BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  DÜNYA

Gezi Parkı olaylarına bir de buradan bakın

Prof. Dr. Bektaş Yıldırım, Gezi Parkı olaylarında ünlü profesör Gene Sarp’ın doktrinin uygulandığını belirterek, "Gezi Parkı olaylarının ba...

Abone ol

Prof. Dr. Bektaş Yıldırım, Gezi Parkı olaylarında ünlü profesör Gene Sarp’ın doktrinin uygulandığını belirterek, "Gezi Parkı olaylarının başlangıcı salt ağaç kesimi ile ilgili değildir. Ağaç kesimi sadece iyi bir gerekçedir" dedi.
Prof. Dr. Bektaş Yıldırım, Gezi Parkı Eylemlerinin sosyo-politik açıdan inceledi. Demokrasi ile yönetilen ülkelerde, ülke manzarasının bakılan pencereye göre değişeceğini söyleyen Yıldırım, ancak tarih penceresindeki görünümün hiçbir zaman değişmeyeceğini vurguladı.
Toplumdaki her kesimin Gezi Parkı eylemlerini kendi bakış açısına göre değerlendirdiğine dikkat çeken Yıldırım, “Farklı değerlendirmeler olayı özünden saptırdı ve basitleştirdi. Bu bir bakıma ülkenin hayrına oldu. Olayları iyi anlayabilmemiz için önce kendimize bir takım sorular sormalıyız diye düşünüyorum. Olayların görünen sebebi neydi? Nasıl oluştu? Gayesi neydi? Hedefi neydi? Felsefesi neydi? Bu soruların cevapları akademik çerçeve içerisinde irdelenmeli yansız ve ön yargısız olarak da değerlendirilmelidir” dedi.

"GEZİ PARKI’NDA PROF. DR. GENE SARP’IN DOKTRİNİ UYGULANDI"
Gezi Parkı ve benzeri toplumsal olayların felsefesini ve teorisinin Gene Sarp’ın doktrinine dayandığını anlatan Bektaş Yıldırım, “Gene Sarp günümüz anarşisinin fikir babasıdır. Kitabında mevcut otoriteye başkaldırmanın isyan etmenin nasıl olması gerektiğinin kurallarını belirlemiştir. Sarp’a göre demokrasiyle idare edilen ülkelerde isyan artık silahla yapılmaz otoriteyi (hükümeti) yıkmak için silah kullanılamaz. Şiddetten kaçınmak gerekir. Direniş pasif olmalı, gençlik hareketi olarak başlatılmalı sonra kitleselleşmeli ve olabildiğince uzun sürmelidir. Şehrin psikolojik olarak önemli bir meydanı işgal edilmeli buraya kitleler çekilmelidir. Eylem zaman süreci içerisinde eğlenceli bir hale getirilmeli eylem süresince eğlendirici öğeler ön plana çıkarılmalı, bu arada otoritenin güç, kullanması beklenmelidir. Böylece eylemcilerin mağduriyeti sağlanarak, toplumun değişik grupları harekete geçirilip eylem ve pasif direniş ülke genelinde yaygınlaştırılmalıdır. Medya iyi kullanılmalı, uluslararası medyayla ilişkiler kurulmalı, sansasyonel haberler yapılmalı, eylem ile eylemciler sempatik gösterilmelidir" diye konuştu.
Sarp’ın fikirlerinin önce Ukrayna’da Kadife Devrim, sonra Kuzey Afrika’da ve Arap ülkelerinde Arap Baharı’nda uygulandığını kaydeden Bektaş Yıldırım, “Türkiye ve Brezilya hariç diğer ülkelerde başarılı olundu. Sarp doktrini; Ukrayna’da ve Arap Ülkelerinde diktatörlere Ukrayna, Türkiye, Brezilya ve Mısır’da ise seçilmiş hükümetlere karşı uygulandı. Sarp doktrini özünde diktatörlere karşı uygulanması için kurgulanmış bir teori olmasına rağmen son dört ülkede seçilmişlere karşı uygulandı” ifadelerini kullandı.

"GEZİ OLAYLARININ BAŞLAGICI SALT AĞAÇ KESİMİ İLE İLGİLİ DEĞİLDİR, AĞAÇ KESİMİ SADECE İYİ BİR GEREKÇEDİR"
Türkiye’de ise son 10 yıldır iktidardan memnun olmayan bir kesimin var olduğuna dikkat çeken Yıldırım, şöyle devam etti:
“İktidardaki siyasi partiden, hükümetten ve bunların otoritesini kendinde toplamış görünen Başbakan Erdoğan’dan rahatsızdırlar. Onlara göre Türkiye iyiye gitmemektedir. Muhalefetten umutları yoktur. Siyasi parti kurup seçim kazanmaları mümkün değildir. Ülkede askeri vesayet kalkmış askerlere ihtilal yaptırmaları da söz konusu değildir. O halde ne yapmalıdır? Bu soruların cevaplarını Cumhuriyet Mitinglerinin organize edilmesinde ve Gezi Parkı Eylemlerinin başlatılmasında aramak yatar. Gaye siyasal alanda ve gündelik yaşantıda toplumu kutuplaştırmak, olabildiğince geniş bir zemin üzerinde tüm ülkeye yayarak kurgulanmadığı, kendiliğinden geliştiği intibasını veren bir hareketle otoriteyi zorlamak gücünü kurmak, kaos oluşturmak nihayetinde iktidarı ele geçirmeye çalışmaktır. Gezi Parkı olaylarının başlangıcı salt ağaç kesimi ile ilgili değildir. Ağaç kesimi sadece iyi bir gerekçedir. Son 5-6 senedir bu tür eylemin hazırlıklarının ve provalarının yapıldığını ve eylem planlayıcılarının Cumhuriyet Mitinglerinden sonra Sarp’ın teorisinden ayrıldığını, yeni planlamanın değişik odaklardan değişik beyin takımlarınca olgunlaştırılmaya çalışıldığını görüyoruz. Dolayısıyla Gezi Parkı olaylarının başlangıcını ağaç kesimine bağlamak ve spontan geliştiğini salt, çevreci gençlerin duyarlılığından kaynaklandığını söylemek doğru değildir. Yeni planlayıcılar Cumhuriyet Mitinglerinden sonra ülkede toplumsal olayların olabilirliğinin hesabını yaptılar ve bir fırsat beklediler. Gezi Parkı olaylarının başlatıldığı tarihte toplumumuzda köklü uyuşmazlıklar olmamasına rağmen kimi kırılganlıklar ve uyuşmazlıklar vardı. Beyin takımının amacı toplumdaki yüzeysel uyuşmazlıkları derinleştirmek toplumu ayrıştırmak, iktidara ve nihayetinde devlete karşı kinlenmiş katmanlar oluşturmaktı. Böylece toplumsal gruplar harekete geçecek ve çatışma çıkacaktı. Çatışma önce Eylemci-Devlet güçleri, sonra farklı fikirdeki gruplar, daha sonra da farlı inançtaki toplum katmanları arasında olacaktı.”

"GEZİ PARKI’NDA BİR SÜRE SONRA EYLEMİN ŞEKLİ DEĞİŞTİ"
Gezi Parkı eylemlerine bir müddet sonra muhalif siyasi kuruluşlar, muhalif STK’lar ve radikal grupların da katıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Yıldırım, “Zaten eylemin kitleselleşmesi ancak böyle olmaktadır ve öyle de oldu. Ne var ki her grup olayı kendi görüş açısına çekmeye çalışır. Eğer ülkede derin ayrılıklar, birleştirilemeyecek ayrışmalar çatlaklar oluşturulmazsa ve geniş halk kitleleri eylemcileri benimsemezse ortada sadece klasik anarşi kalır. Cam çerçeve kırmalar, araba yakmalar ve polise saldırılar gibi. Gezi Parkında eylem başlatıldıktan kısa bir süre sonra muhalif parti elemanları ve Radikal grupların olayın içine girmesi ile eylem şekil değiştirdi. Bu eylemi başlatan çekirdek kadronun istediği bir şey değildi. Ne var ki yapacakları yapabilecekleri de bir şey yoktu. Radikal gruplar süreç içerisinde en iyi bildikleri gösteri tarzlarını uyguladılar. Polis şiddet kullandı. Polisin bu davranışı radikal örgütlerin işine geldi. Bu şiddetin psikolojik etkisiyle militan adaylarını ve yeni militanlarını daha militarize ettiler. Radikal grupların şiddet gösterileri, Muhalif Siyasi Partinin elemanlarının eyleme bizzat girmeleri CHP’nin de eyleme açıktan destek vermesi Sarp’ın eylem tarzını ve Gezi Parkı olayını bitirdi. Eylemi başlatanlar eylem dışına itildi. Eylem çok aktörlü bir hale geldi” açıklamalarında bulundu.

"TOPLUM ŞİDDET VE GERGİNLİK İSTEMEDİ"
Bektaş Yıldırım, Türk toplumunun şiddet olaylarını ve sonuçlarını geçmiş yıllarda acı şekilde yaşadığını da hatırlatarak, “Dolayısıyla gerginlik ve şiddet istemiyordu. Şiddeti ilk andan itibaren benimsemedi. Muhalif siyasi partinin açık desteği de etki-tepki ile sessiz geniş kitleleri eylemin karşına dikti. Ciddi bir karşı cephe oluştu. Toplumun çoğunluğunu, geniş halk kitlelerini arkasına alamayan, onlardan destek görmeyen hiçbir toplumsal hareket başarılı olamaz. Gezi Eylemi de başarılı olamadı. Sarp’ın teorisinin uygulandığı ülkelerin tümünde eylemlerin giderek sempatik görünümlerini kaybettiğini, iplerin; olayı kurgulayan ve başlatan beyin takımının elinden kaçtığını, kitle psikolojisinin süreç içerisinde değiştiğini ve anarşi ile iç içe girerek şiddete bulaştığını görüyoruz. Teorik ile pratik örtüşmüyor, pratik teoriyi desteklemiyor. Hal böyle olunca görünen ‘Şiddet içermeyen Sivil İsyan’ teorisinin arka planında demokratik ülkelerde; toplumları ayrıştırmak, kutuplaştırmak, ekonomiye zarar vermek, istikrarsızlaştırmak gibi kavramlar mı var? diye düşünmeden edemiyor insan” şeklinde konuştu.

"CHP’NİN HANESİNE OLUMLU OLARAK DÖNECEĞİNİ HESAPLADIĞI OYLARIN GELİP GELMEYECEĞİ ŞÜPHELİDİR"
Başbakan Erdoğan’ın ABD dönüşünde kontrollü bir politika uyguladığına dikkat çeken Prof. Dr. Yıldırım, “Geniş halk kitlesinin kendi yanında olduğunu, şiddet içeren bu eylemleri benimsemediğini siyasetçi gözüyle gören yaptığı açık hava mitingleriyle de bunu gösterdi. Eylemi ve eylemcileri iyice zayıflatır ve verdiği emirle de Taksim Meydanını boşaltılır. Sonuçta kimi esnaf ciddi zarar görmüştür ülke ekonomisi az da olsa negatif etkilenmiştir. CHP’nin hanesine olumlu olarak döneceğini hesapladığı oyların gelip gelmeyeceği şüphelidir, taraftar kitlesini kemikleştirememiştir. Karşıtlarını ise diğer cepheye itmiştir. Başbakanın yıprandığını içeride ve dışarıda yazan çizen çok olmuştur ama Sayın Erdoğan bu krizi lehine çevirmesini bilmiş, liderliğini daha da pekiştirmiştir. Görüşlerimizin yanlışlık ve doğruluk derecesini ilk seçimler gösterecektir ve sandığa giren oylar belirleyecektir” ifadelerini kullandı.
(İHA)