BIST 9.133
DOLAR 32,37
EURO 35,04
ALTIN 2.326,89

Evlerimizin pencerelerinden hayallere seyahat

Biliyorum çok sıkıldınız...

Piri Reisin haritasının tam ortasındaydım...Küba'da Havana sokaklarında buldum kendimi sonrası mı? Paris'te caddenin üzerinde küçük bir kafede bir baktım ki Milano'dayım, Londra, New York derken Berlin'in tam ortasında durdum "hasret, gurbet, buram buram vatan kokan topraklarım dedi yüreğim Türkiye'yi öyle özledim ki duramazdım artık buralarda" dedim kendi kendime çok şükür Ağrı Dağı'nın zirvesinde gözlerimi açtım.

Uyandım, yola koyuldum Van Gölü'nde bir dem mola verdim derken,  Doğu Akdeniz'de palmiye ağaçlarının meltem rüzgarlarıyla dalgalanan denizin sessizliğe büründüğü bir anda pırıl pırıl parlayan ve geceyi aydınlatan gökyüzünde o kadar çok yıldız vardı ki bakarken sayamadan yıldızlar kayarken düşlerime; daldım ve usul usul uyudum. Güven ne güzel ne kıymetli dedim sustum... Ege Akdeniz'in eşsiz koylarında can buldum.

“Şu telaşlarım bir bitse diyorum. Belki uzaklara giderim. Çoktandır gitmek istediğim yollar var.”

-Ahmed Arif-

Gökyüzüne özgürce bakmayı, denizlerin maviliklerinde kaybolmayı kumsallarda yürümeyi toprağa ayak basmayı ormanlara yaylalara gitmeyi dağlara tırmanmayı çok özledik az kaldı ama önce sağlıklı yaşam için sağlıklı kalmalıyız. Sonrasında özlenen tatillere çıkacağız, gideceğiz, kavuşacağız elbet.

Evet bedenimiz hapis ama zihnimizi, duygularımızı acaba şöyle bir gezdirebiliyor muyuz?

Çünkü bu bela sadece Türkiye'nin başına gelmedi tüm dünyanın başında...
Belki de hiç birimiz sevmiyoruz istemiyoruz evlerde oturmayı.

"off daraldım ev eşyalar üstüme üstüme geliyor" dediğinizi duyar gibiyim. Gerçekten kapalı mekan fobisi oluşturdu. Bal yiyen baldan usanır, insan eşinden dostundan, anne babasından, kardeşinden aynı ortamda dura dura etkilenmeye başladı ama hadi gelin zihnimizi bir uçuralım şöyle zihnimizi kaldıralım buralardan... Türkistan yaylalarına gidelim yakut
steplerine... Hadi buradan da gönlümüzü havalandıralım mübarek Ramazan günlerinde Mekke'ye gidelim oturalım Kabe'nin kenarında Kabe'yi izleyelim. Zihnimizi kaldıralım Afrika'ya gidelim toprakların üzerindeki garipleri görelim.

Dünyanın her tarafını gezelim, gidelim görelim bakalım Ramazan'ın bereketini alamayan Allah'ın nasip ettiği o bereketi hissedemeyen insanların yanına gidelim onlara o bereketi anlatalım. Ne biliyim savaş mağdurlarının yanına gidelim, kalkalım buradan gayret edelim bir de mekan olarak zihnimizi kaldıralım. Zaman olarak da gidelim. Seyahat etmenin, keşfetmenin, hissetmenin bir de bu boyutu  var. Gezmek sadece adımlarla değil ama kitaplarla, filmlerle gezmek,  müzikle sanatla yolculuk yapmak, zihnimizi ruhumuzu gezdirerek dinlendirmek, ferahlatmak...

Evimizde kalalım da kalırken pozitif neler yapabileceğimizi anlatarak, olumlayarak...

Çünkü pencereden baktığımızda ışığını görebileceğimiz, sıcaklığını hissedebileceğimiz güneş bizlere göz kırpacak, umutlarımız bizleri hayallerimize götürecek.

Evet, Dünya tarihi boyunca her çağın ayrı bir pandemisi ile insanlık yüzleşti, her pandemi döneminde bilim insanları 'bu salgın ne ilk ne de son' diyebildi.

Tatil tadında kavuşalım diyerek Cahit Zarifoğlu'nun sözleriyle sizlere veda ediyorum "Ormana gittim çünkü bilerek yaşamak istiyordum. Yaşamın asıl gerçekleriyle yüzleşmek ve öğretilerini öğrenip, öğrenemeyeceğimi görmek için. Ve ölüm geldiğinde aslında hiç yaşamadığımı fark etmek için.”

Yaşanabilir bir dünyada olmadıktan sonra güzel bir eve sahip olmak neye yarar? ...