BIST 9.722
DOLAR 32,57
EURO 34,93
ALTIN 2.426,98
HABER /  DÜNYA

Gül’den Arap ülkelerine uyarılar

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ’Arap Uyanışı’ ile birlikte başlayan süreçte demokrasi konusunda bazı iyileşmelerin yaşandığını belirterek, “Bur...

Abone ol

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ’Arap Uyanışı’ ile birlikte başlayan süreçte demokrasi konusunda bazı iyileşmelerin yaşandığını belirterek, “Burada hayati önem taşıyan nokta demokratik süreçlerin kesintisiz sürmesidir” dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Uluslararası İşbirliği Platformu 4. Boğaziçi Zirvesi Onursal açılışına katıldı. Zirvenin açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Gül, sürdürülebilir refah ve kalkınmanın 3 temel çarpanının barış, iyi yönetişim ve bilgi olduğunu vurguladı.
Barış, istikrar ve kalkınma arasında ayrılmaz bir bağ bulunduğuna dikkat çeken Gül, “Geride kalan 3 senede Akdeniz’in kuzeyinde ekonomik, siyasi ve sosyal boyutları her geçen gün daha fazla hissedilen bir kriz etkisini tüm gücüyle göstermektedir. Güneyinde ise asırlık statükonun temellerini sarsan halk hareketleri ortaya çıkmıştır. Halk hareketleri, yönetim yapılarının halkın talepleri doğrultusunda şekillendirilmesine yönelik bir süreci de başlatmışlardır. Bizler savaşların, yoksullukların ve kıtlıkların acılarını barış ve refahın ise kıymetini çok iyi bilen bir neslin temsilcileriyiz. Yakın çevremizde yaşananları en iyi şekilde anlamaya çalışma gayretinin sebebi, büyük fedakarlıklarla elde ettiğimiz kazanımları koruma arzusudur” dedi.

ÇİN, HİNDİSTAN, RUSYA VE TÜRKİYE
Siyasi ve ekonomik güç merkezlerinin giderek şekillendiği bir dönem yaşandığını belirten Gül, “Asya küresel ekonomide konumunu geri kazanmaya başladı. Çin, Hindistan, Rusya ve Türkiye gibi ülkeler sürecin ilgi odağıdırlar. Küresel ekonomik büyümenin yüzde 90’ından fazlasını gelişmekte olan bu tür ülkeler kaydetmektedir. Zengin kaynakları ile Ortadoğu ve kuzey Afrika ülkeleri de değişen dünya düzeninde kendilerine yeni bir yer arayışındadırlar” şeklinde konuştu.
Uluslararası ticarette 30 yıl öncesine kıyasla büyük bir patlama yaşandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, “Ülkeler hiç olmadıkları kadar birbirlerine bağımlı hale gelmişlerdir. Neticede refah artmış, yoksulluk azalmıştır. Bununla birlikte ülkeler arasında gelir dağılımında ciddi dengesizlikler ortaya çıkmıştır. Zengin ile fakir uçurumu giderek artmaktadır. Toplumsal huzursuzlukları körükleyen bu faktör bugünkü konferansın konusunu teşkil eden Ortadoğu halk hareketlerini doğuran temel etkenlerden biridir. Kendi kendini ateşe vererek büyük çaplı bir dönüşüm dalgasını fitilini ateşleyen Tunuslu sokak satıcısı, gelecek umudu kalmadığı için bu yola başvurmuştur. Kitleler onurları, gelecekleri için ayağa kalkmışlardır. Sorunların bu tür eylemlere sebebiyet verecek duruma ulaşmadan çözülmesi için çalışılması gerektiği açıktır. Küreselleşmenin nimetlerinden faydalanmaya devam etmek, rekabeti sürdürülebilir kılmak için gelir dağılımı adaletsizliği başta olmak üzere tüm bu sorunların çözümünde ortak sorumluluk üstlenmeliyiz. Hepimiz çevremizde yaşananlara kaşı duyarlı olmalı ve sorunların çözümünde sorumluluk almalıyız” diye konuştu.

DEMOKRASİ UYARISI
Konuşmasında Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yaşanan halk hareketlerini değerlendiren Gül, şunları söyledi;
“2002’de Arap entelektüelleri tarafından kaleme alınan bir raporda belirtildiği gibi bölgenin geri kalmasına neden olan 3 temel açık mevcuttur. Bunlar bilgi alanındaki açık, ekonomik ve siyasi hayata katılımdaki açık ve özgürlükler alanındaki eksikliklerdir. Arap uyanışı bu açıkların kapatılması bakımından tarihi bir fırsattır. Bu süreç başladıktan sonra özgürlüler alanında nispi bir ilerleme kat edilmiştir. Bilgi açığının giderilmesi ise ilk iki alandaki ilerlemeye bağladır. Bölgedeki ülkelerin bu doğrultudaki ilerleme hızları aynı değildir. Henüz yolun çok başındayız. Her ülke iç dinamikleri ve kendine özgü koşulları çerçevesinde hızını ayarlayacaktır. Batının demokrasi, serbest piyasa ekonomisi ile ilgili bilgi ve teknoloji çağına geçişinin yüzyıllara yayılan süreç olduğunu biliyoruz. Hiçbir zaman demokrasi bir gecede gelmemiştir. Bu uzun bir süreçtir. Pekişe pekişe gelişen giderek kendisini iyileştiren bir süreçtir. Bugün demokrasi ile idare edilen ülkelerde bile halen sürecin geliştiğini görmek, iyileşmenin ve mükemmelleşmenin sonunun olmadığını görmek, herhalde Arap ülkelerinde olup bitenlerin ne kadar hala zamana ihtiyacı olduğunu çok daha iyi anlatacaktır. Burada hayati önem taşıyan nokta Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki demokratik süreçlerin kesintisiz sürmesidir. Bölgedeki kanaat önderlerine düşen sorumluluk ülkelerindeki değişim sürecini akıl ve sağduyu ile yönetmektir”

UYARILAR YAPTI
Bölgede etnik ve mezhepsel aidiyetlere dayanan kimliklerin güç kazandığının altını çizen Gül, “Etnik, dini veya mezhebi aidiyeti ne olursa olsun herkesin kendini ve geleceğini güvende hissedeceği bir dönemi başlatmak için ne yapılması gerektiğine yine bölge ülkeleri karar vermelidir. Etnik ve mezhebi aidiyet ile ilgili meselede önümüzdeki seçenekler bellidir. Ya kazananı olmayacak bir mezhepsel çatışma senaryosu sergilenecek. Ya da tüm farklılıklara karşı bölgesel bir işbirliği modeli hayata geçirilecektir. Bölünmenin çatışmanın da sonu yoktur aslında. Küçük bir köyde bile bölünme için bir sürü gerekçeler bulabilirsiniz. Hele Ortadoğu gibi çok çeşitliliği olan ülkelerde bölünme parçalanma ve iç mücadele için sebep aranırsa bir çok sebep bulunabilir. Bu tip çatışmaları Avrupa ülkeleri ortaçağda yaşamışlar ve büyük maliyetler ödemişlerdir. Halen Suriye’de yaşanmakta olan ve 110 binden fazla insanın hayatına mal olan iç savaşta ilk senaryoyu hakim kılma arzusun payı büyüktür.
2. ise bölgesel sahiplenme ve işbirliği ruhunun pekiştirilmesi. Bölgedeki sorunlara yine bölge ülkeleri çözüm aramazsa başkaları kendi çözüm formüllerini dayatacaklardır. Yakın geçmişte örneklerini yaşadık. Öncelikle yapılması gereken uluslararası barış ve güvenliği en büyük tehdidi oluşturan iç çatışmaları sona erdirecek yerel çözümler üretilmesi için çalışılmalıdır. Kendi iç barışını tahkim eden her ülke bölgesel barışın en güçlü savunucusu olacaktır. Bu bağlamda atılacak adılar Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın küresel düzeyde hak ettiği yeri elde etme açısından da önem taşımaktadır” ifadelerini kullandı.

"KİTLE İMHA SİLAHLARINDAN ARINDIRILMALI"
Gül, Ortadoğu’nun kitle imha silahlarında arınmasını sağlayacak yeni bir güvenlik mimarisinin oluşturulması gerektiğini ifade ederek, “Yeni bir bölgesel güvenlik mimarisi oluşturulurken özgürlük-güvenlik dengesinin önemine dikkat çekmek istiyorum. Bu denge bölgede uzun süreli istikrarın anahtarıdır. Bu noktada farazi güvenlik risklerini öne sürerek özgürlükleri kısıtlayan politikaların Ortadoğu’ya istikrar ve güvenlik getirmeyeceğini bir kez daha vurgulamakta yarar görüyorum. Güvenlik için özgürlüklerden taviz vermek, insanların demokrasiye olan inançlarını kaybetme riskini de beraberinde getirmektedir. Bu alanlarda titiz çalışmalar yürütüldüğü takdirde Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinin hızlı bir yükseliş sürecine girmemeleri için bir neden yoktur” şeklinde konuştu.
(İHA)