BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

Emret kumandam!

Her gün yayınlanan diziler nedeniyle kumandayı paylaşamayanlar aile içi çatışmalara gebe..

Abone ol

Bir süredir evlerde kumanda savaşları yaşanıyor. Evin reisi spor programlarını izlemek istiyor. Eşi ise popüler dizileri. Çocukların ilgisi ise daha çok çizgi filmlere yönelik. Evlerde, televizyon kumandasını eline geçirenin tercihine göre seyrediliyor programlar artık. Tabii küçük münakaşalar da olmuyor değil. Baba, spor programını açıp seyretmeye başladığında ilk tepki evin hanımından geliyor: "Şimdi çok sevdiğim dizi başlayacak. Falanca kanalı açar mısın?" Baba, "Her hafta aynı diziyi seyretmekten bıkmadın mı? Bir hafta da izleme ne olur?" diyecek olsa, cevap bu kez çocuklardan geliyor: "Sen de her hafta maç seyrediyorsun ama."

Bu tartışmalar ilk özel TV kanalının 31 Mart 1990'da yayına girmesiyle başladı aslında. Bir zamanlar tek kanallı TRT dışında eğlencesi olmayan Türk halkının gündemine, alternatif yayınların çoğalmasıyla zaping, reyting gibi yeni kavramlar girdi. Şimdi buna kumanda kapma yarışını da eklemek lazım. Ailelerin tek televizyonla aynı anda farklı programları seyretmeleri mümkün değil çünkü. Nitekim uydu ve digital yayınların arttığı bir dönemde bu durum giderek güçleşiyor.

PRİME TİME ATIŞMALARI

Nahit Kartal bir öğretmen. Eşi Ayten ise ev hanımı. Biri kız biri oğlan iki çocukları var. 20 yıllık evliliklerinde hiç kavga etmeyen aile sadece kumandanın kimde olacağı konusunda münakaşa ediyor. Ayten Hanım, özellikle son iki yıldır evde hangi program seyredilecek tartışmasının yaşandığını söylüyor. Kanal mücadelesini kavgadan ziyade, 'kırıcı olmayan küçük atışmalar' olarak tanımlıyor. Nahit Bey, yaşananları şöyle özetliyor: "Gün içinde ister istemez ikimiz de stres topu haline geliyoruz. Akşamları öncelikli eğlencemiz televizyon; ama zevkler ve renkler farklı. Ben spor programı ya da belgesel izlemek istiyorum. Ama yayın saati onun çok sevdiği dizilere denk geliyor. Sonra başlıyoruz aramızda atışmaya."

Bu tür minik tartışmalar sadece Kartal ailesine mahsus değil. Prime Time olarak kabul edilen akşam saatlerinde hemen her kanalın birkaç diziyi yayınlaması seyircilerin tercih yapmasına yol açıyor. Tabii dizi dışındaki programlar da ister istemez ikinci planda kalıyor. Özellikle erkeklerin en fazla tercih ettiği spor yapımları.

Peki, ortak izlenen programlar yok mu? Elbette var. Manevî içerikli dizileri ailenin tüm fertleri istinasız takip ediyor. Anne-baba, bu tür programların hem kendileri hem de çocukları adına güzel öğütler içerdiği görüşünde. Ancak söz konusu yayınlar arasında da seçici davranılıyor. Onlara göre Samanyolu Televizyonu bu tür yayınları dahi nitelikli hazırlıyor.

Farklı programları aynı anda izlemek için bulunan en kolay çözüm yolu ikinci ya da üçüncü bir televizyon satın almak. Kartal ailesi de 37 ekran bir televizyon alarak "kumanda savaşına" şimdilik bir çözüm bulmuş durumda. Artık Nahit Bey de Ayten Hanım da istedikleri kanalı izliyor. Çocuklar mı? Onlar da sırasını bekleyecek.

DİZİ GÜNLERİ

Tufan Yılmaz, memur emeklisi bir aile reisi. Spor programları ve haber saatleri onun vazgeçilmezleri arasında. Gelgelelim haftanın en az üç günü, kendisi gibi memur emeklisi eşi Songül Hanım’ın dizileri, söz konusu programları takip etmesini engelliyor. Bu yayınlar yüzünden zor saatler geçirdiğini öne sürüyor Tufan Yılmaz. Özellikle yayın saatinde eşinin komşuları eve toplamasını ince bir taktik olarak nitelendiriyor: "Sanki 'dizi günü' yapıyor. Bize de kahveye gitmekten başka çare kalmıyor." Arkası yarınlara dönen yapımlardan bıkan Tufan Yılmaz, çareyi ikinci bir televizyon almakta bulur. Böylece evlerdeki "dizi partileri" de sona erer.

Şüphesiz televizyon bağımlılığı aile içi iletişimi de etkiliyor. Ebeveynler, çocuklarına vakit ayırmıyor, onlarla ilgilenmiyor. Kartal ailesinin çocukları Halit ve Zeliha da onlardan sadece ikisi. Her ne kadar Kartal çifti çocuklarıyla ilgilendiklerini iddia etse de, geçmiş yıllara nazaran yetersiz kalındığının ikisi de farkında. "Eşim sabahtan akşama kadar okulda öğrencilerle uğraşıyor. Ben de ev işleriyle. Akşam olunca takip ettiğimiz televizyon programlarıyla biraz olsun yorgunluk atıyoruz. Bunun yanında yine evlatlarımızla ilgileniyoruz. Ama eskisi gibi olmadığı kesin." diyor Ayten Kartal.

İkinci bir televizyonla sadece çocuklar ihmal edilmiyor aslında. Aile fertleri de farklı televizyon karşısına geçtiği andan itibaren birbirlerinden kopuyor. Bu durumu Kartal ve Yılmazlarda gözlemek mümkün. Her iki aile de ikinci televizyonun, çok hissedilmese de, ilişkilerde bir soğukluğa sebep olduğunu söylüyor. Ancak akşamları bir araya gelebilen aile üyeleri, herkesin istediği kanalı izleyebilmesi için kendi beyaz ekranının önüne geçmesiyle iyice birbirlerinden kopar olmuş. Tufan Yılmaz, "Aslında ikinci televizyon iyi bir çözüm gibi gözükse de aramızdaki iletişimi kopardığı için zararlı bile denebilir. Uzun süredir eşimle birebir dertleşmez olduk desem yeridir." özeleştirisinde bulunuyor.

Prof. Dr. Sedat Özkan da aynı kanaatte. Dizilerin aile içi iletişimi olumsuz etkilediğini söylüyor. Psikiyatrist Özkan'a göre, diziler kişinin toplumda yaşadığı sıkıntılardan ve aile içi iletişimsizlikten kaçışın dışa vurumu. Şüphesiz bu durumu söz konusu yayınların içerikleri de tetikliyor. Sedat Özkan, bu tür yapımların geç saatlerde başlamasının faydalı olacağı görüşünde: "İnsanlarda bir boşluk, paylaşım eksikliği ve kimlik krizinin uzantısı sezinliyorum. Bir de dizi karakterleriyle özdeşleştirmeler yapılıyor ki topluma sunuldukça insanların çatışmalı ve gelişmemiş yönlerini harekete geçiriyor bunlar."

Seyfettin ve Emine Gülbağ çiftinin durumu ise biraz farklı. Onların evinde spor programlarıyla diziler değil, farklı diziler birbiriyle rakip durumda. Seyfettin Bey Hacı isimli dizinin, Emine Hanım ise Aliye’nin tutkunu. Her iki yapım da aynı gün ve saatte yayınlanınca işler sarpa sarıyor. İki taraf da kendi istediği kanalı açtırabilmek için elinden geleni ardına koymuyor. Emine Hanım'a göre, Hacı sıkıcı bir yapım. Hayal mahsulü ile gerçek içiçe girmiş durumda ve bıkkınlık verici. Seyfettin Bey bu kadar çok neden sıralama gereği dahi duymuyor. Ona göre Aliye klasik, ajitasyon barındıran ve aşırı duygu yüklü bir senaryoya sahip. Bu yüzden izlenmese de olur. İkinci televizyonla meselenin çözüldüğüne dair duyumlar alsalar da onların maddî durumu şimdilik buna elverecek düzeyde değil. Tüm bunlar gösteriyor ki gelecek ay almayı planladıkları ikinci televizyon yerine yerleşene kadar ikili arasındaki dizi tartışması tüm hızıyla devam edecek.