BIST 10.219
DOLAR 32,21
EURO 34,71
ALTIN 2.444,34
HABER /  MAGAZİN  /  KÜLTÜR VE SANAT

Fransa'da basılan ilk Türk romanı raflarda

Edebiyat tarihimizin en önemli isimlerinden biri olan Suat Derviş tarafından yazılan ve Fransa'da yayınlanan ilk Türk romanı olma özelliği taşıyan eseri Ankara Mahpusu raflardaki yerini aldı.

Abone ol

Edebiyat tarihimizin en önemli isimlerinden biri olan Suat Derviş tarafından yazılan ve Fransa'da yayınlanan ilk Türk romanı olma özelliği taşıyan eseri Ankara Mahpusu raflardaki yerini aldı.

İlk olarak 1957 yılında, “Le Prisonnierd’Ankara” adıyla Fransa’da yayınlanan eser, bizzat Suat Derviş tarafından Fransızcaya çevrilir. Yayınlandığı dönem 18 dile çevrilen ve büyük yankı uyandıran "Ankara Mahpusu", kendi ülkesinde ise ancak 11 yıl sonra kitap olarak yayınlanır.

AŞKI İÇİN HÜRRİYETTEN VAZGEÇEN VASFİ

başliksiz-2.20131010153729.jpgHayatı boyunca pek çok ilke imza atmış olan Suat Derviş, Ankara Mahpusu romanı ile bir aşk için hürriyetinden vazgeçen Vasfi üzerinden umudun, özgürlüğün öyküsünü kaleme alır. Derviş, yıkılan bir imparatorluğun yerine kurulan yeni sistem içinde kendine yer bulamayan, imparatorluğun kalıntılarını üstlerinde taşıyan insanların hikâyesinin gerçekçi bir tablosunu çizer.

İLKLERİN KADINI SUAT DERVİŞ

Suat Derviş, 1905 yılında İstanbul’da doğmuştur. İlk şiiri 13 yaşındayken kendisinden habersiz Nazım Hikmet tarafından yayımlanan Suat Derviş, ilk romanı "Kara Kitap" basıldığında ise 16 yaşındaydı.

Suat Derviş’e büyük bir hayranlık besleyen Nâzım Hikmet’in “Gölgesi” şiirini onun için yazdığı söylenir. Latin alfabesi ile yazdığı ilk eser "Emine"(1931), en bilinen eseri ise Fosforlu Cevriye’dir.

Yaşadığı dönemde pek çok ilke imza atmıştır. Suat Derviş Avrupa’ya muhabir olarak giden ilk kadın gazetecidir. 1922’de Ankara Hükümeti'nin temsilcisi olarak İstanbul’a gelen Refet Bele’yle ilk röportajı "Alemdar"gazetesi için kendisi yapar. Bir günlük gazetede (İkdam, 1926) kadın sayfası hazırlayan ilk gazetecidir. 

1944 yılında eşi Reşat Fuat Baraner'i sakladığı ve yasadışı Türkiye Komünist Partisi'ne katıldığı gerekçesiyle yargılandı, bir yıl hapse mahkûm oldu. 23 Temmuz 1972 Pazar günü tedavi gördüğü Kasımpaşa Hastanesi’nde ölür. Arkadaşlarının çoğu cenazesine gelemez, ya hapistedirler ya da gitmeye korkuyorlardır. Cumhuriyet ve Milliyet gazetesindeki küçük ölüm ilanı dışında ölüm haberi duyulmaz.