BIST 10.177
DOLAR 32,38
EURO 34,79
ALTIN 2.406,29
HABER /  GÜNCEL

Düğmelerin anlattığı tarih

İtalya’nın doğusundaki Ortaçağ kasabası Santarcangelo’da nevi şahsına münhasır bir 'Düğme Müzesi' açan Giorgio Gallavotti, tarihe tanıklık eden düğmeleri sergiliyor. Müzedeki düğmelerden birisi de Osmanlı döneminden bir aşk hikayesi anlatıyor.

Abone ol

“Açılan her bir düğme bir sırrı açığa çıkarır, samimiyet seviyesini bir derece artırır.”

İtalya’nın doğusundaki Ortaçağ kasabası Santarcangelo’da nevi şahsına münhasır bir müze, bir Düğme Müzesi açan Giorgio Gallavotti, düğmelerin sembolik önemini bu cümleyle özetliyor.

Düğmelerin sadece işlevsel malzemeler değil aynı zamanda ikili ilişkilerin ve tarihin detayları yansıtan küçük hazineler olduğunu düşünen Gallavotti, 2008’de Düğme Müzesi’ni açmış.

Müzede, 1700’lerden bugüne kadar her çağdan örneklerle, başta İtalya olmak üzere dünya tarihi düğmeler üzerinden aktarılıyor.

Siyasi, toplumsal değişimler ve moda akımlarını yansıtan düğmeler sergileniyor.

Gallavotti’nin ailesine ait şahsi koleksiyonla açtığı müze zamanla özel bağışlarla da genişleyerek 8 bin 500 düğmeye ulaşmış.

Müzeyi bugüne kadar dünyanın hemen her yerinden yaklaşık 200 bin kişi ziyaret etmiş.

'Tarihin tanığı' düğmeler

Giorgio Gallavotti, düğmelerin şekil ve desen değişiklikleriyle yalnızca moda akımlarının değil tarihi değişimlerin de göstergesi olduklarını söylüyor.

Düğmeleri “tarihin tanıkları” olarak gören Gallavotti, müzeyi de bu tanıklığı yansıtacak şekilde düzenlemiş.

Müzenin 3 ayrı bölümünün ilkinde düğmeler ait oldukları yüzyıllara göre, ikinci bölümde sembolik değerlerine göre, üçüncü bölümde ise yapıldıkları malzemeye göre sıralanıyor.

Müzedeki önemli eserler arasında Papa 14. Clemente’nin Mozart’a Roma ziyareti sırasında hediye ettiği, üzerinde bestecinin portresinin bulunduğu bir düğme; Picasso’nun Coco Chanel için tasarladığı bir parça; papalara ve asilzadelere ait düğme örnekleri de bulunuyor.

Osmanlı düğmesinin hikayesi

1908 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nda yapılan ay-yıldızlı bir düğme de müzede sergileniyor.

Düğmenin ardında ise bir aşk hikayesi yatıyor. Tarihçi Alessandro Minardi Cesena tarafından müzeye bağışlanan düğme Cesena’nın aile yadigarıymış.

Cesena’nın büyük-büyükbabası Osmanlı topraklarındayken soylu bir genç kıza aşık olmuş.

Ancak genç kızın babası bu evliliğe izin vermemiş. Bunun üzerine orduya yazılarak büyük başarılar elde etmiş, madalyalar kazanmış.

Artık saygın bir asker olmasından cesaretle aşık olduğu genç kızı yeniden istemeye karar vermiş ve nişan hediyesi olarak da bu düğmeden 6 tane yaptırmış.

Gallavotti, hikayenin sonunu kesin olarak bilmese de “Muhtemelen evlendiler ve bu düğme bağışı yapan kişinin büyük-büyükannesine aitti” diyor.

'Konuşan düğmeler'

Toplumsal ve siyasal değişiklikleri yansıtan düğmeler arasında, Soğuk Savaş’ın bitişi şerefine hazırlanmış bir düğme örneği de yer alıyor.

Müzedeki düğmelerden, “belle epoque” döneminde gösterişli, 1960’larda lüks malzemelerden yapılmış, 1980’lerde kadar ise daha sade tasarımların öne çıktığı görülüyor.

Müzenin kurucusu Giorgio Gallavotti, tutkuyla anlattığı düğmeleri bir üniversitede ders olarak da öğretmiş.

Gallavotti, düğmelerin anlattığı tarihi Bologna Üniversite’sinde 2011’de “Konuşan düğmeler” başlıklı bir derse dönüştürmüş.

Fransa Kralı ve Sultan

Gallavotti, bloğunda yazdığı bir hikayeyle de düğmelerin tarihte iletişim aracı olarak da kullanıldığını belirtiyor: “Fransa Kralı 1. François, üzerinde 13 bin 600 altın düğme bulunan siyah bir kadife elbise diktirdi. Bir Sultan’ı ağırlayacaktı ve Sultan’a kendisinin ondan daha zengin olduğunu göstermek istiyordu. Ama Sultan’a “Ben senden zenginim” diyemezdi, deseydi de Sultan’ı inandıramazdı. Ama elbisesindeki altın düğmeler onun yerine bunu söyledi, yani bu olayda da düğmeler konuştu.”

Eskiden düğme sayısının kişilerin sosyal sınıfının göstergesi olarak görüldüğünü anlatan Giorgio Gallavotti, günümüzü düğmeler üzerinden yorumlamasını istediğimde ise düğmesiz elbiseme bakarak şunları söylüyor:

“Artık kadınlar düğme kullanmıyorlar çünkü bağlanmak istemiyorlar.”