BIST 10.471
DOLAR 32,76
EURO 35,09
ALTIN 2.455,42
HABER /  GÜNCEL

Erdoğan'dan müftülere özel çağrı

Başbakan, İslam dinine değindi. Erdoğan, Müslümanlığın bütünleştirici özelleğinden söz etti. Toplumdaki aksaklıkların düzelmesi için müftülerden dini yardım istedi...

Abone ol

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Eğer siz hakikaten AB'nin bir Hıristiyan kulübü olmadığını iddia ediyorsanız, buna inanıyorsanız, o zaman Türkiye'yi aranıza katmak durumundasınız. Türkiye'yi aranıza kattığınız takdirde tamam, burası gerçekten bir Hıristiyan kulübü değil, tam aksine medeniyetlerin bir arada buluştuğu bir adrestir, diyeceksiniz. Aksi takdirde bunu söylemeye hakkınız yoktur, bunu söyleyemezsiniz. Söyleseniz de kimse buna inanmaz'' dedi. Erdoğan Taksim International Abant Palas'ta Diyanet İşleri Başkanlığı'nca düzenlenen İl Müftüleri Semineri'ne katıldı. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, seminerden çıkacak sonucun herkes için yol gösterici olmasını istedi. Müftülerin görevinin hakka ve hakikate çağırmak olduğunu ve bundan daha ağır bir yükün dünyada bulunmadığını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: ''Sadece kendi cemaatlerini değil, bütün insanlığı içine düştüğü derin buhrandan kurtarmak için sizlerin himmetine muhtacız. Dini hurafelerden arındırılmış, açıklayıcı modelini ilahi hakikat ve değerleri topluma öğütlemek olan kutsi görevinizin yaşadığımız çağda giderek daha büyük önem taşıyacağı kanaatindeyim. Bütün gerçek din ve inançlar, insanlığı hayra, güzelliğe, iyiliğe, çağırmış, davet etmiştirNe zaman insan bu ilahi çağrıya uymuş, gönlünü bu h. issiyata çevirmişse, kötülüklerden arınmış doğruluğa, aydınlığa ve iyiliğe yönelmiştir. Hazreti Mevlana'nın Mesnevi'de söylediği gibi bu dünyada susamış kişilerin su aradıkları gibi su da dünyada susamışları arar. İşte dinin hakikati, susamışların suya kavuştuğu yerde ortaya çıkmaktadır. Bu hakikati kaybetmemek için hem susamışlığımızı hem de suya kanmışlığımızı bir arada tutmak lazım. Çünkü bugün dünyanın inanmış gönüllerin vereceği aydınlığa, vaaz edeceği ahlaka, sahip çıkacağı hakikate her zamankinden çok daha fazla ihtiyacı var.'' Dünyanın herkesin içini acıtan insanlık manzaralarına sahne olduğunu belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Varlığını iyiliğe, güzelliğe, doğruluğa ve adalete yöneltmiş insanlar olarak zamanımızı kuşatan bu karanlık tabloya her birimizin inanıyorum ki gönülden itirazları olacaktır. Biliyoruz ki bir yerlerde insanlık onurunu rencide eden mahşeri vicdanı kanatan bir yara varsa, o büyük günahın kaynağı hakikat körlüğüdür, karanlıktır, cehalettir. Niyeti ne olursa olsun ve sonu nereye varırsa varsın insanlığın vicdanında mahkum olan her hareket bizim gönüllerimizde de kötüdür, karanlıktır, adaletsizdir. Mesnevi'den altında çok sırlar gizli bir vecizeyi hatırlatmak isterim. Mevlana der ki, 'Dünya bir dağdır, yaptıklarımız da ses. Ses yankılanır, yine bize döner'. Buradan çıkarmamız gereken bir ders var. Madem biz hayra inanıyoruz, madem biz iyiliğin, güzelliğin, doğruluğun öğütlediği değerlere inanıyoruz, madem insanlık giderek bu değerlerden uzaklaşıyor, ahlaki çöküntü giderek yaygınlaşıyor, o zaman insanlığın duçar olduğu manevi bunalımı hakikatin nuruyla iyileştiremiyoruz, bize emanet edilen şifa iksirini muhtaç insanlara ve ruhlara ulaştıramıyoruz, madem biz dinin aydınlatıcı hakikatine vakıfız, bu aydınlığı yaymak karanlıkları bu aydınlıkla dağıtma mecburiyeti altındayız.'' Başbakan Erdoğan, hakikati kim biliyorsa yalandan da onun sorumlu olduğunu ifade ederek, ''Bizim ait olduğumuz medeniyet, hangi ırka, dine ve dile mensup olursa olsun bütün insanların haklarını mukaddes bilmemiş miyiz?'' diye konuştu. İslam dininin sadece yeryüzüne değil, bütün evrene vahyedildiğini belirten Erdoğan, şunları söyledi: ''O halde nasıl medeniyetimize sahip çıkıyorsak, mukaddes değerlerimize nasıl gönülden bağlanıyorsak, insanlığın hak ve adalet temelinde şekillenen bir dünya idealine de aynı samimiyetle, aynı sadakatle bağlanacağız ve sahip çıkacağız. Çünkü şer sadece zalimlerin, hayır da bütün insanlığın ortak duygusudur. Bu duyguyu derinleştirmek ve mutlaka zamanın ruhuna uygun olarak yeni köprüler kurmak zorundayız. Eğer hakikate inananlar, köprü kurmaktan vazgeçerse, yüreklerindeki aşk ateşi sönerse söz yere düşer ve korkarım ki hepimiz kin ve nefreti kışkırtanların ördükleri duvarların altında kalırız.'' İSLAM DÜNYASININ BATI DÜNYASIYLA BULUŞMA NOKTASINA, EN YAKIN ÜLKE TÜRKİYE Türk milletinin asırlar boyunca İslam sancağını şan ve şerefle taşıdığını, gittiği her yere adalet ve medeniyet taşıma gayretinde olduğunu anlatan Erdoğan, bugün İslam dünyasının batı dünyasıyla buluşma noktasına, hem coğrafi hem de kültürel olarak en yakın ülkenin Türkiye olduğunu söyledi. ''Batı dünyası nezdinde İslami değerleri öncelikle biz temsil ediyoruz'' diyen Erdoğan, bu temsil zorunluluğunu sadece Türkiye sınırları içerisinde değil, yurtdışında yaşayan 4 milyona yakın gurbetçi için de taşımak zorunda olduklarını kaydetti. Erdoğan, ''Özellikle gurbetçilerimiz neredeyse yarım asırdır kendi kültür ve inançlarıyla batı kültür ve inanç yapılarına sahip toplumlarla kaynaşma, barış ve huzur içinde bir arada yaşama sınavı veriyor'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, sadece yurtdışındaki Türklerin değil, bütün batı dünyasının İslam'ı Türkiye'ye bakarak anlaması gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti: ''Bu bizim aynı zamanda tarihi misyonumuzdur. Belli sınırlara kapanan hizmet, dünyaya açılamaz. Kendini aşan dünyaya açılır. Bugün hepimiz sözlerimizi yeniden teraziye koymak, insanlığa unuttuğu temel değerleri hatırlatmak zorundayız. Bütünüyle maddi bir uygarlığın bütün insanlara rağmen, insan ruhunu kanatlandırmaya yetmediği, depresyonun ve iç huzursuzluğun bile bile toplumu esir aldığı bir dünyada yaşıyoruz. Büyük bilge İbn-i Arabi'nin ifadesiyle, maddi hayata tapınmak, aynen deniz suyu içenlere benzer. Gittikçe susuzlukları artar. Bugün insanlık, deniz suyu içiyor. Gittikçe susuzluğu had safhaya çıkıyor. Bugün insanlığın ortak değerlerinin korunmasında, yüksek ideallerin savunulmasında, barış ve hoşgörü kültürünün yükseltilmesinde değerlerimize, kültürümüze her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Çok büyük bedeller ödeyerek gördük ki, bilginin bıraktığı her boşluğu, kara bir cehalet dolduruyor. Bilgi ve hakikat adına dünyadaki bütün kültürel boşlukları doldurmayı boynumuzun borcu biliyoruz. Eğer hakikati gönlümüzde taşıdığımıza inanıyorsak, kuşkusuz mukaddes değerleri yaşayan, anlatan, başkalarına ileten insanlar, sonsuz hayırlı iş yapıyorlar, ama bugün eskisi gibi durgun bir dünyada yaşamıyoruz.'' Başbakan Erdoğan, modern zamanların getirdiği yeni sorumluluklar bulunduğunu ifade ederek, barışı ve kardeşliği en üst düzeyde savunma ve adaleti yaygınlaştırmada en büyük görevin müftülere düştüğünü söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, müftülere, ''Bugünün çeşitlenen sorunları karşısında yeterli cevaplarınız, hazırlığınız, donanımınız... Buna şiddetle ihtiyacımız var. Yoksa özgüveninizi kaybeder, hakikat sözcüsü olamazsınız'' diye seslendi. Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Dünya bir andan ibaretse kemale ulaşmak ideali için bütün insanlar gibi görevimiz, o anı hayırla doldurmaktır. Her insan kendi anını iyilikle, güzellikle doldurabilirse, bütün zamanlar aydınlanır.'' BİZ MEDENİYETLER UZLAŞSIN İSTİYORUZ Başbakan Erdoğan, AB sürecinde, bazılarının, medeniyetlerin çatışmasını arzuladıklarını ifade ederek, ''Ama biz medeniyetler uzlaşsın istiyoruz. Medeniyetlerin uyuşmasını savunuyoruz. Biz onları icraya davet ediyoruz. Ve bunu sürekli savunarak bu mücadeleyi verdik. Ve AB Anayasası'na AB'nin dini, kökü Hıristiyanlığa dayalı ifadeleri girecekti. Onlara kalsa din unsurunu ciddi manada savunuyorlardı. Şimdi belki de şu andaki sıkıntıların altında o yatıyor'' dedi. Erdoğan, şöyle devam etti: ''Yine Türkiye ile ilgili açıklamalara baktığımızda, aslında bu yatıyor. Ama biz tüm bunlara rağmen diyoruz ki, eğer siz hakikaten AB'nin bir Hıristiyan kulübü olmadığını iddia ediyorsanız, buna inanıyorsanız, o zaman Türkiye'yi aranıza katmak durumundasınız. Türkiye'yi aranıza kattığınız takdirde tamam. Burası gerçekten bir Hıristiyan kulübü değil, tam aksine medeniyetlerin bir arada buluştuğu bir adrestir, diyeceksiniz. Aksi takdirde bunu söyleme hakkınız yoktur, bunu söyleyemezsiniz. Söyleseniz de kimse buna inanmaz.'' Toplantıya, Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu ve 81 il müftüsü katıldı. Toplantı, Başbakan Erdoğan'ın konuşmasının ardından basına kapalı olarak devam etti. Erdoğan, 00.30'da karayoluyla Ankara'ya hareket etti.