BIST 10.159
DOLAR 32,21
EURO 35,08
ALTIN 2.471,47
HABER /  GÜNCEL

Her yılın bir 28 Şubat'ı vardır

Arınç, her yılın bir 28 Şubat'ının olduğunu belirterek, Annan Planı'nın, son nokta olarak görülmemesi gerektiğini söyledi.

Abone ol

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Bülent Arınç, 28 Şubat'a kadar imzalanması öngörülen Annan Planı'na ilişkin "28 Şubat'ta imzalanmazsa 1 Mart'ta kıyamet kopmaz" dedi. Arınç, Ankara Ticaret Odası'nın (ATO) Ocak Ayı Meclis Toplantısı'nda yaptığı konuşmasında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Meclis Başkanı Arınç, ATO'ya gelişinde Meclis Salonu'na girmeden önce, yorgun olduğu gerekçesiyle bir süre ATO Başkanı Sinan Aygün ile salon dışında oturarak dinlendi. Daha sonra Meclis Salonu'na giren Arınç, burada yaptığı konuşmasında ilk olarak, kredi kartlarına uygulanan temerrüt faizlerine ilişkin görüşlerini dile getirerek, kendisinin, kredi kartlarını sadece alışverişte kullandığını, ancak kredi kartından nakit çekilmesi durumunda adeta 'tefeci faizleri'ne benzer bir faiz işletildiğini ifade etti. Arınç, bir zamanlar sadece itibarlı kimselere verilen kredi kartlarının, daha sonra da çantalara doldurularak avuç avuç dağıtıldığı ve bunun toplumsal bir felakete yol açtığını vurguladı. 57. Hükümet'e eleştiriler yönelten Arınç, o dönemde Meclis'in adeta bir fabrika gibi görüldüğünü belirttiği konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "Geçmiş dönemlerde Sayın Başbakan ve onun çok sevgili arkadaşları her yerde konuştuklarında şunu söylerlerdi: Biz öylesine çalışkan bir Hükümet, öylesine çalışkan bir Meclisiz ki, 385 kanun çıkardık. Ben de her kürsüye çıktığımda onlara şunu söylerdim: 'Siz her halde Parlamento'yu civata üreten bir fabrika zannediyorsunuz. Üretim 300'den 500'e çıktı, 2 vardiya, 3 vardiyaya çıktı diye seviniyorsunuz'. Hayır, TBMM, seri üretim yapan, civata-somun üreten bir fabrika değil. Biz kaliteli kanun yapmaya mecburuz. Çıkardığınız kanun ne işe yaradı ben ona bakarım. Toplumun hangi sorununu çözdü, ben ona bakarım. Yoksa reform diye getirdiğiniz şey, 3 aydan 3 aya değişiyorsa, hiç kimsenin işine yaramıyor demektir. En çok öğündükleri kanunda bile, mesela Bankalar Kanunu, Ben biliyorum 4 kez değişiklik yapılmıştır. Esas kaliteli kanun toplumun ekonomik, sosyal, hukuk ihtiyaçlarını çok inceden inceye düşünür, tartışır, katılımcı demokratik bir ortamda bugünü değil, yarını içine alacak bir düzenleme yapar. Siz de rahat nefes alırsınız. kanunların ruhu toplumların ruhuna uymak zorundadır. Toplumun ruhunu taşımıyan bir kanundan netice alamazsınız. Bizim kanunlarımızın çoğu Avrupa menşeylidir. Ceza Kanunu İtalya'dan, Medeni Kanun İsviçre'den, diğer kanunlarda diğer ülkelerden alınmıştır. Ama kanunu, kanun diye alır da hukukunu ihmal ederseniz, netice alamzsınız. Kanun sadece maddelerde yazan şeyler değildir. Bir ruhu vardır. Bu ruh İtalya toplumuna aittir, bu ruh İsviçre toplumuna aittir. Siz oradaki hukuk mantalitesini Türk toplumunun hukuk mantalitesiyle bağdaştıramazsanız, bir yerinden patlak verir. O yüzden zaman zaman yama yapmak zorunda kılırsınız. Patlayan yarığı dikmek zorunda kalırsınız. Kanun alınabilir ama içine hukuku koyacaksınız". "TÜRKİYE, KENDİNE ÖZGÜ DEĞERLERE SAHİP OLDUĞU İÇİN ARJANTİN OLMADI" Türkiye'nin yaşadığı ağır ekonomik krize rağmen Arjantin'in durumuna düşmemesinin nedeninin, Türk insanına özgü değerler olduğuna değinen Arınç, "Eğer bizi biz yapan değerler, bu kadar örselenmiş, bu kadar yıpranmış, bu kadar erozyona uğramış olsa bile, hala kırıntısı bile kalmışsa bizi Arjantin'e benzemekten koruyan tek imkan o değerlerdir. Yoksa Arjantin'in enflasyonu ve borcu bizimkinden daha azdı. Ama bir sosyal patlamaya gittiler. Bu toplum daha ağır şartlar altında olmasına rağmen, hala biz Arjantin olmuyorsak, insanlar Allah korkusu bir tarafa bir başkasının hakkına kul hakkıdır diyerek el uzatmıyorsa, bu bizim toplum olarak taşıdığımız değerlerdendir" şeklinde konuştu. Kıbrıs konusundaki görüşlerinden dolayı eleştiriler aldığını kaydeden Arınç, bu eleştirilere kaynak olarak bazı köşe yazarlarını gösterdi. Arınç, görüşleri nedeniyle olumlu-olumsuz tepkiler aldığını ifade ederek, "Olumsuz tepki verenler, köşelerinde yazanlar. Bu köşe yazarlarını çok yakından tanıyorum. Çoğuna da saygım var. Ama Allah'tan diliyorum ki inşallah bu ülkeyi onlar yönetmez" diye görüş bildirdi. "Köşelerinde bu kadar rahat yazan, köşelerinde bu kadar milli duruş ve değer adına hiçbir şey tanımadan, bu planda ne var ne yok diye bakmadan; 'Şu iş bitsin de nasıl biterse bitsin' diye düşünen insanların hangi konuda neler yazdığını çok iyi bildiğim için, 'Onlar yazmaya devam etsinler ama ülke yönetimi ayrı bir şeydir' diye düşünüyorum" diyen Arınç, "Çünkü bunların bir kısmına baktığınız zaman, 'Biz hala niye duruyoruz da ABD'nin safında yer almıyoruz. Uçaklar niye uçmaya başlamadı. Niye Saddamın başına bombalar patlamadı' diye şikayet ediyorlar. Bunlara kalsa, Körfez'de savaş başlamalıydı. Onlara kalsa Kıbrıs diye bir şey yok. Ha vermişsin, ha vermemişsin farketmez. Bunlardan gelen eleştirileri okudum. Ama yanlış yaptığımı görmedim. 'Bilakis doğru söylemişim. Onlar da kendi bildiklerini yazıyorlar' dedim. Ama halkımdan o kadar olumlu tepkiler aldım ki hepsinin Millet Meclisi Başkanı olmaktan şeref duydum. Çünkü Kıbrıs konusundaki düşüncelerimin ardında; köşelerin anlı-şanlı dolar karşılığı maaş alanlar değil, milletimin ta kendisi vardı" dedi. "KIBRIS'TA İKİ BÖLGELİLİK ESAS OLMALIDIR" TBMM Başkanı Arınç, şunları kaydetti: "Annan Planı karşısındaki tavrımızın, ne getirip ne götürdüğüne bakılarak, hem ulusal menfeatlerimiz, hem de Kıbrıs'taki soydaşlarımızın menfeatleri doğrultusunda 'Evet' veya 'Hayır' denilebilir. Evetse evet, hayırsa hayır denilebilir. Bunun sonunda ölüm yok. Böyle geldi böyle gidiyor. İtiraf edeyim; Annan Planı'nın kesinlikle müzakere edilmemesi gerektiğini söyleyenlere karşı koydum. Bu önemli bir belgedir. Çünkü BM Genel Sekreteri getiriyor. Bunun dünya siyaset platformunda bir önemi olabilir, buna sırt çevirirseniz, siyaseten yanlış yapmış olursunuz. Nederen gelirse gelsin görüşün, lehimizde ve aleyhimizde olan hususları ortaya koyun. İster kabul edin imzalayın, ister kabul etmeyin imzalamayın. Bu Annan Planı olarak geçiyor ancak bu bir Angolo-Amerikan Planı'dır. Bu planın arkasında İngilizlerin meşhur siyasetçisi Lord Horney vardır. Annan Planı'nda haritalar çok iyi çizilmiş veya çok iyi çizdirilmiştir. Bunu dışardan birisinin bilmesi ve çizmesi mümkün değildir. İçeriden, belki de Rum subayları tarafından çizdirilmiştir. Çok ince girift noktasına kadar çok stratejik hazırlanmış bir plan doğrusu. Bu açıdan tebrik etmek lazım doğrusu". Kıbrıs'ta toprak tavizine ilişkin görüşlerini de dile getiren Arınç, "Benim nüfusunum büyük bir bölümünü göç etmek durumunda bırakacak, en verimli topraklarımı Rumlara terk ettirecek bir plan doğru değildir. Bugünkü sınırlar, muhafaza edilebilir, verilebilecek kısmı varsa verilir. 'Biz aslında fazla yer almışız canım' diyen zamanının Cumhurbaşkanları da konuşmaya başladı. Toprak konusunda tavizlerle bir yere varılabilecekse, yüzde 3-4 gibi bir kısmın Rum kesimine bırakılabileceği söylenmiştir. Ama iki bölgelilik esas olmalıdır" ifadelerini kullandı. Son günlerde KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı hedef alan eleştirileri yanlış bulan Arınç, "Siyasetçinin görevinin müzakere ederek, kendi tarafı için en olumlu sonucu almaktır. 'Siz buna fazla bakmayın, bundan sonrası ölüm, atın imzayı' diyenlerle bir noktada buluşmak mümkün değildir" diye konuştu. Arınç, "Sayın Denktaş, konutuna bunları söyleyenleri çağırarak, 'İtirazlarını söyleyin de gideyim karşı tarafta bunun mücadelesini yapayım' dediğinde 'Biz seninle konuşmayız, biz dışarda miting yaparız. Ne söylerseniz söyleyin size güvenmiyoruz' cevabını almıştır" şeklinde görüş bildirdi. Yapılan protesto hareketleriyle Denktaşın yıpratılmak istendiğini ifade eden Meclis Başkanı Arınç, mitinglerde demokratik hakların kullanıldığı ancak, söz konusu mitinglerin kimin lehine olduğunun da dikkate alınması gerektiğini sözlerine ekledi. Arınç sözlerini şöyle sürdürdü: "Her şeyin bittiği bir zamanda değiliz, ama her şeyden çok ders zaman alınacak bir zamandayız. Kıbrıs Türk halkının ve türkiye Cumhuriyeti'nin menfeatlerini gözetecek bir barışı hepimiz arzu ediyoruz. Kesinlikle bu reddedilsin durumunda değiliz. Müzakere edilsin, mefeatimiz varsa imzalansın. Menfeatimiz yoksa hiçbir kaybımız olmaz. Bunu imzalamadığınız zaman. Ben söyledim bana kızdılar. Her yılın bir 28 Şubat'ı vardır. Arkasında da 1 Mart var. 28 Şubat'ta imzalanmazsa 1 Mart'ta kıyamet kopmaz. Her şeyi bilelim ki bugünlere kadar gelirken, hep böyle son dakika golleriyle gelmişizdir. Tarihte her zaman fırsatlar doğar, her zaman ışık ve güneş doğar. Karanlığın arkasından aydınlığın geldiğini biliyoruz. Kıştan sonra da bahar gelir. Annan Planı'nı bu şartlar altında, bütün arkadaşımızın son nokta olarak görmemesi gerektiğini söylemek istiyorum". Toplantıda, ATO Başkanı Sinan Aygün de Kıbrıs konusunda hazırlanmış slayt gösterisi eşliğinde bir konuşma yaptı. Aygün konuşmasında kredi kartları konusuna da değindi. Toplantı sonunda bazı ATO üyelerine Arınç tarafından plaket verildi.