge ve Suriye Türkiye sınırında “tampon” bölge istemi Kürtleri vurup, IŞİD’e yarayabilir.

Suriye Ulusal Uzlaşı Bakanı Ali Haydar’ın “Rojava’da Suriye uçaklarının IŞİD’i bombalamasını Türkiye engelledi. Sınıra yaklaşan uçağımızı düşürdü” sözleri, böylece daha da anlam kazanıyor.

2 Ekim’deki tezkerelerin akıbeti, muhtemelen 1 Mart 2003’teki “Irak işgaline katılma” tezkeresi gibi olmayacak.

Ama artık Irak ve Suriye de eskisi gibi olmayacak.