BIST 10.219
DOLAR 32,23
EURO 34,75
ALTIN 2.444,33
HABER /  GÜNCEL

Gel de kültüre Fransız kal!

İstanbul 2010 yılı 'Avrupa Kültür Başkenti' olabilmesi adına önemli bir viraja giriyor.

Abone ol
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac arasında 6 Şubat 2006'da imzalanan kültürel işbirliği protokolü ertesinde beklenen 'eylem dalgası', önceki akşam Beyoğlu'ndaki Fransız Sarayı'nda yapılan özel bir davetle kamuoyuna duyuruldu.

Bir tür 'kültürel barter anlaşması' sayılabilecek dev projenin başlığı, 'Bu bahar başka bahar' sloganı eşliğinde, "Fransız Baharı" olarak açıklandı.

Aralık ayına kadar uzanan sayısız faaliyet zenginliği ile öne çıkan 'kültür se-ferberliği'nin tanıtımına, Fransa'nın Türkiye Büyükelçisi Paul Poudade'in yanı sıra, Fransa'nın İstanbul Başkonsolosu Jean - Christophe Beaucelle ile İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (İKSV) Başkanı Şakir Eczacıbaşı ve Vakıf Genel Müdürü Görgün Taner de katıldı.

TRİLYONLAR GÖZDEN ÇIKARILDI
Poudade'in, (ek sponsorlar dışında) yalnızca Fransa Hükümeti'nden bu girişim adına ayrılan bütçesini 2 Milyon Euro / 3.2 Milyon YTL / 3 Trilyon 200 Milyar Türk Lirası olarak açıkladığı "Fransız Baharı", sanat, bilim, eğitim ve kültürün hemen tüm alanlarında yapılacak, sayısı ıoo'ün üzerindeki etkinliği kapsıyor. Faaliyetin önemini kaleme alan Cumhurbaşkanı Jacques Chi-rac'a göre ise bu baharın anlamı 'başka': Etkinlik "Birleşmiş Milleder'in İspanyol Başbakanı Zapatero ve Türkiye Başbakanı Erdoğan ile başlattığı 'Medeniyetler İttifakı'nın bir yansıması olma" iddiasında.

Bu anlamda Türkiye'de 'boş durmayacak' gibi görünüyor; zira İKSV Başkanı Eczacıbaşı'nın verdiği bilgiye bakılırsa, 2009 yılında Fransa'da ilan edilecek "Türk Baharı" projesi de, aynı yoğunlukta olması planlanan bir 'karşı faaliyet' programı ile AB adayı Türkiye'nin sesini Avrupa ve Fransa'ya daha yüksek sesle taşımaya çalışacak. Halihazırda Türkiye'ye karşı görüşleri bulunan iki ülkenin Fransa ve Avusturya olması da etkinliğin başka bir gerekçesi.

Hal böyle iken "Fransız Baharı"nın en büyük kozlarından biri olan ve İKSV'nin emekleriyle bu yıl 25. yılını kutlayacak Uluslararası İstanbul Film Festivali, bu dev kültür girişiminin ajandasında önem ve popülarite adına ilk sırada geliyor; zira Gerard Depardieu ve Alain Delon'un da konuk edileceği festival bu yıl, Fransa'yı onur konuğu olarak seçerek programda 30 Fransız filmine ve aktris Isabelle Huppert'e adanmış on filmlik özel bir bölüme yer vermeye hazırlanıyor.

Bunların da üzerine, Festivalin 31 Mart'taki resmî açılış gecesine Fransa Kültür Bakanı Renaud Donnedieu de Vabres'ın katılımı kesinleşmiş durumda. Bu kapsamda Türkiye'nin Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç'un da, Fransız meslektaşıyla bir araya gelmesi planlanmış bulunuyor. İki bakanın biraraya gelişlerindeki niyet ise ciddi; çünkü ikili, Fransa'da düzenlenecek ve İngiltere'deki başarılı örneği "Turks / Türkler" sergisini aratmayacak ihtişam ve çeşitlilikteki bir sergiyi daha Paris'te, hatta büyük ihtimalle Louvre Müzesi'nde açmak üzere anlaşacak.

'Fransa 2009 - Türk Baharı' toplu etkinliğinin zamanlaması da, başka bir yönüyle Türkiye için çok önemli bir prestij avantajı sağlamışa benziyor. Çünkü İstanbul'un 2010 yılı 'Avrupa Kültür Başkenti' olabilmesi adına önemli bir viraj, başını Egemen Bağış ve Nuri Çolakoğlu'nun çektiği 'İstanbul 2010' inisiyatifi tarafından 14 Mart'ta Brüksel'de yapılan Jüri Sunuşu ile aşılmış durumda. Brüksel'den gelen ilk haberlere göre sunuş, jüriyi olumlu yönde etkilemişe benziyor; ancak şu aşamada İstanbul'un en yakın rakibi, Ukrayna'nın başkenti Kiev.

Bu anlamda Jüri nihai raporunu hazırlayacağı önümüzdeki bir ay süresince, aday kentler Pecs, Essen, Görlitz, Kiev ve İstanbul'dan birini ( ya da ikisini birden ) seçebilecek. Ancak jürinin üç hafta sonra 'İstanbul' demesi bile AB'nin karar mekanizmasındaki bürokratik çarkı ortadan kaldırmıyor. Zira bunun AB üyesi Kültür Bakanları tasdikli resmiyeti için, Kasım 2006 tarihine işaret ediliyor.

Birgün'e konuşan Şakir Eczacıbaşı, Türk Baharı 2009 projesinin İstanbul 2010 için önemli bir tanıtım avantajı fırsatı olduğunu şöyle özetliyor: "Biraz da onu düşündük ama aslında nasıl olsa biz bunu Paris'de yapacaktık. Ve gerçekten de büyük bir olay olacak. Hem Paris'deki Petit Palais'i, hem Grand Pa-lais'i, ayrıca Louvre Müzesi ve Centre Georges Pompidou'yu da bize açıyorlar. Yani orada önemli bir olay yaratacağız. Öte yanda Avusturya ile de ilişkilerimiz sürüyor. Gelecek yıl Vakıf olarak Viyana'da bir gösteri daha yapmak üzere çalışıyoruz. Paris 2009 Türk Baharı etkinliği kadar büyük çaplı olmasa da, böyle bir plânımız var. 'Paris 2009 / Türk Baharı'nın İstanbul'un 2010 yılı Avrupa Kültür Başkentliği adayı oluşu öncesine rastlaması, tamamen tesadüf. Kaldı ki tüm bu faaliyeder kolay olmuyor. Muhakkak etkisi olacağına inanıyorum."

BÜYÜKELÇİ: '68 BAHARI' BİTTİ
Fransız Baharı projesi açıklandığı sırada, Fransa ve özgürlükle özdeş '68 Baharı'm çağrıştıran ve Sorbonne Üniver-sitesi'ne değin uzanan öğrenci eylemleri sürüyor. Büyükelçi Paul Poudade'ye göre bugünkü Fransa'da yaşanan 'öteki bahar'ın, '68 Baharı ile doğrudan bir ilgisi yok. Birgün'e konuşan Poudade'in bu konuya ilişkin yorumu, şöyle: "Evet doğru, tıpkı Mayıs '68 de olduğu gibi, şu anda Fransa sokaklarında genç insanları görüyoruz. Ancak ben bu görüntülerin anlamının, geçmiştekinden farklı olduğunu düşünüyorum. Bence neler olacağını izleyip, beklemekte fayda var. Çünkü gelecekte neler olacağını kimse tahmin edemez. Ancak yine de bu olayların, geçmişi, '68'i yeniden diriltecek karakterde' olmadığını söyleyebilirim. Kişisel olarak fikrim, gençlerin haksız olduğu yönünde."