BIST 10.159
DOLAR 32,20
EURO 35,07
ALTIN 2.472,62
HABER /  GÜNCEL

Gençler seçim değil, gelecek derdinde

Kürşat Akyol'un İstanbul'da seçim öncesi görüştüğü gençlerin en büyük korkusu 'diplomalı işsiz' olmak.

Abone ol

Türkiye'de 73 milyonluk nüfusun, yarısı 30 yaşın altında. Eğitim çağındakilerin sayısı, 17 milyon. Bunların, 3 milyona yakını üniversiteli.

Taksim meydanında geçen hafta yaptıkları bir eylem öncesinde konuştuğumuz bir kadın üniversite öğrencisine göre, üniversiteler artık işsiz kalmadan önceki son yılların geçirildiği yerlere döndü.

“Hepimizin kaygısı bu” diyor, diplomalı işsiz olmak.

Kuşkusuz, Türkiye’de genç deyince ilk akla gelenlerin başında işsizlik var.

2007 sonunda kurulan Türkiye’nin ilk öğrenci sendikası Genç-Sen’den, Türkiye Genç İşadamları Derneği TÜGİAD’a, Kürt illerinden göçenlerden, Tophane’nin bıçkın addedilen delikanlılarına kadar, gençlerin ortak görüşü bu.

Çünkü, halihazırda ortalama işsizlik yüzde 10’un hemen üzerinde seyrederken, gençler arasındaki oran bunun neredeyse iki katı.

Bazı uzmanlara göre, eğitimli gençler arasındaki işsizlik, daha da yüksek. Eğitim alan 4 gençten neredeyse biri işsiz.

Yalnızca üniversitelerden yılda ortalama 350 bin kişi mezun oluyor, işsiz ordusuna katılım büyüdükçe büyüyor.

Türkiye bu alanda, dünya liderleri arasında. Geçen yıl, Meksika’dan sonraki en kötü ikinci ülkeydi genç işsizliğinde.

Geleceğe güven

Dolayısıyla, Taksim’deki eylemleri öncesinde görüştüğümüz henüz okulunun ilk sınıfındaki genç öğrencinin kaygıları yalnızca kişisel değil.

Bu eylem, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK’e bağlı Öğrenci Gençlik Sendikası’nın. Bu sendika, 2007 sonunda kuruldu. Türkiye’deki ilk öğrenci sendikası.

Emek-sermaye ilişkisinde var olmadığı gerekçesiyle, İstanbul valiliği tarafından açılan kapatma davasıyla karşı karşıya kaldı.

Ulaş Taştekin, bu sendikanın 13 kişilik merkez yürütme kurulunun üyelerinden. 22 yaşında, Ankara’da siyaset okuyor.

“Gençliğin en temel sorunu, geleceksizlik” diyor, “öğrenci gençlik de buna dahil.”

Taştekin, “düzen partileri” diye tanımladığı seçim yarışının önde gelen partilerinin hiçbirinin kendisine güven vermediğini, vaad ettikleri çözümlerin inanılır görünmediğini söylüyor.

Daha önce konuştuğumuz iki Genç-Sen’li de, aynı görüşteydi. Biri, temelde bu görüşe bağlı kalmakla birlikte, “Kötüler arasındaki en iyiyi seçmek olabilir en fazla biz gençler için bu seçim” dedi.

Genç işadamları teşvik istiyor

TÜGİAD, kısaca TÜSİAD diye anılan siyasetin etkin aktörlerinden Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği’nin gençlik kolu sayılabilir. Üyelerinin yıllık cirosu toplam 30 milyar dolar.

Öğrencilerinki kadar genç değil bu örgütlenme, 25 yıllık bir geçmişe sahip. Beyoğlu’nun göbeği, İstanbul’un tartışmasız en işlek yeri İstiklal caddesindeki Odakule binasının 14. katında yerleri.

Başkanları, 40 yaşındaki Murat Coşkunkan, Bursalı bir ailenin üçüncü kuşak işadamlarından. Kendileri için de, gençlerin en önemli sorununun işsizlik olduğunu söylüyor.

Soruna istihdam açısından bakıyor. Büyüme rakamlarının yeni yatırımlara, dolayısıyla iş alanlarına ya da istihdama paralel biçimde yansımadığından şikayetçi. Bu yönde teşvik, destek alamadıklarını belirtiyor.

Siyasi partilerin seçim beyanlarına bakıldığında ise, hemen her parti, yüzbinlerce kişiye iş bulmayı vaad ediyor.

Bu seçimlerin en belirgin niteliklerinden biri, partilerin ideolojik yaklaşımlardan ziyade, somut vaadlerle meydanlara çıkmış olmaları.

İş-aş vaadleri, aile yardımları seçim programlarının en albenili yerlerinde. Televizyonlar, gazeteler fersah fersah bunları yayınlıyor ilanlarda, reklamlarda.

Coşkunkan’a göre ise, bunlar popülist, günübirlik söylemlerden ibaret, “Çünkü, istihdam ya da girişimciliğe özendirecek yeni araçlar yok bunlar arasında.”

Genç işadamlarının lideri, “İşsizliğe çözüm konusunda, Meclis’te grubu bulunan partilerin bu konuda önerdikleri çok somut bir adım gördüğümü söyleyemem” diyor.

Devletten beklenti

İstanbul, nüfusu kadar, işsizliğin de Türkiye’de en yoğun olduğu yerler arasında. Belki de işsizlerin, iş umuduyla buluştuğu en büyük yer.

Ama, bütün gençler işsizliği bu kadar dert etmiyor. Örneğin, Şişli’den aracına bindiğimiz Urfalı taksi şoförü. 33 yaşında, mesleği kebapçılık. İki yıl önce ortağıyla kişisel bir anlaşmazlık sonucu, dükkan kapanmış.

“Her şeyi devletten beklememek gerek, iş yapmak isteyen, her türlü yapar” diyor.

Kendinden örnek veriyor, işsiz kalınca, taksi şoförü olabilmek için belgelerini çıkarttığını, uyumadan günlerce çalıştığını anlatıyor.

Pazar günü parkta konuştuğumuz gençlerden biri de, benzer sözler söylemişti. Özellikle üniversite öğrencilerini eleştirmiş, "Kimi parasını, kimi yerini, kimi koşullarını beğenmediği için çalışmıyor" demişti.

TÜGİAD Başkanı Coşkunkan da, benzer eleştiriyi getirdi, “Hemen yüksek ücret, kariyer istiyorlar” dedi.

Ortaköy’deki 32 yaşındaki yeni üniversite mezunu kadın cevap veriyor, bu eleştirilere.

Sinema-televizyon alanında, giriş sınavı puanı hesabıyla, Türkiye’nin en iyi fakültesinden mezun olmuş, 5 burslu öğrenci arasındaymış.

Tostçu umudu oldu

Birkaç yıllık iş deneyimi varmış, ama birkaç hafta önce çalıştığı şirket küçüldüğü için yine işsiz.

“Ayda 1000 liraya, sigortasız, güvencesiz çalışıyordum. Patron bize kızınca, öğlen yemeklerini kesiyordu işyerindeki. Şimdi, tostçu 600 lira teklif etti” diyor.

Aslında, tostçunun aradığı işçinin ücreti 500 liraymış; kendi ifadesiyle “yabancı dili iyi diye herhalde” fiyat 100 lira yükselmiş.

Evinin kirası 500 lira. Aidat, elektrik, su, ısınma, internet, telefon, kedinin kumu eklenince, aylık sabit gideri en az 600 lira.

Tostçuda çalışırsa, hiç olmazsa, öğlenleri tostun kesilmeyeceğini umuyor.

Seçimlere gelince, “Sandık yakın, mahallede. Ama otobüsle gitmem gerekecek olsaydı, o paraya değmezdi” diyor.

Tophaneli roman genç, siyasete, seçimlere daha sıcak bakıyor. 23 yaşında, mesleksiz. “Ben fakirim, ama devletim sağolsun” diyor. Yeşil kartı varmış, ücretsiz tedavi oluyormuş.

İşsiz, o da. Ama, iş aramaktan da vazgeçmiş. Çünkü, çalıştığı yerlerden parasını alamadığını söylüyor

Ekliyor:

“İcabında şimdi çalışıyoruz, paramızı alamıyoruz. Nasıl olacak bu? O zaman ben her şeyi yapacağım. Hırsızlık da, gasp da, her şeyi… Nasıl olacak bu peki? Nasıl yürüyecek Türkiye’nin işi? Bilmiyorum.”